Veysİ Polat
Kadri Bağdu, 1968 yılında doğdu. 29 Ekim 2016 tarihinde Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Kürtçe Azadiya Welat gazetesinin 17 yıl boyunca dağıtımcılığını yaptı. 14 Ekim 2014 tarihinde, her sabah olduğu gibi erkenden bisikletiyle okurlarına gazeteyi dağıtırken motosikletli saldırganların silahlı saldırısına uğradı. Vücuduna beş kurşun isabet eden Kadri Bağdu, ağır yaralı olarak kaldırıldığı Acıbadem Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) olarak, Kadri Bağdu’nun Adana’nın Seyhan ilçesinde yaşayan ailesini ziyaret edip, olaydan sonra yaşanan hukuki gelişmeleri ve Kadri Bağdu’nun hayat hikayesini onlardan dinledik. Bağdu ailesi, 1990’lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan köy boşaltmalar sırasında Adana’nın Seyhan ilçesine göç etmek zorunda kalmış bir aile. Kadri Bağdu’nun eşi Şemsiye Bağdu, “perişanlık” diye tanımladığı Siirt’in Pervari ilçesine bağlı Erkent (Erkendi) köyünden Adana’ya göç sürecini şöyle anlatıyor:“Köyde hayatımız çok iyiydi, evler yakılınca apar topar göç ettik”
“Köyümüzde hayatımız çok iyiydi. Hayvanlarımız, bağ, bahçemiz vardı. Sonra evler yakıldı, apar topar göç ettik. Buralarda perişanlığı yaşadık. Penceresi ve kapısı olmayan, kışın sobaya atacak bulamayınca eski elbiselerimizi yaktığımız zamanlar oldu. Kadri, dünyanın en naif adamıydı. Zor koşullarda zahmetimizi çok çekti. Hamallık yaptı yıllarca. İşten gelirken her gün kaldırıp indirdiği yüzlerce kiloyu hiç sırtlamamış gibi davranırdı. Çorabını, pantolonunu dahi yıkatmazdı bana. Gel zaman git zaman, bedeni ağır yük kaldırmaya dayanamaz oldu. Bel fıtığı oldu. O süreçte HADEP ve İHD çalışmalarına aktif olarak katıldı. Bu sırada gelen gazete dağıtımcılığı teklifini geri çevirmedi. Çok mutlu oldu hatta. ‘Hem gazetemi halka ulaştıracağım hem de ekonomik olarak bize iyi gelecek’ diyordu.”
“Devletin bilgisi dahilinde öldürüldü”
“Gazete dağıtımcılığına başlar başlamaz da evimiz adeta karakola döndü. Her hafta evimiz basılıyordu. Hatta bir defasında eve gelen iki polis, ‘Bu gazeteyi neden dağıtıyorsun’ diyerek onu tehdit etti. Tartıştılar, o polislere söylediği ‘son nefesimi verene kadar bu gazeteyi dağıtacağım’ lafını dün gibi hatırlarım. Öyle de oldu. Benim eşim devletin bilgisi dahilinde öldürüldü. Kendisi öldürülmeden bir hafta önce karakola çağrılmış, yedi saat gözaltında kalmıştı. O gün eve geç geldi ve ertesi güne kadar da morali bozuktu. Artık akşamları eve erken gelmeye başlamıştı. Çocuklarım artık kendisine ‘baba artık akşam yemeklerini birlikte yiyoruz’ diye takılıyordu. Tehdit edilmişti. Bir hafta sonra da öldürüldü.”IŞİD militanı Bağdu’nun oğluna itiraf videosu göndermişti
Her gün yaklaşık 500 abonesine gazete ulaştıran Kadri Bağdu’nun ölümü kadar yürütülen soruşturma da Seyhan’da şaşkınlıkla takip ediliyor. Çünkü Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Bağdu dosyası “terör değil, adli bir vaka” olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle soruşturma dosyası “daimi arama” kararıyla Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Cinayet Birimi ekiplerine havale edilmiş durumda. Oysa, 2016’da cinayete dair itiraflarda bulunan ve IŞİD’in canlı bombası olarak bilinen Servet Koç adlı kişi, Suriye’den Kadri Bağdu’nun oğlu İsmail Bağdu’ya Facebook üzerinden ulaşarak, önemli itiraflarda bulunduğu bir video göndermişti.
“Beni de öldürmek istediler”
Olayın ayrıntısını Kadri Bağdu’nun 36 yaşındaki oğlu İsmail Bağdu’dan dinleyelim: “Daha önce mahallemizde bir kasap dükkanında gördüğüm ve sonradan isminin Servet Koç olduğunu öğrendiğim kişi bana Facebook’tan arkadaşlık isteği göndermişti. Onunla yazıştık. Bana babamın katillerini bildiğini, Kobanê sürecinde Adana Fevzipaşa Mahallesi’nde Yusuf Güldüren adlı kişiyi öldürdüğünü, Adana’da Kobanê olayları sürecinde cinayetler işlediklerini anlattı. Bana ‘esas hedefimiz sendin’ diyordu. Beni de öldürmeyi planlamışlar. Bana ‘Kadri abinin bu kadar sevildiğini bilmiyordum. Devlet bizi kullandı. Biz bir tim ekibi olarak görev yapıyorduk ama babanı ben öldürmedim’ diyordu. Bu kişinin IŞİD'ın infaz ve intihar timi ekibinde görev yaptığını öğrendim. Çünkü bu kişi yaralı halde Kobanê'deki fotoğraflarını da paylaşmıştı. Daha sonra bana yazdıklarını video çekerek gönderdi. Bu itiraflar dava dosyasına da girdi.”“Sorumluları biliyoruz, açığa çıkarılmasını istiyoruz”
“Bizim kanaatimiz bu kişi babamı öldürdü. Vicdan azabı duyduğu için de bize anlatma gereği duydu. MİT ve IŞİD ortaklaşa babamı ortadan kaldırdı. Devletin parmağı var bu işin içinde. Çünkü olaydan kısa bir süre önce babam emniyete çağrılmıştı. Babam, hem fiziki ve hem de teknik takibe alındığını öğrenmişti. Babamı ilk kez korkmuş bir halde gördüm. Bu teknik takip sonlandırıldı ve hemen akabinde babam öldürüldü. Teknik takip sonlandırılmasaydı babam belki de öldürülmeyecekti. Sorumluları biliyoruz ve açığa çıkarılmasını istiyoruz. Devletin parmağı var bu işin içinde. Bunlar nasıl Suriye'ye kaçtı mesela? Olayın her yönüyle aydınlatılmasını istiyoruz. Babamdan sonra acıdan başka bir şey kalmadı geriye... Arkasından hala ağlıyoruz…”“Olayın örgütsel bağlantısı yok sayıldı”
MLSA’ya konuşan Kadri Bağdu’nun avukatı ve aynı zamanda Adana Barosu Cezaevi İzleme Komisyonu Başkanlığı görevini yürüten Tugay Bek, altı yıllık hukuki mücadelelerinin tıkanma aşamasına geldiğini belirtti.