Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA), RTÜK’ün internet yayıncılığına yönelik yetkilerini genişleten yönetmeliğin bazı maddelerinin iptali için açtığı dava Danıştay tarafından reddedildi. Kararda, yönetmeliğin ifade özgürlüğünü ihlal etmediği, RTÜK’ün yetkisinin “kanuni sınırlar içinde” olduğu savunuldu.
En son olarak MLSA’nın iptalini istediği yönetmeliğe daydanarak RTÜK, 27 Aralık 2024 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi'nin YouTube kanalının internet ortamından yayın yapması için lisans başvurusu yapmasını talep etmişti.
MLSA, 1 Ağustos 2019’da Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren "Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmelik"teki beş maddenin iptalini talep etmişti. Davada özellikle bireysel yayın yapan küçük platformların ağır lisans yükümlülükleri altına sokulmasının ifade ve basın özgürlüğünü ihlal ettiği, tanımların muğlaklığı nedeniyle idarenin keyfi müdahalelerde bulunabileceği, RTÜK'e verilen “uygun bulma” yetkisinin açık kriterlere bağlanmamasının hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu belirtilmişti.
Danıştay ise yönetmeliğin hukuka uygun olduğu kanaatine vardı. Kararda, RTÜK'ün yayın lisansı ve iletim yetkisi başvurularını 6112 sayılı Kanun’a ve ilgili mevzuata uygunluk denetimi çerçevesinde değerlendirdiği, bu nedenle “uygun bulma” ibaresinin keyfiliğe yol açmadığı savunuldu. Bireysel iletişim tanımının açık olduğu ve kamuya açık yayıncılıktan ayrıldığı ifade edildi. Yayın lisansı ücretlerinin ise yasal dayanağa sahip olduğu, yayıncılık faaliyetinin kamu hizmeti niteliği taşıması nedeniyle belirli koşullara bağlanmasının Anayasa ve AİHS’e aykırı olmadığı belirtildi.
Küçük çaplı internet platformlarına yer verilmedi
Kar amacı gütmeyen ve daha küçük çaplı internet platformlarının bu lisans sisteminden etkilenebileceği yönündeki itirazlara da yer verilmedi. Danıştay, yönetmeliğin yalnızca "medya hizmet sağlayıcı kuruluşları" kapsadığını ve bu kuruluşların zaten anonim şirket olma zorunluluğu bulunduğunu hatırlattı.
MLSA dava dilekçesinde özellikle 100 bin TL’ye varan lisans ücretlerinin bağımsız ve alternatif medya platformları için caydırıcı olduğunu, bunun da haber alma hakkı ve ifade özgürlüğü önünde ciddi bir engel oluşturduğunu savunuyordu. Ancak Danıştay bu görüşe katılmadı.
