MLSA - LGBTİ+ aktivisti İris Mozalar, Suriyelilere yönelik Kayseri’de yaşanan ırkçı saldırıları eleştirdiği sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla tutuklandı. Mozalar’ın avukatı Gizem Karaköçek, soruşturmanın, AYM’nin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal ettiği ‘Sanal Devriye’ yöntemiyle başlatıldığını söyledi ve “Bu hukuksuz tutuklama LGBTİ+’lara yönelik susturma ve baskı aracı olarak kullanılıyor. Kamuoyundan dayanışma bekliyoruz” dedi.
İstanbul’daki evine yapılan baskınla 10 Temmuz Çarşamba akşamı gözaltına alınan İris Mozalar, bir gün Emniyet’te tutulduktan sonra, dün savcılık sorgusunun ardından tutuklama istemiyle sevk edildiği sulh ceza hakimliğince tutuklandı.
Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na konulan Mozalar’ın tutukluluğuna Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 216/1 maddesinde düzenlenen, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiası gerekçe gösterildi.
Anayasa’ya aykırı bulunan Sanal Devriye yöntemi uygulandı
Mozalar’ın avukatı Gizem Karaköçek, soruşturmanın 2020 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal ettiği, polise sanal devriye yetkisi tanıyan yöntemle başlatıldığını belirtti. Karaköçek, “Soruşturma hukuka uygun olmayan bir yolla başlatıldı. Siber Devriye yöntemiyle araştırma yapılmış, oysa polise bu yetkiyi veren uygulama Anayasa’ya aykırı olduğu için dört yıl önce iptal edildi” dedi.
Karaköçek, Mozalar’ın suçlamaya konu edilen sosyal medya paylaşımını 2 Temmuz’da yaptığını, ancak bundan sekiz gün sonra gözaltına alındığını sözlerine ekledi: “Tutuklama gerekçesi yapılan TCK’nın 216/1 maddesinin hükmü çok açık; suçun oluşması için infial oluşması, kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması gerekiyor. Ancak, paylaşımın yapıldığı 2 Temmuz’dan 10 Temmuz’a kadar bir infial oluşmuş değil, harekete geçen bir kitle yok, kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkmamış. Buna rağmen İris tutuklandı.”
‘Tutuklama LGBTİ+lara yönelik cezalandırma yöntemi olarak kullanılıyor’
Karaköçek, soruşturma ve tutuklamanın tüm LGBTİ+ aktivistlerine yönelik bir baskı aracı gibi kullanıldığını belirtti:
“Hukuka aykırı bir şekilde başlatılan soruşturma süresince haksız ve hukukuz bu tavır devam etti. İris sabit ikametgâh sahibi, oturduğu ev, okuduğu üniversite belli. Çağrıldığında Emniyet’e gidip ifade veren biri, kaçmıyor. Buna rağmen tebligatla ifadeye çağırmak yerine evine baskın düzenlediler. Tüm bu süreç bize bunun sadece sosyal medya paylaşımları nedeniyle açılan bir soruşturma olmadığını gösteriyor. İris’in aktivist kişiliği ve katıldığı Onur Yürüyüşlerinde gözaltı yapamamış olmaları, böyle bir tutum takınmalarına neden oldu diye düşünüyoruz. Tutuklama normalde bir tedbirdir, ancak burada yine LGBTİ+’lara yönelik diğer soruşturmalarda olduğu gibi, bir cezalandırma yöntemi olarak kullanıldı. Bu soruşturma da hem İris’i hem de LGBTİ+’ları korkutmak ve sessizleştirmek için bir baskı aracı olarak kullanılıyor. İris üniversite öğrencisi ve bu hafta teslim etmesi gereken projeleri var, buna da engel olarak eğitim hayatına geri dönüşü olmayan zararlar veriyorlar” dedi.
‘Kamuoyundan destek ve dayanışma bekliyoruz’
Kamuoyundan destek beklediklerini vurgulayan avukat Karaköçek, sözlerini şöyle noktaladı: “Bu süreçte İris ne yazmak istediğini açıklasa da bu onlar açısından bir önem arz etmedi. İris, suçlama konusu yapılan paylaşımında Kayseri’de Suriyeli göçmenlere yönelik ırkçı saldırıları eleştirdi, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek şöyle dursun bir arada yaşamı savundu. Bu arada bizzat İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Kayseri’deki ırkçı saldırılara katılan 67 kişinin gözaltına alındığını açıkladı, soruşturma başlatıldı, demek ki yargı da İris gibi düşünüyor ama tutuklanan İris oldu. Hiçbirimiz bu tutuklamayı beklemiyorduk, İris de… O kadar şaşırdı ki tutuklama kararını duyunca hâkime ‘gerçekten insanların evlerini yakanlar serbest kalırken, ben bunu eleştirdiğim için ben mi tutuklanıyorum?’ diye sordu. Biz bu tutuklama karşısında hak örgütlerinden ve kamuoyundan destek ve dayanışma bekliyoruz.”