MLSA Hukuk Birimi, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklanan İsveçli gazeteci Joakim Medin adına Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Başvuruda, kişi özgürlüğü, adil yargılanma, ifade ve basın özgürlüğü haklarının ihlal edildiği belirtildi
MLSA - Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) savunmanlığını üstlendiği İsveç vatandaşı gazeteci Joakim Medin’in avukatları, Medin’in Türkiye’de gözaltına alınarak tutuklanmasının ardından yaşadığını belirttikleri hak ihlalleri nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruda, Medin’in kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, adil yargılanma hakkı, ifade ve basın özgürlüğü ile özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği belirtildi. Dilekçede, Medin’in tamamen gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hedef alındığı ve tutuklandığı vurgulandı.
28 Mart’tan beri tutuklu bulunan gazeteci “silahlı terör örgütüne üye olmak, terör örgütü propagandası yapmak” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” ile suçlanıyor. Ankara 79. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin kabul ettiği Cumhurbaşkanına hakaret iddianamesine dair ilk duruşma 30 Nisan’da yapılacak.
“Medin gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklandı”
Başvuru dilekçesinde, Medin’in uluslararası alanda tanınan bir gazeteci olduğu, İsveç’te Dagens ETC gazetesinde uluslararası haber muhabiri olarak çalıştığı ve İsveç Gazeteciler Sendikası ile Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’na üye olduğu belirtildi. Medin’in Suriye İç Savaşı, Ukrayna-Rusya çatışması, Filistin’deki insan hakları ihlalleri gibi birçok konuda haber yaptığı; ayrıca Suriye’deki mülteci krizi ve Türkiye’deki politik gelişmeler üzerine çalışmalar yürüttüğü ifade edildi.
Medin’in, haber takibi için 27 Mart 2025'te İstanbul Havalimanı'na geldiği, pasaport kontrolü sırasında hakkında yakalama kararı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındığı aktarıldı. Gözaltı sürecinde kendisine tercüman sağlanmadığı, ifadesinin Google Translate üzerinden alınmaya çalışıldığı, savunma hakkının kısıtlandığı ve zorunlu müdafii atamasının etkin şekilde sağlanmadığı bilgisi başvuruda yer aldı.
“İfade alma sürecinde hak ihlalleri yaşandı”
Başvuruya göre Medin, İstanbul Havalimanı'ndaki polis merkezinde yeterli tercüman desteği olmaksızın ifadesi alınarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yönlendirildi. Burada da, kendisinin anlayamadığı bir tercüman eşliğinde SEGBİS üzerinden savcılık sorgusu yapıldı. Medin’e gösterilen sosyal medya paylaşımları ve fotoğraflar ise net biçimde sunulmadı, fotoğrafların savcılık tutanaklarına eklenmediği belirtildi.
Savcılık sorgusunun ardından Medin hakkında, "Cumhurbaşkanına hakaret", "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamalarıyla tutuklama kararı verildi. İtiraz başvuruları ise reddedildi.
“Suçlama konusu haberler ve sosyal medya paylaşımları”
Başvuru dilekçesinde, Medin’e yöneltilen suçlamaların temelinin gazetecilik faaliyetine dayandığı vurgulandı. Özellikle, 11 Ocak 2023'te İsveç’in başkenti Stockholm’de düzenlenen ve Türkiye Cumhurbaşkanı’nı hedef alan bir protestoya ilişkin haberlerin delil olarak gösterildiği aktarıldı. Söz konusu protestoda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı temsil eden bir maket belediye binası önünde baş aşağı asılmış, eylemde PKK ve YPG bayrakları kullanılmıştı. Ancak dilekçede, Medin’in bu tarihte İsveç dışında bulunduğu, protestoya katılmadığı ve yalnızca bu olaya ilişkin haber yapılmasında doğrudan bir dahli olmadığı belirtildi. Gazetecinin o tarihte yurtdışında olduğu ayrıca uçak bileti ile belgelendirildi.
Başvuruda ayrıca, Medin’in uluslararası çatışma bölgelerinde yaptığı haberler, sosyal medya paylaşımları ve röportajlar gerekçe gösterilerek suçlandığı; oysa gazetecilik mesleği gereği farklı görüşlere sahip kişi ve gruplarla röportaj yapmanın ve çatışma bölgelerinden haber aktarmanın, basın özgürlüğü kapsamında meşru faaliyetler olduğu ifade edildi.
“Adil yargılanma hakkı ihlal edildi”
Başvuruda, Medin’in gözaltı ve sorgu süreçlerinde etkin bir savunma hakkından yararlanamadığı, yeterli tercüman desteği sağlanmadığı ve zorunlu müdafii atanmasına rağmen bu müdafiyle etkili bir iletişim kuramadığı ifade edildi. Ayrıca, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlandığı ve Medin’e yöneltilen delillerin savunmasına tam olarak sunulmadığı belirtildi. Başvurucular, bu nedenlerle Medin’in Anayasa’nın 36. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde korunan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini savundu.
“Kanunsuz ceza olmaz ilkesi ihlal edildi”
Başvuru ayrıca Medin hakkında "terör örgütü üyeliği" iddiasına dayanak olarak sunulan birçok eylemin tamamen gazetecilik faaliyetleri kapsamında olduğunu vurguladı. Özellikle, YPG/YPJ ile ilgili olduğu iddia edilen bir fotoğrafın çekildiği tarihte, bu oluşumların Türkiye hukukunda terör örgütü sayılmadığına dikkat çekildi. Başvuruda, Medin’in faaliyetlerinin suç oluşturmadığı, bu nedenle de Anayasa’nın 38. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. maddesinde korunan "kanunsuz ceza olmaz" ilkesinin ihlal edildiği ifade edildi.
“İfade ve basın özgürlüğü ihlal edildi”
Başvuruda, Medin’in gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklanmasının hem kendi ifade ve basın özgürlüğünü hem de toplumun haber alma hakkını ihlal ettiği savunuldu. Avukatlar, Medin’in tutukluluğunun uluslararası alanda çalışan diğer gazetecilere yönelik bir gözdağı etkisi yaratmayı amaçladığını, bu nedenle Anayasa’nın 14. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 18. maddelerinin de ihlal edildiğini ileri sürdü.
“Aile hayatı ve özel hayat hakkı da ihlal edildi”
Başvuruda ayrıca, Medin’in eşinin sekiz aylık hamile olduğu, Medin’in tutukluluğunun hem aile hayatını hem de özel hayatını ciddi şekilde ihlal ettiği belirtildi. İsveç’te yaşayan eşinin doğum sürecine Medin’in katılamayacak olması, aile hayatına telafisi mümkün olmayan zararlar verdiği vurgulandı.
5 milyon TL tazminat talep edildi
Başvurucular, Anayasa Mahkemesi’nden Medin’in kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, adil yargılanma hakkı, ifade ve basın özgürlüğü, özel hayatın gizliliği ve aile hayatına saygı haklarının ihlal edildiğine karar verilmesini, tutukluluk halinin sona erdirilmesini ve Medin’e 5 milyon TL tazminat ödenmesini talep etti.
Başvuruda ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nden ivedilikle tedbir kararı verilmesi ve Medin’in derhal serbest bırakılması da istendi.
Ne olmuştu?
İsveçli gazeteci Joakim Medin, 27 Mart 2025'te haber takibi için geldiği İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alındı. Ertesi gün, kendisi hakkında 2023 yılında başlatılan bir soruşturma kapsamında "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamalarıyla tutuklandı. Medin hakkında daha sonra iki ayrı iddianame hazırlandı.
Ankara 79. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasına ilişkin iddianameyi kabul etti ve ilk duruşmanın 30 Nisan 2025’te yapılmasına karar verdi. "Örgüt üyeliği ve propagandası" iddialarına ilişkin hazırlanan ikinci iddianamenin ise yargılama aşaması henüz başlamadı.
İddianamelerde Medin’in gazetecilik faaliyetleri — sosyal medya paylaşımları, haber içerikleri, yazdığı kitaplar ve röportajları — suç delili olarak gösterildi. Savcılık, Medin’in Ortadoğu’daki belli bir bölgeye odaklandığını ve örgütsel bağlılık gösterdiğini öne sürdü.
Medin’in savunmanlığını üstlenen MLSA Eş Direktörü Av. Veysel Ok, hem Cumhurbaşkanına hakaret hem de örgüt üyeliği suçlamalarına dayanak yapılan eylemlerin tamamen gazetecilik faaliyeti kapsamında olduğunu belirterek, Medin’in derhal serbest bırakılması gerektiğini ifade etti.
Medin, hâlâ Marmara Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor.