Propaganda suçlamasıyla yargılanan gazeteci Salih Turan tahliye olurken, yargı organlarını aşağılamaktan yargılanan Veysel Ok ile cumhurbaşkanına hakaret suçundan yargılanan Aret Demirci'nin duruşmaları ertelendi
Büyükada'da yaptıkları bir eğitim sonrası haklarında dava açılan insan hakları savunucularının davasının görüldüğü 21 Mart günü Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş-Direktörü Veysel Ok, MLSA’nın savunduğu gazeteci Salih Turan ve ortaklarımızdan Friedrich Naumann Vakfı’nın Proje Direktörü Aret Demirci de Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayında hakim karşısındaydı.
Adliye koridorlarında geçen günün ilk davasında Eş-Direktörümüz Veysel Ok 2015 yılında verdiği bir demeçte devletin yargı organlarını aşağıladığı iddiasıyla TCK 301’den yargılandığı ve yaklaşık iki yıldır süren dava çerçevesinde yeniden hâkim karşısındaydı.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davaya birçok uluslararası gözlemci katıldı. Bunlar arasında Af Örgütü, Freedom House, Lawyers for Lawyers, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Friedrich Naumann Stiftung, ABD, İsveç ve Norveç Konsolosluklarından yetkililer, Amerikan Barolar Birliği (BAA), Clooney Vakfı (TrialWatch) gibi kurumlardan gelen temsilcilerin yanı sıra Alman Parlamentosu üyesi ve Thomas Deller Vakfı başkanı Thomas Hacker de vardı.
Ok, savunmasında “12 yıllık avukatım, kariyerimin çoğunu ifade özgürlüğü davaları ile uğraşarak geçirdim. İlgili demeçte parçası olduğum yargıya bir eleştiri sundum. Benim yaptığım şey eleştiridir, kendim de bir avukat olarak parçası olduğum yargıya hakaret etmem söz konusu olamaz. Yargının tarafsız olmadığında dair bir eleştirim olmuştu ve bu husustaki şüphelerim devam etmektedir. Kaldı ki, Türkiye yargısının bağımsız olmadığına dair eleştirileri bir tek ben yapmıyorum. Venedik Komisyonu’nun da Türkiye’de bağımsız bir yargılama olmadığına dair tespiti var. Verdiğim demeçteki görüşlerim ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir. İfade özgürlüğü temel bir haktır ve bu demokratik olmanın temel kıstasıdır” dedi.
Duruşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı da hazır bulundu ve davaya katılma taleplerini mahkemeye sundu. Mahkeme, Erdoğan’ın davaya katılma talebini reddetti. Dava 20 Haziran’a ertelendi.
Sivil toplum çalışanı Demirci’nin duruşması ertelendi
MLSA Eş-Direktörü ve Hukuk Birimi Başkanı Ok, sanık olarak hâkim karşısına çıktıktan hemen sonra bu kez avukat cübbesini giyerek MLSA’nın temsil ettiği sivil toplum çalışanı Aret Demirci’nin duruşmasına katıldı. Friedrich Naumann Vakfı Türkiye Proje Koordinatörü Demirci’nin Haziran 2018’de yazdığı bir tweet nedeniyle “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması bugün İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.
Söz konusu tweet’inde 23 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) mitingini hiçbir medya kuruluşunun haberleştirmemesini eleştirdiğini belirten Demirci, “Kamusal görevi vatandaşları objektif ve tarafsız bir şekilde bilgilendirmek olan medya kuruluşlarının taraf tutması beni çok sinirlendirdi. Atmış olduğum tweet’le asıl amacım bu kanalları eleştirmekti” diye konuştu.
Duruşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı da hazır bulundu ve şikayetlerinin devam ettiğini belirterek davaya katılma taleplerini sundu. Mahkeme, Erdoğan’ın davaya katılma talebini kabul etti ve müdafi avukatlara savunma için ek süre verdi. Demirci’nin avukatları savunmalarını bir sonraki celsede sunacak. Dava 8 Ekim’e ertelendi.
Gazeteci Salih Turan tahliye edildi
Gazeteci Salih Turan’ın Twitter paylaşımlarından ötürü “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla tutuklu yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. MLSA’nın savunduğu Turan, 12 Şubat 2019 tarihinde gözaltına alınmıştı.
Tutuklu yargılanan Salih Turan ile müdafi avukatları Newroz Akalan, Veysel Ok ve Zelal Pelin Doğan mahkeme salonunda hazır bulundu. Duruşmaya katılanlar arasında Turan’ın ailesinin yanı sıra Freedom House örgütünden temsilciler de vardı.
Salih Turan savunmasında yıllardır gazeteci, editör ve Kürtçe çevirmen olarak çalıştığını ifade ederek TRT Kurdî için dizi, belgesel, program çevirileri yaptığını ekledi. Gazetecilik mesleğini anadili olan Kürtçe icra ettiğini belirten Turan, iddianamede hakkında delil olarak gösterilen 11 tweet’in de eleştirel, ironik ve mizahi içerikleri olduğunu ve özellikle bir tanesinin Türkçe çevirisinde yanlışlık bulunduğunu belirtti. İddianamede Turan aleyhinde yalnızca bu 11 tweet delil olarak gösterilmişti.
Turan’ın avukatları, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilmiş emsal kararları hatırlatarak söz konusu paylaşımların ifade özgürlüğü çerçevesinde korunduğunu ve bu sebeple beraat kararı verilmesi gerektiğini ifade ettiler.
Avukat Veysel Ok, üç yıl önce yazılmış bu tweet’lerin herhangi bir şiddet eylemine teşvik içermediğinin altını çizerek, “Kürtçe tweet atmak suç mu, belki de bunu sorgulamak gerekiyor” diye konuştu.
Avukatların savunmasını ardından savcı, esas hakkındaki mütalaasını sundu. İddianamenin aynısının mütalaa olarak sunulması üzerine avukatlar ek süre talep etmeden esasa ilişkin savunmalarını vererek Turan’ın beraatini ve tahliyesini talep ettiler.
Mahkeme, verilen kısa bir aranın ardından gazeteci Turan’a “terör örgütü propagandası” suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi, hükmün açıklanması geriye bırakıldı. Mahkeme ayrıca 40 gündür tutuklu bulunan Turan’ın tahliyesine hükmetti.