Rabia Çetin
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve ardından tutuklanması nedeniyle İstanbul Saraçhane ve Beyazıt’ta protestolara katıldıkları gerekçesiyle evleri basılarak gözaltına alınan 90 genç hakkında açılan davanın ilk duruşması İstanbul 65. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla açılan davada, fiziki yetersizlik ve sanık sayısının fazlalığı gerekçesiyle duruşma 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Ancak buradaki salonun da yetersizliği nedeniyle duruşma ertelendi.
Adliye önünde yoğun güvenlik önlemi
Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı birçok gazeteci ve sanık içeri alınmadı. Saraçhane protestolarını izlerken gözaltına alınan gazetecilerin de yargılandığı ikinci bir davada sanık olan Zeynep Kuray, polisin içeriye girişine izin vermediğine dair paylaşım yaptı.
Duruşmasına gelen öğrenci gözaltına alındı
90 gencin yargılandığı duruşmada ise sanıklardan biri, duruşma salonuna girmeye çalışırken adliye girişinde gözaltına alındı.
Salon yetersiz kaldı, duruşma ağır ceza salonuna alındı
Dava, İstanbul 65. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmesine rağmen salonun fiziki koşulları yetersiz bulunduğu için duruşma 13. Ağır Ceza Mahkemesi salonuna taşındı. Yargılama, sanıkların kimlik tespitiyle başladı.
Baro Başkanı Kaboğlu: “Bu torba iddianame hukuksuzluğun göstergesi”
İlk sözü alan İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu, iddianamenin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirtti. Kaboğlu, “Bir torba iddianamesi karşısında bulunuyoruz. 90 sanık var. Bir ve ikisi sosyal medyadan, geri kalanı ise Saraçhane nedeniyle evlerinden alınanlar. Bu olaylarda ister meydanda alınsın, ister okulundan, ister yatağından alınsın, hiçbirinin tutuklanma nedeni yoktur” dedi.
Kaboğlu’ndan işkence yapan polisler hakkında suç duyurusu
Kaboğlu ayrıca polis şiddetine maruz kaldığını anlattı: “İstanbul Baro Başkanı olarak tek eylememin adliye sarayından adliyeye yürümekti. Ama polis bana saldırdı ve kaburgamı çatlattı. Bu nedenle polisler hakkında burada suç duyurusunda bulunuyorum.”
“İzinsiz gösteri gerekçesiyle şiddet uygulanamaz”
2911 sayılı kanunun keyfi uygulandığını söyleyen Kaboğlu, yargı sürecinin başından itibaren hukuka aykırı yürütüldüğünü vurguladı:
“Toplantı, gösteri, yürüyüş izinsiz olabilir. İzinsiz olması polisin şiddet kullanmasını haklı ve meşru kılmaz. Bu yasa yanlış ve kötüye uygulandığı varsayımında bile tutuklama kararı verilemezdi.”
Beraat talebi reddedildi
Kaboğlu ve sanıkların avukatları derhal beraat talebinde bulundu. Ancak savcı, “Dosyadaki tüm sanıklar dinlendikten sonra esas hakkında mütalaamızı açıklayacağız” diyerek beraat talebinin reddini istedi. Mahkeme, bu talebi kabul etti.
Kaboğlu yeniden söz alarak, “Usule ilişkin derhal beraat kararı verilmediğinden bu ortamda adil yargılanma hakkı ihlal ediliyor. Bu nedenle duruşmanın ertelenmesini ve adil yargılanma ortamının sağlanmasını talep ediyoruz” dedi. Tüm avukatlar, salonun fiziki yetersizliğine dikkat çekerek uygun koşullar sağlanana kadar duruşmanın ertelenmesini talep etti.
45 sanığın dosyası ayrıldı, duruşma 4 Temmuz’a bırakıldı
Mahkeme, sanık sayısının fazlalığı ve salonun fiziki koşullarının yetersizliği nedeniyle ilk 45 sanığın dosyasının ayrılarak başka bir esas numarasıyla kaydedilmesine, İstanbul Valiliği’nden toplantı ve gösteri alanlarının tespit edilmesine dair yazı yazılmasına karar verdi. Duruşma, 4 Temmuz saat 10.00’a ertelendi.