Yedi yıl önce yemin ettim tüm Türkiye’ye duyuracağım ve bu madeni kapattıracağım diye. Şu an tüm ülke bu yeni Çernobil’i konuşuyor
ABD merkezli Anagold Madencilik ile Çalık Holding’in ortağı olduğu, Erzincan’ın İliç ilçesinde faaliyet gösteren Çöpler Altın Madeni’nde, 21 Haziran günü siyanürlü solüsyon boruları patlamıştı. Yaşanan sızıntı sonucu tonlarca saf siyanürün Fırat Nehri’ne karıştığı ortaya çıkmıştı. Sızıntının sosyal medyaya yansıması sonrası Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, maden şirketine önce para cezası kesmiş, akabinde de şirketin faaliyetinin geçici olarak durdurulduğunu duyurmuştu.Siyanür havuzundaki sızıntı nedeniyle Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, söz konusu firmaya 16 milyon 441 bin TL idari para cezası kesildiğini ve suç duyurusu yapıldığını açıklamıştı. Altın ayrıştırma işleminin 24 saat aralıksız devam ettiği Çöpler Altın Madeni'ni işleten Anagold ise açıklama yapmak için beş gün bekledi. Ancak 21 Haziran günü bir sızıntının meydana geldiğini doğruladı. Şirket, yaptığı açıklamada sosyal medya ve kamuoyuna yansıyan haberlerde yer alan 20 ton siyanür iddiasının gerçeği yansıtmadığını, dökülen siyanür miktarının 8 kg olduğunu ve hemen temizlendiğini öne sürdü.Siyanür akıntısından sonra şirkete kesilen para cezası ile beraber boru hattında yaşanan arızaların giderilmesi için 28 Haziran tarihinde, maden sahasının faaliyetleri geçici olarak durduruldu. 75 kentin barosunun da aralarında olduğu birçok sivil toplum örgütü, maden sahasının tamamen kapatılmasını istiyor. Aynı talep, sosyal medya kullanıcıları tarafından da sıklıkla dile getiriliyor. Ancak tüm Türkiye, “Yeni Çernobil” olarak tarif ettiği bu tehlikeyi, emekli Makine Mühendisi Sedat Cezayirlioğlu’nun çabaları sonucu duydu. “Bu davayla yattım, bununla kalktım ve hayatımı buna adadım” diyen Cezayirlioğlu, yedi yılı aşkın bir süredir kesintisiz bir mücadele içerisinde. Cezayirlioğlu, madene karşı yürüttüğü kampanyalar nedeniyle zorla emekli edildiğini ifade ediyor. Aynı zamanda İliçli olan Cezayirlioğlu, madenin tahribatlarına ilişkin farklı kurumlarla, üç ayrı bilimsel rapor hazırladığını söylüyor. Hazırlanan raporlarda Erzincan’ın da üzerinde bulunduğu Yedisu fay hattına dikkat çekilerek yaşanacak olası depremde siyanürün tüm ülkeye dağılacağı endişesine yer verilmiş. Cezayirlioğlu, Erzincan Valiliğine konuyla ilgili idari başvuruda da bulunmuş.
2010 yılından bu yana faaliyetlerine devam eden maden , yarattığı tahribatlarla sürekli gündemde
5 yılda 7 ayrı dava açıldı: Sonuç yok
Kamuoyunun ilgisini bu madene çekmek için her yolu deneyen Cezayirlioğlu, hukuki mücadeleyi de avukatı İsmail Hakkı Atal ile beraber yürütüyor. Cezayiroğlu’nun 2017 yılından bu yana açtığı yedi ayrı davanın yanı sıra Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Genel Merkezi de madene karşı bir dava açtı. Türkiye Barolar Birliği (TBB) ise hem TMMOB’un hem de Cezayirlioğlu’nun açtığı davalara müdahil olmuş durumda. Cezayirlioğlu, ilk mahkemeyi maden sahasının kapatılması için Erzurum Bölge İdare Mahkemesine açıyor. Davada karar çıkmak üzereyken mahkeme heyeti değişiyor ve yeni gelen heyet, firmanın lehine karar vererek davayı iptal ediyor. Cezayirlioğlu, bu davayı AİHM’e taşıdığını söylüyor ve daha sonra açtığı diğer davalara getiriyor sözü: “Kapasite artışının ve ÇED raporunun iptali gibi taleplerle yedi ayrı dava açtık. Erzurum Bölge İdare Mahkemesi, Erzincan İdare Mahkemesi ve İliç Sulh Ceza Mahkemesinde devam eden davalar var. AİHM’e ve Anayasa Mahkemesine taşıdığımız birer tane dava var. Davaların çoğu madenin yarattığı yıkım ve tahribatlarla ilgili. Son olarak, Membran patlamasıyla ilgili Asliye Hukuk Mahkemesine bir tespit davası açtık. 9 Temmuz’da İliç’te duruşması olacak.”
Cezayirlioğlu, hukuki mücadeleyi avukatı İsmail Hakkı Atal ile beraber yürütüyor
Valilik yalanladı, Bakanlık tweeti geri çekti
Cezayirlioğlu, konuşmasını, 21 Haziran’da boru hattında yaşanan siyanür sızıntısı ile sürdürüyor ve çektiği video ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını suçüstü yakaladığını kaydediyor: “Son sızıntıda Bakanlığı suçüstü yakaladık. Delilleri karartmaya çalıştı. Siyanür, kuru dereye aktı ve orada durdu denildi. Ancak benim aynı gün çektiğim videolarda, madenin hemen altından akan Sabırlı Köyü Deresi’ne aktığı kayıt altına alındı. Bu dere, olduğu gibi İliç’teki baraja oradan da Fırat’a akıyor. Bunu ispatlayınca, Bakanlık, bizi yalanladığı tweeti geri çekti ve sonra faaliyetler hakkında geçici kapatma kararı verdi. Devamında da firmaya para cezası verdi.” Cezayirlioğlu, geçtiğimiz hafta yaşanan siyanür sızıntısıyla ilgili Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri hakkında “görevi kötüye kullanma, suç delillerini gizleme, değiştirme veya yok etme”, Anagold Madencilik A.Ş. Yönetim Kurulu üyeleri hakkında “çevrenin kirletilmesi, içme suyuna zehirli madde katma, temel milli yararlara karşı faaliyette bulunmak üzere yarar sağlama” iddialarıyla suç duyurusunda bulundu. Erzincan Valiliği’nin kendilerini yalanlamak istediğini ifade ediyor Cezayirlioğlu. Valilik, yaptığı açıklamada, sızıntının hiçbir dereye karışmadığını ve Fırat Havzası’na ulaşmadığının gözlemsel olarak tespit edildiğini duyurmuştu.
21 Haziran günü siyanürlü solüsyon boruları patlamış ve tonlarca saf siyanür Fırat Nehri’ne akmıştı
Nehrin geçtiği ülkelerin su hakkını ihlal ediyor
Fırat Nehri, Kuzey Doğu Anadolu Bölgesinde, tarımın yoğun olduğu kentlerden olan Şanlıurfa’ya, oradan da Suriye ve Irak topraklarına akıyor. Dicle Nehri ile birleştikten sonra da Basra Körfezi'ne dökülüyor. Cezayirlioğlu, konuşmasının devamında dikkatleri tam da buraya çekmek istiyor: “Atık barajının Fırat Nehri’ne yakınlığı 350 metre. Fırat Nehri’ne siyanür, sülfürik asit ve diğer zehirli sular akıyor. Güneydoğu’daki tarım arazilerinin neredeyse tamamı bu suyla sulanıyor. Aslında tüm Türkiye zehirleniyor çünkü orada üretilen tarım ürünlerini herkes tüketiyor. Bu sadece Türkiye’nin olayı değil. Üzerinde beş tane baraj bulunan Fırat Nehri, Dicle ile birleşiyor ve oradan Basra Körfezi’ne akıyor. Uluslararası bir sonucu olan bir suç işleniyor denilebilir. Nehrin geçtiği ülkelerin, su hakkını ihlal etmiş olacak böylelikle. Bu ülkeler, yarın uluslararası alanlarda dava açacaklar.”
Bölgedeki canlıların yaşam hakkı tehlikede
Altın madeni ocağında oluşturulan atık göletinde biriken, kanserojen ve öldürücü kimyasallar, buharlaşarak doğanın üzerine ölüm olarak yağıyor. Çünkü havuzda biriken 66 milyon ton siyanürlü ve sülfürik asitli su buharlaştırılmak isteniyor. 197 futbol sahası büyüklüğündeki zehir barajında biriken zehirli su taşmasın diye de “evaporatör” (buharlaştırıcı) denilen bir makine aracılığıyla atmosfere salınıyor. Atık suyun bulunduğu göletten rahatsız edici bir kokunun da yayıldığı belirtiliyor. Maden sahası, Çöpler Köyü’ne yaklaşık 300 metre mesafede bulunuyor. Cezayirlioğlu’na göre son iki üç yıldır İliç merkez ve bağlı köylerde, solunum yolu hastalıkları ve kanser hastalıkları oldukça artmış. Yine sahaya yakın yerleşim birimlerinde yaşayan insanlar, sürekli çeşitli gazlar solumak zorunda bırakılmış. Zehirli solüsyon, sadece havaya değil, yeraltı sularına da karışıyor. Bu insanlar gibi diğer canlıların yaşamı için de büyük tehdit. Öyle ki Bakanlığın, firmanın faaliyetleri için verdiği ÇED raporuna göre sahanın civarında 54 tür endemik bitki ve yüzlerce hayvan yaşıyor.Cezayirlioğlu, son dönemlerde tehdit edildiğini de paylaşıyor. Cezayirlioğlu, 3 Haziran’da İliç Cumhuriyet Savcılığına can güvenliğinin sağlanması için başvuruda bulunuyor. Fakat ifadesi dahi alınmadan 23 Haziran’da soruşturmaya yer olmadığı yönünde bir karar veriliyor.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.