8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nde gözaltına alınan 112 kişiden yalnızca İris Mozalar hakkında dava açıldı. Mozalar, bugün görülen davanın ilk celsesinde barışçıl bir protestoya katıldığını belirterek, “Kadınların ve LGBTİ+’ların demokratik hak arayışları yargılanıyor” dedi.
MLSA -Mozalar’ın, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamında “kanuna aykırı eyleme katılmak” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Savunmasında suçlamaları reddeden Mozalar, 8 Mart yürüyüşlerinin “kadınların, LGBTİ+’ların ve tüm ezilenlerin eşitlik ve özgürlük taleplerini dile getirdiği, barışçıl bir yürüyüş” olduğunu vurguladı. “2003 yılından beri yapılan bu yürüyüşün yasak kararları, sonrasında mahkemelerce iptal edilmiştir” diyen Mozalar, “Bu yürüyüş, şiddet içermeyen, demokratik bir hak kullanımıdır” ifadesini kullandı.
“Yürüyüş bitmişti, evime dönüyordum”
Mozalar, gözaltına alındığı sırada yürüyüşün sona erdiğini ve kalabalığın dağılmakta olduğunu belirtti: “Ben de evime dönmekteydim. Cihangir Caddesi’nin tüm çıkışları polis tarafından kapatıldığı ve binlerce kişinin ancak 2’li-3’lü dağılmasına izin verildiği için çıkışlarda polisin tutumundan kaynaklı bir sıkışıklık yaşanıyordu.”
Mozalar, dağılma uyarısı duymadığını ve kendisine yasağın bildirildiğini hatırlamadığını söyledi. “Bir şekilde kandırılarak ve çıkmamıza imkân tanınmayarak keyfi biçimde gözaltına alındık” dedi.
“Slogan atmak suç değildir”
Mozalar, hakkındaki suçlamalara gerekçe gösterilen pankart ve sloganlara ilişkin de şunları söyledi:
“‘Feminist mücadelemiz hayatlarımızı, dünyayı değiştirecek’ içerikli pankart açarak, ‘İnadına isyan, inadına özgürlük’ ve ‘Dünya yerinden oynar, kadınlar özgür olsa’ sloganları ile yürüyüşe geçildiği doğrudur. Bunları sadece ben değil, binlerce, on binlerce kişi birlikte attık ve bu sloganların hiçbiri suç unsuru değildir.”
“Trans cinayetleri politiktir demek hayatlarımızı savunmaktır”
Mozalar, “Trans cinayetleri politiktir” sloganının iddianamede suç olarak gösterilmesine ise şu sözlerle yanıt verdi:
“Bu ülkede sistematik olarak işlenen nefret cinayetlerine dikkat çekiyoruz. Bu bir hakaret ya da kamu düzenini bozma değil, tam tersine hayatlarımızı savunmaktır.”
Mozalar, Hande Kader, Esra Ateş, Dora Özer ve Aleda gibi öldürülen trans kadınları anarak, “Trans cinayetleri politiktir demek onların onurlu ismini yaşatmaktır” dedi.
Savunmasının sonunda kadın cinayetlerine değinen Mozalar, “Ben de ölmek istemiyorum” diyerek şöyle devam etti:
“Sadece yaşamak da değil, özgür ve eşit yaşamak istediğim için, bunun hakkım olduğunu bildiğim için 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’ne katıldım.”
“Bir tek ben seçildim, bu açık ayrımcılık”
Mozalar, yürüyüşe katılan yüzlerce kişi arasından yalnızca kendisine dava açılmasını eleştirdi: “Birlikte özgürlük için ses çıkaran on binlerce kadının ve o gece beraber gözaltına alındığım iki yüzün üzerinde kadının içerisinden benim tek başıma seçilerek, sanki eyleme bir tek ben katılmışım gibi hakkımda dava açılmasını açık bir ayrımcılık ve hukuksuzluk olarak nitelendiriyorum.”
“Kadınların hak arayışı yargılanıyor”
Mozalar, “Benim şahsımda kadınların ve LGBTİ+’ların demokratik hak arayışları, Feminist Gece Yürüyüşü’nün kendisi yargılanmaktadır” dedi ve suçlamaları reddederek beraatini talep etti.
Mahkeme, Mozalar’ın polis müdahalesine direnip direnmediğinin tespiti amacıyla Emniyet’ten görüntü kayıtlarının istenmesine ve kayıtların bilirkişiye gönderilmesine karar verdi. Duruşma, 9 Haziran 2026 saat 09.20’ye ertelendi.

