AZİZ ORUÇ
Bahçeli’nin haftalık grup toplantısında gazetecilere yönelik tehditlerine tepki gösteren ifade özgürlüğü odaklı kurumlar ve basın meslek örgütleri temsilcileri, “Ne kadar yan yana durursak bu tür tehdit ve baskıları rahatlıkla bertaraf edebiliriz” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de partisinin grup toplantısında Sinan Ateş cinayetiyle ilgili haberler nedeniyle Halk TV ve kanalda program yapan dört gazeteciyi hedef göstererek tehdit etmesine karşı ortak açıklama yayınlayan sivil toplum örgütleri ve basın meslek örgütleri, gazetecilere yönelik tehditte yaptığı ortak açıklamayla sert tepki gösterdi. Ortak açıklamada, “Gazetecilerin mesleki faaliyetlerinden ötürü tehdit edilmesi kabul edilemez. Bu tehditlerin karşısında duracağız ve sürecin yakın takipçisi olacağız” denildi.
Bahçeli’nin gazetecilere yönelik tehditlerine ilişkin ortak açıklamaya imza atan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK Basın-İş) Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Selman Çiçek ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Banu Tuna, tepkilere neden olan açıklamayla ilgili görüşlerini dile getirdi.
Dedeoğlu: Gazeteciler siyasetçi ve tetikçilerin tehditlerine maruz kalıyor
Türkiye’de siyasi iktidar tarafından normalleştirilen, “Düşünce ve ifade özgürlüğü” ile “Basın ve yayın özgürlüğü”ne yönelik baskı “Yok etme” politikalarının giderek yaygınlaştığını belirten Turgut Dedeoğlu, “Yasaklar, baskılar, sansür, otosansür, tutuklamalar, açlık sınırında ücretler, güvencesizlik ve örgütsüz kalmakla uğraşan gazeteciler bir taraftan da mahkeme salonlarında yargılanan tetikçilerin tehditlerine ve Meclis kürsüsünde siyasetçilerin kirli diline maruz kalıyorlar” dedi.
‘MHP’nin siyasi geleneğini ve yöntemlerini iyi tanıyoruz’
“Bizler MHP'nin siyasi geleneğini ve yöntemlerini iyi tanıyoruz” diyen Dedeoğlu, “Bu tehditler, yalnızca gazetecilere değil, her bir vatandaşın özgürce bilgiye erişim hakkına yöneltilmiş bir saldırıdır. Bu tür ifadeler, genellikle bir ülkenin kendi kültürel ve siyasi değerlerine uygun medya yaratma çabasını gösterir. Ancak, ‘Yerli ve milli’ olarak tanımlanan bir medya yapısının eleştiri yapma kapasitesinin azaltılması, toplumda çeşitli seslerin duyulmasını ve farklı bakış açılarının sunulmasını engelleyebilir. Gazeteciliğin temel görevlerinden biri, hükümetlerin ve diğer güç odaklarının hesap verebilirliğini sağlamaktır. Eleştirel düşünce ve serbest tartışma ortamının kısıtlanması, bu hesap verebilirliği zayıflatır ve demokratik işleyişi olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla, eleştiriden yoksun bir medya yapısının inşa edilmesi, toplumsal anlamda uzun vadede zararlı sonuçlar doğurabilir” diye belirtti.
‘Gerçeği ortaya çıkarmaya devam edeceğiz’
Dedeoğlu devamında şunları söyledi: “Basın özgürlüğü ve gazetecilik mücadelesinde doğru bir perspektifin oluşturulması, birlikte hareket etme inisiyatifinin bütün meslek örgütleri tarafında geliştirilmesinden geçer. Unutulmaması gereken şey şudur ki: Gazetecilik soru sorma ve gerçeği ortaya çıkarma gücüdür ve biz gazeteciler soru sormaya gerçeği ortaya çıkartmaya devam edeceğiz. Bunu yaparken de örgütlerimizden ve mesleki dayanışmamızdan güç alacağız.”
Çiçek: Tehditleri sıradan görmüyoruz
Gazetecilere dönük tehditlerin kabul edilemez olduğunu belirten Selman Çiçek, “Tehdidin geldiği merkez, bugüne kadar karanlık birçok olay ile anılan bir partinin lideridir. Geçmiş dönemde bu tür tehditlerin ardından yaşanan suikastleri biliyoruz. Son dönemde ülkede artan çete gerçekliği ile bu daha kolay oldu. Biri öldürülüyor, bir çetenin bir mensubunun üzerine atılıyor. Ve olayın diğer bağlantılarına bakılmıyor. Bu nedenle yapılan tehdidi, CHP lideri Özel gibi, sıradan ele almıyoruz, ciddi bir durum olarak görüyoruz. Bu nedenle bu durumu kabul etmedik, basın örgütleri ile bir dayanışma içerisinde olduk. Bizler, Kürt gazeteciler olarak yıllardır bu tehditlere maruz kalıyoruz, ancak gerekli dayanışmayı göremiyoruz. Umarım, bu durum güçlü bir dayanışmanın önünü açar.
Dayanışmayı güçlendirmek gerekiyor
Sürecin takipçiyiz. Her ay raporlarla, bu ülkedeki gazetecilere dönük hak ihlallerini dile getiriyoruz. Tablo vahim. Cezasızlık politikası ciddi bir baskıya dönüyor. Buna karşı mutlak suretle dayanışmayı güçlendirmek gerekiyor. Ne kadar yan yana durursak bu tür tehdit ve baskıları rahatlıkla bertaraf edebiliriz.”
İmzacı kurumlar
2 Ekim’de yapılan ortak açıklamaya imza atan 13 imzacı kurum şöyle: “Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), Haber-Sen, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Basın Konseyi, Gazeteciler Cemiyeti, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basın İş Sendikası, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), ARTICLE19, Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği.”