- CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım atanmasına tepki olarak sosyal medyada paylaşım yapan, aralarında gazeteci Fatoş Erdoğan’ın da bulunduğu 20 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşmasında tutuklu üç sanık için tahliye kararı çıktı.
- Sanıklar ve avukatları, iddianamenin başka bir dosyadan kopyalanıp yapıştırıldığını savundu. Mahkeme, sevk maddeleriyle iddianame içeriği arasındaki uyumsuzluk nedeniyle ek iddianame hazırlanmasına hükmetti.
Semra Pelek
CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım atanmasına karşı sosyal medya paylaşımları nedeniyle, aralarında gazeteci Fatoş Erdoğan’ın da bulunduğu üçü tutuklu 20 kişi hakkında “suç işlemeye alenen tahrik” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.
Tutuklu sanıklar Abdullah Esin, Nur Betül Aras ve Ömer Faruk Mangaltepe’nin yanı sıra tutuksuz sanıklar da duruşmada hazır bulundu. Başka bir dosyadan tutuklu olan akademisyen Emrah Gülsunar duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katıldı. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve CHP Hukuk Birimi’nden avukatlar da duruşmayı izledi.
“İddianame başka dosyadan kopyalanmış”
Sanıklar ve avukatları, iddianamenin başka bir dosyadan kopyalanıp hazırlandığını savundu. Akademisyen Emrah Gülsunar, kendi paylaşımıyla ilgisi olmayan "Soğuk Savaş Programı" ve "dini değerlere saldırı" gibi ifadelerin iddianamede yer aldığını belirterek, "Bu ifadelerin benim paylaşımımla ne ilgisi var?" diye sordu.
Avukat Muhammed Mesut Yıldız da "Soğuk Savaş programı ile bu dosyanın ne ilgisi var? Bu iddianame, başka bir dava metninden kopyalanıp yapıştırılmış" dedi.
“Sanal devriye” tartışması: AYM iptal etmişti
Elif Ertürk’ün avukatı, iddianamede delil olarak kullanılan “sanal devriye” uygulamasına da itiraz etti. Avukat, Anayasa Mahkemesi’nin 19 Şubat 2020 tarihli kararıyla bu uygulamayı iptal ettiğini hatırlatarak, iddianamenin hukuka aykırı temellerle hazırlandığını savundu.
Gazeteci Erdoğan: “Tırnak içinde alıntı yaptım”
Gazeteci Fatoş Erdoğan, protestoları haberleştirdiğini ve sosyal medya paylaşımlarında video ve açıklamaları tırnak içinde aktardığını belirtti. Erdoğan, “Bu açıklamalar bana ait değil ama iddianamede bu nedenle suçlanıyorum. Gazetecilik görevimi yaptım” dedi.
Plastik mermiyle yaralandığını söyleyen ve vücudundaki morlukların tespit eidldiği fotoğrafları heyete gösteren Erdoğan, “Burada gerçekten yargılanması gereken ben miyim?” diye sordu.
Tutuklu sanık Nur Betül Aras, gözaltına alınmasına gerekçe olarak “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasının gösterildiğini, ancak iddianamede bu yönde bir değerlendirme yer almadığını söyledi. Aras, "Benim 9 yaşında Akdeniz anemisi hastası bir çocuğum var. Çocuğumun velayeti bana verildi. Ancak onu bu keyfi tutuklama nedeniyle babasına ve babaannesine bırakmak zorunda kaldım. Bu dosyada tutuklama gereksizdi. Ancak benim gibi muhalif insanlar tutuklanarak birilerine mesaj veriliyor. Bu tutuklamayla sadece ben değil, çocuğum da cezalandırıldı,” dedi.
Aras savunmasına şöyle devam etti: “‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla, iki tweet nedeniyle şafak vakti evime operasyon düzenlendi. Sanki evde bomba düzeneği varmış gibi gözaltına alındım. Paylaştığım tweet’te siyasi bir eleştiri vardı. Gürsel Tekin’in seçilmiş bir il başkanı olarak değil, hukuki süreçlerle bu göreve getirilmesini eleştiriyorum. Her iki tweet’te de kimseyi suç işlemeye teşvik etmiyorum. Belirsiz bir özneyi eleştiriyorum.”
Ömer Faruk Mangaltepe, 57 gündür tutuklu olduğunu ve görev yaptığı iş yerinde müdür yardımcısı olarak konumunun tehlikeye girdiğini ifade etti.
Mangaltepe'nin avukatı ise, Mangaltepe’nin paylaştığı tweetin silindiğini ve siber polisin buna müdahale etmiş olabileceğini belirterek, “Siber polisin böyle bir yetkisi var mı? Ayrıca müvekkilimin , ‘halkı suç işlemeye tahrik’ suçlamasıyla 57 gündür tutuklu. Tweet’i attığı anonim hesabın 26 takipçisi var. Kimi tahrik etmiş olabilir? 26 kişiyi mi?” dedi.
Emrah Gülsunar, savunmasında, “Bu iddianamenin benimle ilgisi yok. Sürekli dini değerlerden, sanal devriyeden bahsediliyor. Bu metin başka bir dosyadan alınmış. Dünyanın hangi hukuk devleti bir siyaset bilimciyi siyasi yorumları nedeniyle gözaltına alır, tutuklar?” dedi. x
Savcı: Tutukluluk devam etsin, ek iddianame hazırlansın
Sanık ve avukatların iddianamedeki eksikliklere yönelik itirazlarının ardından savcı, sevk maddeleriyle içerik arasındaki uyumsuzluk nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ek iddianame hazırlanması için müzekkere yazılmasını talep etti. Ancak suçun “kamu barışına karşı işlenen suçlar” kapsamında olduğunu savunarak tutukluluk halinin ve tutuksuz sanıklara uygulanan adli kontrollerin devamını istedi.
Sanıklar ve avukatlar ise savcının bu talebine itiraz ederek, iddianamenin en başta kabul edilmemesi gerektiğini belirtti. “Eksik hazırlanan bir iddianame nedeniyle üç kişi 57 gündür tutuklu. Bu dosya, tüm sanıklar açısından temel hak ihlallerini içeriyor” değerlendirmesi yapıldı.
Emrah Gülsunar da savcının görüşüne katılmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Savcının iddianameyi düzgün yazmaması ya da yazamamasının sorumlusu buradaki insanlar mı? Bu adil mi? Savcının görevi de doğru ve düzgün bir iddianame yazmaktır. ‘Biz iddianameye bir daha bakalım, siz de tutuklu kalın, adli kontroller de devam etsin’ demek adil değil.”
57 gün sonra tahliye kararı
Mahkeme, 57 gündür tutuklu bulunan üç sanığın yurt dışına çıkış yasağıyla tahliyesine karar verdi. Tutuksuz sanıkların imza yükümlülüğü kaldırıldı.
Avukat Muhammed Mesut Yıldız hakkında yargılama izni alınmadığı için Adalet Bakanlığı’na yazı yazılmasına hükmedildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ek iddianame hazırlanması için de müzekkere yazılmasına karar verildi.
Bir sonraki duruşma 28 Ocak 2026’da görülecek.
