Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlanan akademisyenlere yönelik davalar Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde devam etti. Boğaziçi Üniversitesi Matematik bölümünden Doç. Dr. Özlem Beyarslan 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ikinci duruşmasında hazır bulundu.
Avukat Ok savunma yaptı
Saat 09.50’de görülecek duruşma 10.46’da Beyarslan’ın kimlik tespiti ile başladı. Avukat Veysel Ok söz alarak müvekkilinin ifadesine geçilmeden talepleri olduğunu söyledi.
Ok savunmasında Türkiye’nin 1982’de imzacı olduğu Avrupa Konseyi İfade Özgürlüğü Bildirgesi’ndeki ifade özgürlüğü tanımı ve kapsamını anlattı. Yargıtay içtihatları ve AİHM’nin ifade özgürlüğü kararlarından örnekler de sunan Ok, “Bir akademisyen için soruşturma başlatmak bile ifade özgürlüğü ihlaliyken dava açmak AİHM’in kararlarına fazlasıyla aykırı olacaktır. Derhal beraat talep ediyoruz. Türkiye 30 yıl önce AİHM’yi üst mahkeme olarak tanımıştır. Fakat Türkiye 30 yıldır AİHM kararlarını en fazla ihlal eden ülkedir. Mahkemenin bağlı olduğu sözleşmenin 10. maddesinde ifade özgürlüğü tanımlanmıştır. Mahkemenizin aksi yönde vereceği karar bağlı olduğunuz bu mahkemenin kararına aykırı olacaktır. İfade özgürlüğü sadece toplumda hoş karşılanan sözler için değil rahatsız edici, şok edici sözlere yer verebilir. Şiddet çağrısı içermediği sürece ifade özgürlüğü kararı verilir.”
TCK 301 talebi
Savunmasının devamında mahkemenin aksi kanaatte olması halinde birleştirme talepleri olduğunu söyleyen Ok, “Bu adliyede bir çatışma söz konusu” dedi. 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Türk Ceza Kanunu (TCK) 301’den yargılanan dört akademisyenin dava dosyasının celbini talep etti.
Beyarslan: İfade özgürlüğü kapsamında
Ok’un ardından Özlem Beyarslan’ın savunmasına geçildi. Mahkeme başkanı, savunması öncesinde Beyarslan’a imzayı attığı tarihte hangi işle meşgul olduğunu sordu. Beyarslan Boğaziçi Matematik Bölümü’nde öğretim görevlisi olduğunu söyledi. Ardından savunmasını sunan Beyarslan: “2015 yazından itibaren ülkenin güneydoğusunda yaşanan hak ihlalleri beni derinden etkiliyordu. Vicdanımın sesini dinledim ve barış bildirisini imzaladım. Bu bildiriye imza atmak ifade özgürlüğü kapsamındadır ve ifade özgürlüğü hakkım anayasa tarafından korunmaktadır” diye konuştu.
Beyarslan sözlerine şöyle devam etti: “Aslında burada bir suç olmadığı iki kere ikinin dört olduğu kadar açıktır. Hiçbir terör örgütüyle bağlantım yoktur. Bir terör örgütünün açık veya gizli propagandasını yapmam söz konusu değildir. Bu bildiriye birinden talimat alarak imza attığım iddiası absürttür. Hukukun hakim olduğu bir ülkenin özlemiyle derhal beraatimi talep ediyorum.”
Mahkeme başkanından sorgu
Beyarslan’a savunmasının ardından hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) hususunda görüşü soruldu. Beyarslan, HAGB'yi kabul ettiğini söyledi. Mahkeme başkanının sorularıyla devam eden duruşmada şu konuşmalar yaşandı:
Mahkeme Başkanı (MB): Bildiride geçen “kasıtlı ve planlı” ifadeleri ne anlama geliyor?
Özlem Beyarslan (ÖB): Devletin barışçıl çözümlerle müdahale edebileceğini düşündüğüm için bu kelimeleri onayladım.
MB: Devletin katliam yaptığı gibi bir ifadeniz var?
ÖB: Katliam ifadesi de güneydoğuda uygulanan askeri çözümler karşısında doğru bir ifade. Bunu başka şekilde ifade etmenin mümkün olmadığını düşünüyorum.
MB: İddianamede geçen Bese Hozat’ın açıklamasıyla bildirinin tarihi çok yakın. Ne düşünüyorsunuz?
ÖB: Kendi aldığımız karar doğrultusunda imzaladık. Arka arkaya gelmesi birisinin diğerinin devamı olduğu anlamına gelmez.
MB: İngilizce metindeki Kürdistan ifadesi için ne düşünüyorsunuz?
ÖB: Benim bu söylemlerden haberim yok. Türkçe metni imzaladım.
MB: PKK’nın terör örgütü olup olmadığı konusunda bir yorumunuz var mı?
ÖB: Ben sivil halk, çocuklarını okula gönderemeyen insanlar için bildiriyi imzaladım. Davanın buraya çekilmesini istemiyorum.
Veysel Ok: Bölgede o dönem yaşananlar hakkında uluslararası sivil toplum kuruluşlarının raporları vardı. Hatırlatmak isterim.
MB: PKK’ya neden çağrı yapmadınız?
ÖB: Bizim muhattabımız devlettir. Neden bir örgütten çözüm bekleyelim?
13. Ağır Ceza’daki dosyanın celbi talebi
Avukat Veysel Ok mahkeme başkanının sorgusunun ardından söz alarak savunmaya ek olarak söyleyecekleri olduğunu belirtti.
“Katliam ifadesi konusunda açıklık getirmek isterim. Tahir Elçi’nin AİHM’ye yaptığı Güçlü Konak kararında örneği mevcuttur. Devletin katliam yapabileceği burada geçer.” Ok ayrıca “Kürdistan” kelimesinin de suç olmadığını ifade etti. Ardından ayrıntılı savunma için ek süre talep eden Ok, kovuşturmanın TCK 301 yönünden devam etmesi için 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyanın celbini ve Adalet Bakanlığı’ndan bu kapsamda soruşturma izni alınmasını istedi.
Duruşma ertelendi
Mahkeme heyeti, sanık ve müdafine ayrıntılı savunmalarını hazırlamak için ek süre verdi. Birleştirme ve TCK 301 taleplerinin yazılı savunmalardan sonra değerlendirilmesine karar verildi. Bir sonraki duruşma 31 Ocak 2019’da görülecek.