CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na 9 yıl 8 ay hapis cezası

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na 9 yıl 8 ay hapis cezası
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun 2012 ile 2017 yılları arasında yaptığı sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek yargılandığı davanın üçüncü duruşması bugün görüldü. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin baktığı dava, duruşma salonunun fiziki yetersizliği nedeniyle 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin salonunda görüldü.  Mahkeme başkanı Akın Gürlek, bir önceki duruşmanın ardından Kaftancıoğlu’nun kendilerini itham eden bir şiir okuduğunu ve bununla ilgili evrakın da dosyaya eklendiğini belirtti. İlk olarak söz alan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Ferah Yıldız savcılık mütalaasına katıldıklarını ifade ederken, “İyi hal indiriminin uygulanmamasını, sanığın cezalandırılmasını istiyoruz” diye konuştu.

“Hakikatı ararsanız, özgürleştiğinizi hissedersiniz”

Esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanı sorulan Canan Kaftancıoğlu şöyle konuştu: “Geçen süreçte imla hatalarıyla birlikte iddianamenin mütalaaya nasıl dönüştüğüne tanık olduk. İddianameye karşı sunduğum savunmayı tekrar edebilirdim. Üstünlerin hukukuna değil hukukun üstünlüğüne saygı duyan biri olarak savunmama çalıştım. Geçen celse hayallerimden bahsetmiştim. Bunların mütalaada ciddiye alınmadığını gördüm. Bu yüzden bugün size hakikatlerden bahsedeceğim. Ben Cumhurbaşkanı’na hakaret etmedim, bundan sonra da etmem. Bunun altını net bir şekilde çiziyorum. Kim hakikati çarpıtırsa çarpıtsın, etmem. Atatürk’ün oturduğu makama hakaret etmek kimsenin hakkı olmadığı gibi, haddi de değildir. Cumhurbaşkanı olan kişi aynı zamanda bir siyasi partinin başkanı olduğu için AKP Genel Başkanı’na yönelik eleştiriler Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu kapsamına sokuluyor. Yaptığım eleştiri AKP Genel Başkanı’na yönelik siyasi hicivdir. İfade özgürlüğümü kullandım. Kamu görevlisine hakaret etmedim, etmem. Kamu görevlilerinin saygınlığını rencide edecek bir somut isnatım da yoktur. Anadolu’da görev yapmış bir öğretmenin çocuğu olduğum gibi, Anadolu’da kamu görevi yapmış bir hekimim. Kamu görevinin saygınlığını oldukça iyi biliyorum. Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ne alenen ne de perdeli aşağılamam düşürülemez. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmem de mümkün değildir. Kendi iç dünyamda bile barındırmam. Terör örgütü propagandası yapmadım. Her kim terör örgütlerine destek veriyor ve propagandasını yapıyorsa Allah belasını versin. Üzülerek söylüyorum ki mütalaada bunlar yer almadı. Uzun uzadıya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi ve temel hukuk kurallarının göz ardı edildiği gerçeğinden söz etmeyeceğim. Bu hukuksuz durum hepimizin sorunu, bunu ortadan kaldırmak ise sizlerin sorumluluğu. Bu dava bir ceza değil, bir cezalandırma davası. İşte bu yüzden yargıya güven düşük durumda. Bu salondakiler de dahil olmak üzere aslında hiç kimse hiçbir yerde özgür değil. Bu salonda sanık olmama rağmen kendimi sizden daha özgür hissediyorum çünkü ben gerçekleri söylüyorum. Değil 17 yıl, 27 yıl ceza isteseler bile gerçekleri söyleyeceğim. Sizler de hakikatı ararsanız özgürleştiğinizi hissedeceksiniz. Bunu kendimden çok herkesin geleceği için istiyorum. İnsanların bu salonda tarihi savunmalar yaptığını biliyorum. Tarih onları haklı çıkardı. Emin olduğum en temel gerçek özgürlüğü, insan haklarını, yaşamın değerini ve kutsallığını aralıksız savunmaya devam edeceğim. Adaletin geleceğini, umut dolu bir geleceği kuracağımıza inanıyorum. Bana siyaset yaptıran tam da bu.”

“Bu siyasi bir cezalandırma davasıdır”

Kaftancıoğlu’nun beyanının ardından söz alan avukatlar, “Soruşturmanın genişletilmesi talebimizi yineliyoruz. Ortada, yargılamaya gerek bir suç ve delil yoktur. İsnat edilen “terör örgütü propagandası” ile müvekkilimiz ağır ceza mahkemesinde yargılanıyor. Müvekkilimizin siyasetçi olduğu, şiddet içerikli paylaşımlar yapmadığı göz önüne alındığında; iddianameyi hazırlayan savcının görevi kötüye kullandığını düşünüyoruz.” şeklinde konuştu. Avukat Fikret İlkiz ise “Tutanak başlığı altında bir televizyon programında yapılan telefon konuşması yer alıyor. Neye istinaden bir kişinin sosyal medya paylaşımları suç dosyasına giriyor? Bu bir cezalandırma davasıdır. Ceza politikamızı kişiler üzerinden mi gerçekleştireceğiz? Birisi için geçerli olan ceza, diğer bir kişi için geçerli olmayacak mı?” ifadelerini kullandı.  Avukat Figen Güler, “Bu dava siyasi cezalandırma davasıdır. Paylaşımların suça konu edilemeyeceği kanıtlanmıştır. Hukuk sistemi değil, siyasi otorite cezalandırmaktadır. Müvekkilimizin beraatini talep ediyoruz” diye konuştu.

“Hayallerimden vazgeçmeyeceğim”

Mahkeme başkanının son sözlerini sorduğu Kaftancıoğlu şunları söyledi. “Sonuç ne olursa olsun, ne karar çıkarsa çıksın; şunun altını çizmek isterim: İster içeride ister dışarıda olayım, hayallerimden vazgeçmeyeceğim. Bahar mevsimi geldi memleketime. O kaybetti, biz kazandık. 82 milyon kazandı.”  Bu beyanın ardından mahkeme heyeti, müzakere için duruşmaya ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Kaftancıoğlu’na aralarında “terör örgütü propagandası” ve “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamalarının da bulunduğu 5 ayrı suçtan toplam 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezası verdi. Tutuklama kararı yok, karar istinafa gidecek.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.