HAYRİ DEMİR - ANKARA
Türkiye’nin Afrin operasyonunu eleştirdikleri için 160 gün sonra ilk duruşmada savunma yapan HDK Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ve ESP Genel Başkanvekili Fadime Çelebi tahliye edildi. Mahkeme milletvekili seçilen dört ismin ise milletvekilli olup olmadıklarının Meclis’e sorulmasına karar verdi.
Türkiye’nin Afrin operasyonunu ilişkin yaptıkları basın açıklaması gerekçesiyle “halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etme” ve “terör örgütü propagandası yapma” iddiasıyla tutuklu yargılanan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve Barış Akademisyeni Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ile Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkanvekili Fadime Çelebi’nin tutuklu bulunduğu davanın ilk duruşması görüldü. Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya Çelebi ve Hamzaoğlu’nun ile birlikte tutuksuz yargılanan Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Ahmet Kaya, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eşbaşkanları Naci Sönmez ve Özlem Eylem Tuncaeli, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Hacer Özdemir de katıldı.
Duruşmayı takip etmek için HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, HDP’li milletvekilleri, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan KESK Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden Yeşiller Partisi milletvekilleri, sendika ve meslek örgütleri temsilcileri ile ihraç edilen çok sayıda akademisyen duruşmayı izledi.
Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı duruşmayı izlemek için gelen çok sayıda kişi duruşma salonun küçük olmasından dolayı salona alınmadı.
Kimlik tespitinin ardından avukat Pınar Aydemir, dosya kapsamında tutuksuz yargılanan ve 24 Haziran seçimlerinde milletvekili seçilen Gülistan Kılıç Koçyiğit, Musa Piroğlu, Serpil Kemalbay ve Tülay Hatimoğulları’nın yargılamasının Anayasa’nın 14. maddesi kapsamında durdurulmasını talep etti.
ÇELEBİ: BİR ANNEYİM ÇOCUKLAR ÖLMESİN DEDİM
Duruşmada ilk olarak tutuklu yargılanan Fadime Çelebi savunma yaptı. Çelebi, davaya konu açıklamayı savaşa karşı olduğu için yaptıklarını belirterek, “Afrin operasyonu, kadınların öldürülmesi, çocukların öldürülmesidir. Ben de bir anneyim, çocuklar ölmesin dedim. Halkların bir arada ortak yaşama çağrısı yaptığımız bir toplantı nedeniyle yargılanıyoruz. Barış halkların geleceğidir, kadınların ölmemesidir, çocukların özgür yaşamasıdır. 5 yıl değil 5 bin yıl da verilse bunu söylemeye devam edeceğim” şeklinde savunma yaptı.
Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Eş Sözcüsü Kezban Konukçu Kok, “Suç işlediğimizi kabul etmiyoruz” diyerek, yaptıkları basın açıklamasının içeriğinin tamamen barış savunuculuğu olduğunu kaydetti.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eşbaşkanları Naci Sönmez, 12 Eylül darbesi sürecinde gözaltına alındığını ve 3 yıllık bir tutukluluk süreci yaşadığını ancak bu dosya kapsamındaki gözaltı sürecinin 12 Eylül dönemini aratan gözaltı süreci olduğunu söyledi.
Sönmez, “Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi olarak AKP hangi yasa ile kurulmuşsa biz de aynı yasalarla kurulan bir siyasi partiyiz” diyerek, “Burada demokrasi, barış yargılanıyor. Savaşa karşı olmak gibi bir suç olabilir mi? Bu bir siyasi davadır. İddianamede hukukla ilgili zerre bir şey bulamadım. Savaşı mı savunacağız” dedi.
HDK Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, “HDK eş sözcüsü görevim sebebiyle burada bulunuyorum. Son dönem yargılamalarda deliller dikkate alınmamasına, kanaatler delil olarak kabul edilmesine rağmen, söyleyeceklerimin yazılı tarihe geçmesi için söz aldım” diyerek, savunmasına başladı.
HAMZAOĞLU: SAVAŞ KARŞITLIĞI İNSAN KALABİLMENİN ZORUNLULUĞUDUR
Hamzaoğlu, savunmasında şunları söyledi: “Uluslararası hukuka göre saldırının olası sonuçları tarihsel deneyimlerce bilenen ölüm ve acı bir gerçek olduğundan dolayı eş sözcücü olduğum kurum olarak ortak bir basın açıklaması yapıldı. Maalesef ortaya çıkan sonuçlar açıklamamızı doğrulamıştır. Yüzlerce insan ölmüş, kent merkezi talan edilmiştir. Yüzbinlerce insan göç etmek zorunda kalmıştır. Ben bir hekimim ve halk sağlığı uzmanıyım. İnsanın doğal durumunun sağlıklı hali olduğunu biliyorum. Halk sağlığında, hastalıkla ilgilenmeden önce insanların temiz suya, yeterli yiyeceğe ulaşmasıyla uğraşırız. Bunlara ulaşılmadığında bunları engelleyen faktörlerle mücadele ederiz. Savaş, günümüzde en çok öldüren ve sakat bırakan en önemli sağlık sorunu olarak kabul edilmektedir. Savaşlar bir halk sağlığı sorunudur. İnsan eliyle yaratıldığı için de önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur. Savaşa karşı çıkmak bir gereklilik, zorunluluktur. Suç aleti 322 kelime, 21 satır 7 paragraftan oluşuyor. Altında kurumun 9 imzası bulunuyor. İddianamede benim tutuklanmamla ilgili hiçbir gerekçeye yer verilmiyor. Bu basın açıklaması suç aleti ise açıklama aynı yerinde duruyor. Bir bıçak, silah olsaydı alıkonulacaktı. Suç işlediysek bunun oradan kaldırılması gerekmez mi? Şu sözleri alıntılayarak bitirmek istiyorum: ‘Hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyor diye, onu haykırmaktan çekiniyorsa, hem budaladır, hem de alçaktır.’ Savaş karşıtlığı, barış mücadelesi 21. yüzyılda insanın insan kalabilmesi için bir zorunluluktur. Ben insan olarak kalmak istiyorum.”
Hamzaoğlu’nun savunmasının bu sözlerle tamamlaması salonda alkışla karşılık buldu. Mahkeme heyeti müdahale etti, “burası duruşma salonu yargılama yapıyoruz” dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eşbaşkanı Özlem Eylem Tuncaeli, “Barışı savunmak benim en temel doğrumdur” diyerek, yaptıkları açıklamanın savaş karşıtlığının partisinin program ve tüzüğünde de yer aldığına dikkat çekti.
KAYA: SAVAŞI YERE ÇALAN BARIŞI SAVUNAN BİR BİLDİRİDİR
Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Ahmet Kaya ise “Gerek devletin gerekse hükümetin başka başka kurumların yaptıkları konusunda görüş bildiremeyeceksem parti kurmanın hiçbir anlamı yoktur. Bildiri de iktidarın yapıyor olduklarını yanlışlarını anlatan, savaşı yere çalan barışı savunan bir bildiridir” dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Hacer Özdemir de “Türkiye açık bir cezaevine dönüştü. Muhalif olarak kabul görülmüyor ve söylemlerimiz ‘terörize’ ediliyor. Siyasi iktidar politikalarımızı beğenmiyorlarsa eleştirebilirler ama hukuken yargılama konusu yapılması bu ülkenin ayıbıdır” şeklinde savunma yaptı.
Savunmalarının ardından duruşmaya öğlen arası verildi. Aradan sonra müdafi avukatlarının savunmasıyla devam edildi.
‘HÜKÜMETİ ELEŞTİRDİĞİ İÇİN TUTUKLU’
Aradan sonra söz alan yapan avukat Ziynet Özçelik, “Savcılık hangi unsuru suç saymıştır. Açıklamayı mı? Okunmasını mı?... Hukuk tutarlı olmak zorundadır. Çünkü yazdıklarıyla meşrutiyetini ortadan kaldırabilir de. Tam da burada meşrutiyetin ortadan kalkmasıyla karşı karşıyayız” dedi.
Müvekkili Hamzaoğlu’nun hükümeti eleştirdiği için tutuklu olduğunu kaydeden Özçelik, “Hükümetin belli bir zaman diliminde tarif ettiği doğruyu hakikat olarak görmediği için, buna dair düşüncelerini bulunduğu mecralarda paylaştığı için kendisi hakkında dava açılmıştır” diye kaydetti.
Dosya içeriğine bakıldığında tutuklanma için makul bir gerekçenin olmadığını gördüklerini söyleyen Av. Semra Demir de, “Tek neden bir basın toplantısıdır. Bu basın toplantısının hukuksal anlamda yargılanan müvekkillerimizin üzerlerine atılı suçu unsurlarının oluşmasına yol açması mümkün değildir” diye kaydetti.
Aynı zamanda İHD Genel Başkanlığı yapan avukat Öztürk Türkdoğan, “İktidarın yargı üzerindeki baskısına rağmen halen beğenmediğimiz 1982 anayasasının elle tutulur yasaları var. Sadece düşüncelerini açıkladıkları için 5 ay tutuklu yargılanabilirler mi? Bu aşamada tahliyelerine karar verilmesini talep ediyorum” ifadelerini kullandı.
BARO BAŞKANI ÖZMEN’DEN HAKİME: BİR GÜN SİZİ DE SAVUNURUZ
Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen de “Resmi ideolojiye karşı her söz ve eylem suç olarak değerlendiriliyor. Yargının siyasi iktidarın dayatmak istediği resmi ideolojiyi inşada bir numaralı rolü oynadığını belirtmek istiyorum. Ne yazık ki bu ülkede hiç bir zaman için hukuku, demokrasiyi inşa edecek adaleti tesis edecek bir yargı mekanizması olmadı. Hiçbir şekilde suç oluşturmayacak beyanlarla müvekkillerimiz tutuklu. Hakim olduğunuzu ve adalet dağıtmak zorunda olduğunuzu hatırlatarak, tahliye talep ediyoruz. Bir gün başınıza bir şey gelirse sizi de savunuruz” dedi.
SAVCI TUTUKLULUĞUN DEVAMINI İSTEDİ
Gün boyu devam eden duruşmada daha sonra savcı mevcut delil durumu gerekçesiyle tutuklu yargılanan Hamzaoğlu ve Çelebi’nin tutukluluk hallerinin devamını talep etti.
Mütalaanın ardından müzakere için duruşmaya ara veren mahkeme tutuklu yargılanan Hamzaoğlu ve Çelebi’nin tahliyesine karar verdi.
Dosya kapsamında tutuksuz yargılanan ve milletvekili seçilen Gülistan Kılıç Koçyiğit, Serpil Kemalbay, Musa Piroğlu ve Tülay Hatimoğulları’na dair yargılamanın durdurulması talebine ilişkin ise milletvekili olup olmadıklarının TBMM’ye sorulmasına karar verildi.
Mahkeme tutuksuz yargılanan siyasetçiler üzerindeki adli kontrol şartının da kaldırılmasına karar vererek, duruşmayı 29 Ocak 2019 tarihine erteledi.
DAVA HAKKINDA
Dava kapsamında yargılanan 11 kişi, Türkiye’nin Afrin operasyonunun ardından Ankara'da yapılan basın açıklaması gerekçe gösterilerek, "halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etme” ve “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanıyor.
9 Şubat’ta yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan Çelebi ve Hamzaoğlu, 17 Şubat 2018’de çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece tutuklandı. Dava kapsamında hazırlanan iddianamede Afrin’e dönük operasyona ilişkin 4 Şubat 2018’de Ankara’da “Afrin halkının yanındayız” başlığı ile o günlerde HDP Eş Genel Başkanı olan Serpil Kemalbay ile birlikte HDP bileşeni parti ve kurum sözcülerinin yaptıkları basın açıklaması suçlama konusu yapılıyor. Söz konusu basın metninde yer alan “Afrin Suriye sınırı içinde Rojava’nın bir parçasıdır”, “Nereden atıldığı belli olmayan roketler”, “Afrini işgal girişimine son verilsin” şeklindeki ifadeler, iddianame kapsamında “Türkiye Cumhuriyeti’ni alenen suçlayıcı nitelikte olduğu”, “Zeytin Dalı operasyonunu itibarsızlaştırma amacı taşıdığı,” PKK/KCK’ye destek verildiği”, “halkın kin ve düşmanlığa tahrik edildiği” şeklinde değerlendiriliyor.