Deniz Tekin
Diyarbakır Barosu’nun eski Başkanı Nahit Eren, Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir ve 9 yönetim kurulu üyesi avukat, Ermeni Soykırmı'nın yıldönümü sayılan 24 Nisan 2021'de yaptıkları açıklama nedeniyle "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" suçlamasıyla (TCK 301) yargılandıkları davada beraat etti.
Bu kararla birlikte, 2017 ile 2022 yılları arasında baro yöneticileri hakkında aynı maddeden açılan altı dava da beraatle sonuçlanmış oldu.
Mahkemeden beraat kararı
Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ikinci duruşması, izleyici ve sanık sayısının fazla olması nedeniyle Diyarbakır Adliyesi’nin en büyük salonunda yapıldı. Duruşmaya, eski Baro Başkanı Nahit Eren ve eski yönetim kurulu üyesi avukatlar Zuhal Işık, Mehdi Özdemir, Serdar Özer, Diyar Rüknedin Çetedir, Öykü Çakmak ve Hatice Demir katıldı. Eski baro yöneticilerine Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç ve çok sayıda avukat destek verdi.
Duruşmayı, İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Hak İnisiyatifi Diyarbakır Şubesi temsilcileri de takip etti.
Savcı, esas hakkındaki mütalaasında suçun yasal unsurlarının oluşmadığını belirterek, sanıkların beraatini talep etti. Sanık avukatları da mütalaaya katıldıklarını ifade ederek beraat kararı verilmesini istedi.
Son sözü sorulan Nahit Eren, açıklamalarının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Türkiye'de sağlıklı bir geleceğin inşası için geçmişle yüzleşmenin gerekliliğine vurgu yaptık. Açıklamamızda hiçbir etnik kimliği veya kurumu hedef almadık," dedi.
Mahkeme, verdiği aranın ardından suçun yasal unsurlarının oluşmadığına hükmederek Diyarbakır Barosu’nun eski 11 yöneticisi hakkında beraat kararı verdi.
Ne olmuştu?
Diyarbakır Barosu, 24 Nisan 2021’de sosyal medya hesapları ve web sitesinde "Büyük Felaket’in Acısını Paylaşıyoruz" başlıklı bir açıklama yayımlamıştı. Bu açıklama üzerine bir kişi suç duyurusunda bulunmuş ve baro yöneticileri hakkında TCK 301 kapsamında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. İddianamede suç delili olarak gösterilen açıklamada şu ifadeler yer alıyordu:
"Yüzlerce yıl birlikte hayat süren, birbirlerinden öğrenen ve çoğulculuğuyla yaşayan toplumumuz, 1915’in 24 Nisan’ında kara bir güne uyandı... Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Hükümeti ve bürokrasisi her 24 Nisan’da telaşlı bir gerginlik içinde büyük felaketin üzerimize sinen karanlığını görmezden geldiği gibi, kimin bu felaketi nasıl adlandırdığının çetelesini kaydediyor, hakikatle kavgaya tutuşuyor... Bugün bize düşen karanlığa ışık tutmak, acı da olsa gerçekle yüzleşmek ve büyük felakette yaşamını yitirenlerin ruhuna bir nebze olsun huzur sağlamaktır."
