Deniz Tekin, Diyarbakır - Diyarbakır'ın Sur ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından başlatılan askeri operasyonu yöneten dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Musa Çitil ile ilgili 2016 yılında KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı'nda (DİHA) yayınlanan haberi sosyal medya hesaplarında paylaştıkları gerekçesiyle 3 yıla kadar hapsi istenen gazeteciler hakim karşına çıktı. Mahkemede savunma yapan gazeteciler, haberi kamu yararı ve haber alma özgürlüğü kapsamında paylaştıklarını belirterek, suçlamaları reddetti.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 28 Kasım 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasağı ardından başlatılan ve 104 gün boyunca süren askeri operasyona DİHA'da 6 Şubat 2016 tarihinde "Kuşatmanın adı ‘Bayrak 12’, başındaki isim Musa Çitil" başlığıyla yayınlanan haberin linkini sosyal medya hesaplarında paylaştıkları gerekçesiyle aralarında DİHA ve Özgür Gündem Gazetesi çalışanı ve yöneticisi 7 gazeteci ve 1 yurttaş hakkında "Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" suçlamasıyla 1'er yıldan 3 yıla kadar, Selman Keleş hakkında da "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla 1 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması görüldü. Davayı, Türkiye Gazeteciler Sendikası Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral izledi.
Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, tutuksuz yargılanan DİHA'nın eski Haber Müdürü Ömer Çelik, DİHA editörü Abdulvahap Taş ve DİHA muhabiri Selman Çiçek katıldı. Duruşmaya, Özgür Gündem gazetesinin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya ve DİHA çalışanları Hamza Gündüz ve Çağdaş Kaplan, ve Selim Gönenç katılmadı. Başka bir dava kapsamında Silivri Cezaevi'nde tutuklu olan Özgür Gündem gazetesi İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı ise, Halkarın Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Ankara'da tutuklu olduğu dava kapsamında Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile savunma yapıyor olması sebebiyle "güvenlik" gerekçesiyle cezaevindeki SEGBİS odasına getirilmedi.
Taş: Haber alma özgürlüğü kapsamında paylaştım
Duruşma kimlik tespiti ile başladı ve iddianamede yer alan suçların özetinin okunmasıyla devam etti. Özetin okunmasının ardınadn, gazetecilerin ifadesine geçildi. Duruşmada ilk olarak savunma yapan DİHA eski editörü Abdulvahap Taş, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirterek, Sur'da yürütülen askeri operasyona ilişkin birçok haber ajansı ve gazetede haberlerin yayınlandığını DİHA'nın da aynı şekilde Sur'da operasyona ilişkin birçok haber yayınladığını hatırlattı. Sur operasyonuna ilişkin DİHA'da yayınlanan haberin linkini insanların haber alma özgürlüğü kapsamında, kendi sosyal medya hesabında paylaştığını ifade eden Taş sözlerine şöyle devam etti: "Ben gazeteciyim. Bugüne kadar yaptığım tüm haberler, sosyal medya hesabımda paylaştığım haberlerde hiç kimseyi herhangi bir örgütü hedef göstermedim, tehdit etmedim. Beraatımı karar verilmesini istiyorum" dedi. Ardından Mahkeme Başkanı suçlama konusu yapılan paylaşımı DİHA'da çalıştığı dönemde yapıp yapmadığına ilişkin sorusuna cevap olarak Taş, o tarihte Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Basın Bürosu'nda çalıştığını ifade etti.
Çelik: Haberin suçlama konusu yapılması gazetecilik açısından doğru değildir
Ardından DİHA eski Haber Müdürü Ömer Çelik savunma yaptı. Çelik savunmasına başladığı sırada sözünü kesen mahkeme başkanı Çelik'e, "Söylediklerinin (Abdulvahap Taş'ın savunmasını kastederek) aynısını mı söyleyeceksin?" şeklinde bir soru yöneltti. Çelik ise savunmasının benzer olduğunu ancak birkaç söz ekleyeceğini söylemesini üzerine Mahkeme Başkanı "Kısaca" dedi. Savunmasına üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirterek başlayan Çelik, "Şunu belirtmek istiyorum. Kamu yararı adına görevimi yerine getirmek amacıyla haberi belgeleriyle paylaştım. Dolayısıyla toplumu bu konuda aydınlatmak, bilgilendirmek ve dikkat çekmek amacıyla yapılan bir haber. Her ne kadar paylaşım kişiyi hedef göstermek olarak gösterilse de şikayetçi olan kişi görevi itibariyle kamuoyu tarafından bilinen bir isim. Dolayısıyla kendisi hakkında haber yapılması gazeteciliğin olmazsa olmaz koşullarından biridir. Sur'daki operasyonu yürüttüğüne dair basında çıkan onlarca haber vardır. Dolayısıyla sadece bu haberin suçlama konusu yapılması bizler ve gazetecilik mesleği açısından doğru değildir. Haber hedef gösterme değil, kamuoyunu bilgilendirme amacıyla yapılmıştır. Herhangi bir hedef gösterme söz konusu değildir" dedi.
Mahkeme başkanı: Sen de aynı şeyleri mi söyleyeceksin?
Çelik'in savunması ardından Mahkeme Başkanı savunma yapmak için ayağa kalkan Selman Çiçek'e, "Sen de aynı şeyleri mi söyleyeceksin?" şeklinde bir soru yöneltti. Çiçek de öncelikle üzerine atılı suçlamaları reddettiğini belirterek, DİHA'da muhabir olarak çalıştığı dönemde yaptığı bu paylaşımı haber alma özgürlüğü kapsamında yaptığını söyledi. Mahkeme Başkanının sanıkların savunmalarının kısaltılmış halini tutanağa geçirmesi dikkat çekti.
Tutuklu gazeteci Sancılı 'güvenlik' gerekçesiyle SEGBİS' çıkarılmadı
Tutuklu Özgür Gündem Gazetesi İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı kaldığı Silivri Cezaevi cezaevinde SEGBİS salonuna çıkarılmadı. Mahkeme, Sancılı'nın cezaevinde HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutuklu yargılandığı dava kapsamında SEGBİS ile savunma yapıyor olması sebebiyle, "güvenlik" gerekçesiyle cezaevindeki SEGBİS odasına getirilmediğini duruşma tutanağına geçirdi.
Davaya ilişkin mütalaasını veren duruşma savcısı, ifadesi alınmayan sanıklar İnan Kızılkaya ve Çağdaş Kaplan'ın savunmalarının alınması için İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazılan talimat cevabının beklenmesine, güvenlik gerekçesiyle SEGBİS ile savunması alınmayan Kemal Sancılı'nın savunmasının gelecek celse alınabilmesi için bulunduğu cezaevine müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep etti. Mahkeme, haberi sosyal medya hesabında paylaştığı hakkında dava açılan Selim Gönenç'in adresinin bulunmaması nedeniyle savunmasının alınması için hakkında yakalama çıkarılmasını istedi.
Avukat Temur: Suçun yasal unsurları oluşmadı
Gazetecilerin Avukat Resul Temur ise, davada müşteki olarak bulunan Tuğgeneral Musa Çitil hakkında 90'lı yıllarda Mardin'in Derik İlçesinde görev yaptığı dönemde 13 köylünün öldürülmesiyle ilgili dava açıldığını hatırlatarak, bu dava nedeniyle Çitil'in kamuoyunda tanınan ve bilinen bir kişi olduğunu söyledi. Müvekkillerinin sosyal medya hesabında paylaştığı haber içeriğinin, Derik'te 13 kişinin öldürülmesiyle ilgili yargılanan bir kişinin, sivil halkın yaşadığı Sur ilçesinde yürütülen operasyonu yönetmek için görevlendirilmiş olması olduğunu ifade eden Temur, haberde kimsenin hedef gösterilmediğini, suçun yasal unsurlarının oluşmaması gerekçesiyle duruşmaya katılan müvekkilleri hakkında açılan davada tefrik kararı alınarak ve haklarında beraat kararı verilmesini talep etti.
Dava 2019'a ertelendi
Temur'un ardından duruşma ara vermeyen mahkeme heyeti kararını yazdı. Mahkeme ara kararında, ifadesi alınmayan gazeteci Çağdaş Kaplan ve İnan Kızılkaya'nın savunmalarının alınması için İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazılan talimata cevabın beklenmesine ve güvenlik nedenlik SEGBİS'e çıkarılmayarak ifadesi alınmayan Kemal Sancılı'nın ifadesinin bir sonraki celse alınması için tutuklu olduğu cezaevine müzekkere yazılmasına karar verdi. Mahkeme, adresi bulunmayan Selim Günenç isimli yurttaşın savunmasının alınması için hakkında yakalama kararı çıkardı. Mahkeme, dava dosyasındaki eksiklerin tamamlanması için duruşmayı 16 Ocak 2019'da saat 10.00'a erteledi.
Dava hakkında
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 28 Kasım 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasağı ardından başlatılan askeri operasyona ilişkin Şubat 2016 tarihinde KHK ile kapatılan DİHA'da "Kuşatmanın adı ‘Bayrak 12’, başındaki isim Musa Çitil" başlığıyla bir haber yayınlanmıştı. Haberde sunulan belgede Sur operasyonunu yöneten dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı ve şu anda Jandarma Genel Komutanı Yardımcısı olan Musa Çitil'in 1993-94 yılları arasında Derik Jandarma Komutanı olarak görev yaptığı sırada 13 kişinin öldürülmesiyle ilgili hakkında 13 kez ağırlaştırılmış hapis istemiyle açılan davadan 2014 yılında beraat ettiği belirtiliyordu. Gazetecilerin DİHA'da yayınlanan bu haberi sosyal medya hesapları üzerinden paylaşması üzerine Çitil, 18 Mayıs 2016'da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe göndererek, haberi paylaşan gazetecilerin "Sosyal medya hesapları üzerinden propaganda yaptığı görev aldığı operasyonlar ile ilgili hedef haline getirildiğini ileri sürerek, şikayetçi olmuştu. Bunun üzerine soruşturma başlatan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, bu haberi sosyal medya hesaplarında paylaşan gazetecilerin ifadesini aldı. Soruşturmayı tamamlayan savcılık, Haziran 2017 yılında hazırladığı iddianamede, DİHA Haber Müdürü Ömer Çelik, DİHA muhabirleri Çağdaş Kaplan, Hamza Gündüz, Selman Çiçek ve gazeteci A. Vahap Taş ile, suçlama konusu haberi kapatılan Özgür Gündem gazetesinin resmi sosyal medya hesabında paylaşan gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya ve gazetenin İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı hakkında "Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" iddiasıyla 1 yıldan 3 yıla kadar hapsini istiyor.