Belgesel yönetmeni Sibel Tekin, kalıcı kış saati uygulaması nedeniyle gün aydınlanmadan işe giden insanları konu alan Karanlıkta başlayan hayat belgeseli için 15 Aralık 2022 günü saat 06.45’te Ankara’nın Tuzluçayır semtinde çekim yapıyordu. İki gün önce de aynı belgesel için yine sabah saatlerinde evden çıkarak Kızılay’da çekim yapmıştı. Tekin, 15 Aralık’ta Tuzluçayır’daki çekimi tamamladıktan tam 19 saat sonra, 16 Aralık 2022 günü saat 01.40’da evine yapılan polis baskınıyla gözaltına alındı. Ev baskınında Tekin'e ait iki bilgisayar, belgesel arşivlerinin olduğu CD ve hard diskler ile kamerası ve bazı kitaplarına el konuldu. Emniyetin talebi üzerine, el konulan dijital materyallerin incelenmesi için gözaltı süresi 24 saat uzatıldı. Ertesi gün emniyet sorgusunun ardından adliyeye götürülen Tekin, savcılık ifadesi alınmadan tutuklama talebiyle hakimliğe sevk edildi. Tekin, 8. Sulh Ceza Hakimliğindeki sorgusunun ardından 17 Aralık 2022 akşamı saat 22.20’de “örgüt üyeliği” şüphesiyle tutuklandı.
İhbar içeriği: İnfaz memurlarının servisi ve polis noktasının görüntüsü çekildi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının gözaltı ve yakalama kararına, çekim sırasında infaz koruma memurlarının olduğu servis aracı ile yoldaki polis noktasının görüntülere girdiğini iddia eden ihbar gerekçe gösterildi. Tekin’in gözaltına alınmasına gerekçe olarak gösterilen ihbar şu şekildeydi:“15/12/2022 günü Sincan 1 Nolu F tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı İnfaz Kurumu Müdürlüğü personellerinin, sabah 06.45 ile 06.55 sıralarında Tuzluçayır göbek mevkiinde servis noktasında servis aracını beklerken, 40 yaşlarında sırt çantalı, küt saçlı 1,55-1,60 boylarında, koyu renk kapüşonlu, koyu renkli eşofmanlı bir kadının infaz ve koruma memurları ile servis noktası ve karşı tarafta bulunan polis noktasının videolarını çektiği konulu ihbar şube müdürlüğümüze bildirilmiştir.” Gelen ihbardaki şahsın Sibel Tekin olduğunu “değerlendiren” Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM), Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosundaki nöbetçi savcının 16 Aralık 2022 tarihli talimatı doğrultusunda Tekin’i saat 01.40’ta evinden gözaltına aldı.
Daha önce yargılanıp yargılanmadığı soruldu: Soruşturma ve dava yok
Tekin’in gözaltı süresi, aynı gün 24 saat uzatıldı. 17 Aralık 2022 tarihinde TEM Şubede verdiği ifadesinde, daha önce herhangi bir nedenden dolayı gözaltına alınıp alınmadığı ve hakkında devam eden adli ve idari soruşturma olup olmadığı soruldu. Tekin ise bu soruya, daha önce çekim yaptığı sıralarda “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna Muhalefet” suçlamasıyla birkaç kez gözaltına alındığını ve o dönem verilen adli kontrol tedbirlerinin de kaldırıldığını söyledi. 2015 yılında bir eylemi takip ettiği için eylemcilerle birlikte yargılandığı davada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğini söyleyen Tekin, 2018 yılında sosyal medya paylaşımı gerekçesiyle hakkında açılan davadan da beraat ettiğini bildirdi. Tekin, çalıştığı kurum tarafından yürütülen herhangi bir idari bir soruşturma olmadığını da paylaştı.
İhbara konu edilen video: İşe giden, otobüse binen insanları çektim
İhbar konusu edilen videoyu neden çektiği ve çekim yapılan bölgeleri nasıl ve ne amaçla seçtiği sorulan Tekin, “Ben polis aracını ve infaz koruma memurlarını görüntüsünü çekmedim. Ben 2020 yılından bu yana kış saati uygulaması nedeniyle yaşanan zorluklar ile ilgili belgesel çekmekteyim, araya pandemi girmesinden dolayı ara vermiştim ve bu kış tekrar çekmeye başladım, işe giden insanları ve otobüse binen insanları çektim” cevabını verdi.
Evden çıkıp Tuzluçayır’a gitti, işçileri çekip kurumuna geçti
Sabahın erken saatlerinde işe giden insanları ve açık olan okulları çektiğini söyleyen Tekin, “tanık beyanı” olarak tabir edilen ihbar içeriğiyle de doğrulanan şu cevabı verdi:“Muhtemelen açık olan okulları çekerken farkında olmadan diğer çekimler kadrajıma girmiştir. 15 Aralık 06.45 saatlerinde Tuzluçayır bölgesine gelerek, Abidin Aktaş önünde indim ve Nato Yolu’ndan gelen araçları ve yoğun insan kalabalıklarını çektim. Devamında trafik ışığını, otobüsler ve servisler ile durakları çektim. Bu çekim esnasında insanların bulunduğu kalabalık grupları da çektim.” “Havanın aydınlanmasından dolayı çektiğim görüntülerin yeterli olduğunu düşünerek çekim yapa yapa yaya bir şekilde Cebeci istikametine doğru gittim. Dikimevi’nde Ankaray’a binerek Kızılay’a gittim, oradan metroyla aktarma yaparak çalıştığım kuruma gittim.”
İki gün önce Kızılay’da çekim yaptı, OSTİM’deki işçileri de çekecekti
Tekin’e bu belgesel için başka yerde çekim yapıp yapmadığı ve çekim yapacağı bölgeleri nasıl seçtiği de soruldu. Belgesel konusuna göre planlama yaptığını söyleyen Tekin, şu cevabı verdi:“Bu belgesel için iki gün önce yine sabah saatlerinde evden çıkarak otobüs ile Kızılay’a gittim ve Kızılay’da çekimler yaptım. Çektiğim bu görüntüleri siyah renkli Seagate marka hdd için içerisine ‘Kış Saati’ ismiyle açtığım klasör içerisine attım. İkamet araması esnasında bu hard diske kolluk kuvvetlerince el konulmuştur. Çekim yapacağım bölgeler için hayatın erken saatlerde başladığı semtleri tercih ediyorum. Tuzluçayır’ı bildiğim bir yer olması ve hayatın erken başlaması nedeniyle tercih ettim, özel bir sebebim yoktur. Daha sonra bu konu ile ilgili çekimlerim için fabrikaların olduğu OSTİM bölgesini tercih edecektim.”
‘Kimden talimat aldınız?’ denilen Tekin, 1998’den beri belgesel çekiyor
BSB Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği, P24-Bağımsız Gazetecilik Platformu, Eğitim-Sen ve Uluslararası Basın Federasyonu (IFJ) üyesi olan, aynı zamanda 2007’den beri akademide belgesel sinema dersleri veren Tekin’e, “Belgeseli çekmek için kim ve kimlerden talimat aldınız?” diye de soruldu. Bu soruyu da belgesel çektiğinin altını çizerek cevap veren Tekin, “Bu görüntüleri yukarıda anlattığım üzere 2020 yılından bu yana kış saati uygulamasına ilişkin yaşanan zorluklar için çekeceğim belgesel için çekiyorum, herhangi birinden talimat almadım” dedi.
Görüntüler karttan incelendi, bilgisayara bile aktarılmadı
Ev aramasında polislerin telefonunun şifresini istediğini ancak kişisel verilerini gözettiği için şifreyi vermediğini de söyleyen Tekin’e, “Bu fotoğraf ya da videoyu herhangi biri veya birilerine gönderdiniz mi?” diye de soruldu. Tekin ise, “Bu görüntüleri herhangi birine göndermedim. Bilgisayarıma aktarma fırsatım olmadı, bu görüntüler kameramın hafıza kartında mevcuttur” diye cevap verdi.Devamındaki, “Size ait kameraya takılı vaziyette bulunan hafıza kartının yapılan dijital incelemesinde görüntüleri çıkartılmış olan polis aracı ve okulun fotoğrafını ya da videosunu neden çektiniz?” sorusu da, görüntülerin yayılmadığını, bilgisayara aktarılmadığını ve incelemenin kameraya takılı olan hafıza kartından yapıldığını doğruladı. Hukukçular, bu durumun “örgüt üyeliği” şüphesiyle tutuklanan Tekin yönünden görüntüler yayılmadığı için Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 7/2 maddesi uyarınca “örgüt propagandası” suçunun dahi yasal unsurlarının oluşmadığını gösterdiğine dikkat çekti.Tekin, ev aramasında polislerin telefonunun şifresini istediğini ancak kişisel verilerini gözettiği için şifreyi vermediğini de söyledi.
Beraat ettiği davanın içeriğinden ‘örgüt’ soruldu
“Seyri Sokak” isimli sosyal medya hesabından geçmişte yapılan paylaşımların da sorulduğu Tekin’e, bu belgeseli örgüt amacı ve hedefleri doğrultusunda çekip çekmediği bir kez daha soruldu. Tekin, hesaptaki paylaşımların kendisine ait olmadığını, davadan da beraat ettiğini söyleyerek, şu cevabı verdi:“Ben kesinlikle herhangi bir örgüt amacı ve doğrultusunda hareket ederek fotoğraf ya da video çekmedim. Yukarıda anlattığım üzere kış saati uygulamasının zorluklarına ilişkin hazırladığım belgesel için görüntü çektim. Herhangi bir şekilde servis araçlarını ve servisi bekleyen kişiler ile polis aracının görüntüsünü bilerek ve isteyerek çekmedim. Farkında değilim.”“Seyri Sokak isimli sosyal medya hesabı kolektif bir sayfadır, ben Seyri Sokak video eylem kolektifinin bir parçasıyım. Ancak o sayfada herkes paylaşımda bulunabilir, daha önce geçirdiğim soruşturmam esnasında ben bu paylaşımları yapmadığımı belirttim ve buna ilişkin yargılandığım mahkemece hakkımda beraat kararı verildi.”
‘10 Ekim’den beri tek ilgi alanım toplumsal hafızayı kaydetmek’
Tekin’e, kendisine ait “Sibel Tekin” isimli sosyal medya hesabından, “terör örgütlerinin etkinliklerine ilişkin paylaşımlar” ve “bu paylaşımlara ilişkin terör örgütlerini övücü yorumlar ve içerikler olduğu” suçlaması yöneltilerek açıklama yapması istendi.Tekin, “10 Ekim 2015 tarihinden bu yana benim tek ilgi alanım katliamla ilgilidir. Bu etkinliğin terör örgütleri ile bir bağlantısı yoktur. 10 Ekim 2015 tarihinden sonraki her etkinliğini çekiyorum. Ayrıca 2013 yılındaki Gezi olayları sonrasında tüm toplumsal olayları, sokak eylemlerini çekiyorum. Bu eylemleri çekmemin bir diğer sebebi toplumsal hafızayı kaydetmek” cevabını verdi.
El konulan yayınlar arasında Evrensel gazetesi de var
Tekin’in evinde yapılan aramada el konulan dijital materyaller dışında kitap, dergi ve gazete gibi dokuz adet basılı yayına da el konuldu. El konulan basılı yayınlar arasında “Ölü işçiler diyarı” manşetli Evrensel gazetesi, “Soma’nın hesabını soracağız” ile “Genel grev, genel direniş” manşetli Atılım gazeteleri, Erdal Eren manşetli Genç Hayat dergisi, gazeteci Arzu Demir’in “Suruç’tan kalanların dilinden… Kobani’ye gitmek” isimli kitabı ile Kaldıraç, Yürüyüş, Kadınların Kurtuluşu gibi dergiler yer aldı. Tekin, el konulan basılı yayınlar için, “Bu kitap, dergi ve gazeteleri evimde bulundurma amacım, 2013 yılından itibaren Gezi olayları ve devamında yapılan eylemlerde çekim yaptığım esnada bana verilen dergi, kitap ve gazetelerdir. Bunlar bana verildiği zaman bildiğim kadarıyla yasaklı değildi. Evimde bir köşede durmaktaydı. Bunları evimde bulundurmak ile herhangi bir örgütsel amacım yoktur” dedi.
Tekin’in avukatı: Devriye gezen polis aracı çekimi engellememiş
Tekin’in avukatı Mehtap Sakinci de emniyetteki savunmasında, kendilerine gösterilen aynı güne ait görüntülerde, devriye gezen bir polis aracının on metre uzaklıkta olmasına ve Tekin çekim yaparken engellenmemesine dikkat çekti. Sakinci, “Müvekkile gösterilen o güne ait görüntülerde polis aracının devriye gezdiği kadraja girmiştir. Polis aracının devriye gezdiği polis karakolunun 5-10 metre uzaklıkta olması ve müvekkilin çekim yapmasının engellenmemesi başka bir çelişkidir” dedi. “Diğer yandan müvekkile sorulan sorular kendisinin birden çok terör örgütü ile irtibatlı olduğuna dair sorular nedeniyle hangi örgüt ile ilişkilendirildiği bilinmemektedir” diyen Sakinci, savunmasında şunları kaydetti:
‘Soruların tamamı geçmişteki belgesel çalışmaları kapsamında’
“Öncelikle müvekkilim tüm yaşamını sanata ve toplumsal farkındalık ve hafızanın geliştirilmesine adayan bir öğretim görevlisi, sinema ve belgeselcidir. Bir belgeselci olarak suçlandığı olaya dair örgütsel bir saik ya da art niyetle hareket etmemiştir. Müvekkilime yöneltilen soruların tamamı geçmişteki iş ve çalışmalarını kapsayan ve tamamen mesleği gereği sürdürdüğü faaliyetlerine dairdir. Yaklaşık 9-10 yıl önceki koşullarda çekilen görüntüler nedeniyle bugün müvekkilin ‘terör örgütü’ eylemleri yaptığı bahisle şüpheli atfetmenin usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatindeyiz. Müvekkil hakkında hiçbir örgüt yönünden, gerek ‘örgüt üyeliği’ gerekse diğer suçlar bakımında izah edilecek hiçbir delil, tanık ve emare bulunmamaktadır.”
‘10 Ekim’in unutulmaması için 86 aydır emek veriyor’
Tekin’in, 2015 yılında IŞİD’in canlı bomba saldırısında 104 kişinin öldürüldüğü, 500’ün üstünde yaralının olduğu 10 Ekim katliamının hafızasını kayda aldığını söyleyen Sakinci, “Müvekkilim, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük silahlı katliamının aydınlatılması ve unutulmaması için 86 aydır emek veren birisidir. Sosyal medya paylaşımları ve belgesel çalışmaları da son 7 yıldır buna özgülenmiş ve bu doğrultudadır. Tek tek incelendiğinde görülecektir ki müvekkilimin gerçek derdi, bu ülkenin gerçeklerini kayda geçirmek ve hafızalarda kalabilmesini sağlamaktadır. Başka hiçbir maddi ve manevi beklentisi yoktur” dedi.
Sibel Tekin kimdir?
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. 1998 yılından beri bağımsız belgesel yapıyor. 2000-2007 yılları arasında TRT'de asistan ve kurgucu olarak çalıştı. 2007 yılında başladığı Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesinde öğretim görevlisi olarak kurgu, belgesel sinema ve video aktivizm üzerine dersler veriyor. Belgeselleri festivallerde ve özel gösterimlerde izleyiciyle buluştu. Gezi eylemlerinden bu yana sokak eylemlerini çekerek belgesellerini hazırlıyor. Diyarbakır, Suruç ve 10 Ekim katliamlarının anlatıldığı “Ölüm ne yana düşer usta” belgeselinin hem yapımcısı, hem de kurgucusu ve kameramanı. Belgesel, Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nin Youtube sayfasında gösterimde. Aynı isimde NotaBene yayınlarından çıkan kitabı da bulunuyor.*Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.