Deniz Tekin, Bitlis - Gazetecilik faaliyetleri sebebiyle 16 aydır tutuklu olarak yargılanan gazeteci Uğur Yılmaz'ın ilk duruşması görüldü. Mahkeme Yılmaz’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Bitlis Belediyesi Basın Birimi'nde çalıştığı dönemde, haber takibini yaptığı basın açıklamaları ve yürüyüşlere katılmak, sosyal medya hesaplarında paylaşımlarda bulunmak ve aleyindeki tanık ifadeleri gerekçe gösterilerek 17 Temmuz 2017 tarihinde tutuklanarak, hakkında “örgüt üyesi olmak” ve 2 defa “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 9,5 yıldan 25 yıla kadar hapsi istenen tutuklu gazeteci Uğur Yılmaz'ın yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü. SEGBİS’te yaşanan yoğunluk nedeniyle sabah görülmesi gereken duruşma öğleden sonraya ertelendi. Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlik Cezaevi’nde tutuklu olan gazeteci Uğur Yılmaz Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’nde (SEGBİS) üzerinden katıldı. Duruşmada Medya ve Hukuk Çalışma Derneği (MLSA) avukatlarından Zelal Pelin Doğan ile birlikte 2 avukat daha gazeteci Yılmaz'ın temsilini üstlendi. Duruşmaya, Yılmaz’ın ailesi de izleyici olarak katıldı. Kimlik tespiti ile başlayan iddianamenin özeti ve kabul kararlarının okunmasıyla devam eden duruşmada, Yılmaz’ın savunmasına geçildi.
Mahkeme Başkanı: Hangi fotografları çektin?
Mahkeme Başkanın mesleğinin ne olduğunu şeklindeki sorusuna Yılmaz “Benim mesleğim gazeteciliktir. Ben Bitlis Belediyesine bünyesinde gazetecilik yaptım. 2013 yılından Bitlis Belediyesi’nden ihraç edildiğim 2017 yılına kadar bu mesleği yaptım. Hakkımda iddiaları ve aleyhimdeki tanık ifadelerini kabul etmiyorum. Bunlar gerçekdışıdır. Ben herhangi bir örgüte üye değilim ve herhangi bir yardımda bulunmadım. Ben gazetecilik yaptığım sürede herhangi bir örgüt üyesiyle görüşmedim” dedi. Bu sırada araya giren mahkeme başkanı Yılmaz’a Ölek Mezarlığı'na gidip gitmediğini sordu. Yılmaz, ise Bitlis Belediyesi’nin basın çalışanı olduğu için cenaze defni için mezarlığa giden belediye eş başkanlarını takip etmek, fotograf ve görüntülerini çekmek amacıyla mezarlığa gittiğini söyledi. Mahkeme başkanının “Orada hangi fotografları çektin? Belediye başkanları mezarlıkta ne yapıyordu?” şeklindeki sorularına Yılmaz, “Orada cenaze defnine katıldılar. Ben de gazeteci olduğum için fotoğraflarını çektim” cevabını verdi.
Yılmaz: Gazetecilik yaptım
Ardından Mahkeme Başkanı Yılmaz’a iddianame suçlama konusu yapılan basın açıklaması ve yürüyüşlere katılıp katılmadığını sordu. Yılmaz ise “Ben bunları sadece gazeteci olarak takip edip katıldım. Belediye Basın çalışanı olduğum için katıldım. Basın açıklamalarında pankart taşımadım. İddianamede suçlama konusu yapılan 14 basın açıklaması ve yürüyüşe bakıldığında boynumda fotoğraf makinesi, elimde kamera ve cebimde de çalıştığım belediyenin basın kartı vardı. Orada gazeticilk yaptım. Hiçbirinde pankart ve döviz taşımadım. Slogan atmadım” diye konuştu. Kendisi adına açılan ve iddianamede suç delili olarak gösterilen sosyal medya hesaplarının kendisine ait olmadığını belirten Yılmaz, sadece BitlisPortal.com isimli sitenin imtiyaz sahibi olduğunu kaydetti.
Yılmaz: Soyut beyanlar üzerinden 16 aydır tutukluyum
Kendisi aleyhinde ifade veren gizli tanığa soru sormak istediğini ancak bunun mümkün olup olmadığını bilmediğini söyleyen Yılmaz, ”Gizli tanık ifadesi tamamen yalan ve komplodan oluşuyor. Gizli tanık herkes hakkında noktası ve virgülüne kadar aynı ifadeleri vermiş. Ona sadece şunun sorulmasına istiyorum. Mektup ve kuryelik,bunları teslim ettiğim kişi kim, açık kimlik bilgisini versin. Bu gizli tanık hakkında şikayetçi olacağım. 2 ay boyunca telefonum dinlendi. Örgüt ile bir ilişkim bulunmadı. Evimde yapılan aramada herhangi bir suç unsuru bulunmadı. Ben bir suç işlemedim. Dosyada karartacağım delil yok. Soyut beyanlar üzerinden 16 aydır tutukluyum. Kaçmak isteseydim ben gözaltına alınmadan önce kaçabilirdim. Bunun yanında gözlerim giderek görme yetisini kaybediyor. Kulllandığım ilaçlar etkili olmuyor. Cezaevinde imkanlar kısıtlı. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.
Gizli tanık: ifademi uyuşturucu madde etkisinde verdim
Yılmaz’ın ardından Van Yüksek Güvenli Cezaevi’nde tutuklu olan ve Yılmaz aleyhinde daha önce ifade veren Yusuf Kılıçlı isiml kişi SEGBİS üzerinden tanık olarak dinlendi. Mahkeme Başkanı Yılmaz’ı göstererek tanıyıp tanımadığı yönündeki sorusuna Kılıçlı, “Sanığı tanımıyorum. İlk defa bu salonda görüyorum” cevabını verdi. Mahkeme Başkanı Kılıçlı’ya bu ifadesinin daha önce Yılmaz hakkında savcılık huzurunda verdiği ifadeyle çeliştiğini söylemesi üzerine tanık Kılıçlı ”Ben uyuşturucu madde etkisinde o evrakları imzaladım” dedi.
Mahkeme teşhis yapmayan tanığın yanında sanığın ismini söyledi
Ardından başka bir suçtan dolayı tutuklu olan Engin Karacak isimli kişi dinlendi. Tanığın SEGBİS‘te teşhis yapamayacağını söylemesi üzerine mahkeme başkanı cezaevi görevlilere Uğur Yılmaz’ın ismini söyleyerek görüntünün düzeltilmesini istedi. Bu sırada söz alan Yılmaz’ın avukatlarından Güven Yaprak, “Tanığın huzurunda sanığın ismini söylediniz. Dikkatinizi çekerim” dedi. Bunu tutanağa geçirmeyen mahkeme başkanı avukata bakarak gülümsemesi dikkat çekti. Ardından dinlenen tanık Karacak, Yılmaz’ı gazeteci olarak bildiğini, fotoğraf ve görüntü çektiğini gördüğünü söyledi. Ardından tekrar söz alan gazeteci Yılmaz, tanık Karacak’ın ifadesine tepki göstererek, “Tanığın beyanlarını kabul etmiyorum. Kendisini ilk defa görüyorum. İfadeleri gerçek dışı ve yalan söylüyor” dedi.
‘Bu davada Yılmaz’ın gazetecilik faaliyeti yargılanıyor’
Ardından Yılmaz’ın avukatlarından Güven Yaprak savunma yaptı. Bu davada yargılanan müvekkilinin gazetecilik faaliyeti olduğuna dikkat çeken Yaprak, tanık Karacak’ın ifadelerinin çelişkili, uydurulmuş olduğunu söyledi. Yaprak, müvekkilinin bazı tarafından cezalandırılmak istendiğini, bu nedenle de tanıkların yönlendirildiğini düşündüğünü ifade etti. Yaprak, müvekkilinin soyut iddialar ile yaklaşık 16 aydır tutuklu olduğunu, delillerin toplandığını ifade ederek, müvekkilinin tahliyesini talep etti. MLSA avukatlarından Zelal Pelin Doğan Doğan ise, 1 yıldan uzun süre tutuklu olan müvekkilinin ifadesinin SEGBİS üzerinden alınmasının yüzyüzelik ve adil yargılanma ilkesine aykırı olduğuna dikkat çekti. Müvekkilinin gazetecilik mesleğinin gereği olarak takip ettiği basın açıklamaları ve yürüyüşler nedeniyle yargılandığını hatırlatan Doğan, iddianamede Yılmaz’a yöneltilen suçlamaların tamamının Yılmaz’ın gazetecilik faaliyetleri olduğunu ancak iddianamede Yılmaz’ın gazetecilik faaliyetinde bulunduğuna değinilmediğini vurguladı. Doğan, gizli tanık ifadelerinin güvenli delil kaynakları olarak görülmemesi gerektiğini söyledi. Doğan, müvekkilinin gazetecilik mesleğini yürüttüğü için tutuklu olduğunu, bu davada gazetecilik mesleğinin yargılandığına dikkat çekerek, Yılmaz’ın tahliyesini istedi. Avukat Dilan Kanar ise, tanığın kendisini kurtarmak için yalan beyanda bulunduğunu, bu nedenle ifadesini itibar edilmemesi gerektiğini söyledi. Yılmaz, aleyhinde ifade veren gizli tanığın bulunamadığını, mahkemeye ifade vermeye gelmediğine dikkat çekti.
Dava ertelendi
Savunmaların ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, ifadesi alınmayan gizli tanığın ifadesinin alınması, Yılmaz’ın 7 Şubat 2014 tarihinde yapılan basın açıklamasında pankart tutup tutulmadığının tespit edilmesi için fotoğraflarının çekilerek rapor aldırılması için Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine gönderilmesine karar verdi. Mahkeme, suçun vasfını, mahiyetini ve mevcut delil durumunu göz önüne aldığını, adli kontrol tebbirlerinin yetersiz kalacağını ileri sürerek, Yılmaz’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme, dava dosyasındaki eksiklerin tamamlanması için davayı 11 Aralık’a erteledi.