Diyarbakır – Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin Kasım 2015’te öldürülmesiyle ilgili üç polis ve bir PKK’lının yargılandığı davaya bugün Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmada dinlenen bazı tanıklar soruşturma aşamasında verdikleri ifadeleri aksine Elçi’nin vurulduğu olayı görmediklerini, Elçi’nin PKK tarafından öldürüldüğünü söylemeleri için kendilerine savcılık ve polis tarafından baskı yapıldığını söyledi. Avukat Gamze Yalçın, 5 yıl süren Elçi davası soruşturmasının etkili yürütülmediği, faillerin ortaya çıkarılmadığı konusundaki fikirlerin tanık beyanlarıyla ortaya çıktığını söyledi.
Bugün görülen duruşmaya gizli ve açık tanık beyanları damga vurdu. Daha önce ifadelerinde Tahir Elçi’nin vurulma anını gördüklerini söyleyen ve Elçi’nin PKK üyeleri tarafından öldürüldüğünü iddia eden tanıklar, mahkemede verdikleri ifadelerinde polis ve savcıların baskı ve tehditleri nedeniyle bu şekilde ifade verdiklerini, olay anını görmediklerini söyledi.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşanan çatışmaların kentteki kültürel ve tarihi varlıklar üzerinde yarattığı tahribata dikkat çekmek için 28 Kasım 2015 günü Sur ilçesindeki Dört Ayaklı Minare önünde yaptığı basın açıklaması sonrasında hayatını kaybeden Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi cinayeti hakkında beş yıl sonra açılan davanın üçüncü duruşması bugün görüldü. Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava kapsamında sanık polisler Sinan Tabur, Mesut Sevgi ve Fuat Tan “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme”, firari sanık Uğur Yakışır ise “olası kastla ölüme sebebiyet verme” suçlamalarıyla yargılanıyor.
Bugün görülen üçüncü duruşmaya Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi ve kardeşi Ömer Elçi’nin yanı sıra Diyarbakır, Muş, Batman, Şırnak, Van, Mardin, Siirt, Ankara Barolarının Başkanları ve yöneticileri, çok sayıda sivil toplum örgütü temsilci ve avukat katıldı. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve HDP milletvekilleri Remziye Tosun ile Semra Güzel de duruşmayı takip etti. Tutuksuz yargılanan sanıklar Mesut Sevgi Hatay’dan, Fuat Tan Elazığ’dan ve Sinan Tabur ise Malatya’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Adliye çevresinde ve duruşma salonunda yoğun güvenlik önlemi alan polis, Kovid-19 salgını nedeniyle salona yalnızca 140 kişinin alınmasına izin verdi. İzleyiciler, kimlik kontrolü ve üst araması yapıldıktan sonra salona alındı.
Sanık polisi savunmak için CMK tarafından atanan avukat müdafilikten çekildi
Muş, Ağrı, Mardin ve Bitlis Baroları ile İnsan Hakları Gündemi Derneği’nin davaya katılma taleplerini değerlendiren mahkeme, bu kurumların suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle talepleri reddetti. Sanık polis Mesut Sevgi’nin avukatlığını üstlenmesi için CMK’dan atanan avukatın, Diyarbakır Barosu’nun dosyada taraf olması nedeniyle müdafilikten çekildiğine dair dilekçe sunduğu görüldü.
Elçi’nin hayatını kaybettiği olay yerinde haber takibi yapan Mehmet Tur duruşmada tanık olarak dinlendi. Elçi’nin basın açıklamasından sonra yaşlı bir kadınla konuştuğu sırada silah seslerinin gelmesi nedeniyle panik ve karga içinde saklandıklarını belirten Tur, Elçi’yi yerde kanlar içinde gördükten sonra kendisini kaybettiğini, Elçi’nin vurulma anını ise görmediğini söyledi.
“Tahir Elçi vuruldu, vuruldu” diye bağırmasına rağmen polislerin ateş etmeye devam ettiğini dile getiren Tur, polislerin kendisini duyduğunu belirtti. Elçi’yi son olarak yerde kanlar içinde gördüğünü kaydeden Tur, vurulmadan hemen önce Elçi’nin yüzünün hendeklere dönük olduğu şeklindeki beyanını hatırlamadığını, kendilerine hendek tarafından ateş edildiğini duymadığını vurguladı. Olayın şoku nedeniyle savcılık ifadesinde ne dediğini hatırlamadığını aktaran Tur, bu durumu ifadesini alan savcıya da açıkladığını hatırlattı.
Başka bir suçtan dolayı tutuklu bulunan tanık Mehmet Özgün ise duruşma salonuna jandarma refakatinde getirilerek ifade verdi. Tanık Özgün, kimlik tespiti yapıldığı sırada mahkeme başkanına “Ben neden burada olduğumu bilmiyorum,” dedi.
Elçi’nin vurulmasıyla ilgili hiçbir bilgisinin olmadığını söyleyen Özgün, gözaltında olduğu sırada Elçi cinayetiyle ilgili bir ifade vermediğini belirterek, “Gözaltında susma hakkını kullanan biri nasıl teşhiste bulunur? Mahsum Gürkan’ın Tahir Elçi’yi tek atışla vurduğuna dair bir ifadem yok. Böyle bir teşhis veya ifadem yok. 48 gün boyunca polislerden işkence gördüm. Kesinlikle böyle bir ifadeyi kabul etmiyorum” diye konuştu.
Ardından söz alan Elçi ailesi avukatlarından Gamze Çelik, tanık Özgün’ün daha önce verdiği ifade ve teşhislerin altında savcının imzası olduğunu hatırlattı ve tanığın bazı kişilerce yönlendirildiğine dikkat çekti.
SEGBİS ekranında yüzü mozaiklenip ve sesi değiştirilen “İ61” rumuzla gizli tanık ise Elçi’nin vurulduğu görmediğini sadece Uğur Yakışır ve Mahsum Görkan sokakta koşarken gördüğünü söyledi. Mahkeme başkanı gizli tanığın çelişkili ifadesi üzerine ilk ifadesinden, " Kaçanlar arabadan inip polisi şehit ettikten sonra Tahir Elçi'yi de vurduklarını gördüm" şeklindeki ifadesini hatırlattı. Gizli tanık, "Arabadan inip koşanları gördüm. Sokağa girdiler. Polis arkadaşı şehit ettikten sonra bu olay geçti. Vurulma anını görmedim" dedi. Mahkeme başkanı bunun üzerine yine "neye dayanarak kaçan kişilerin Tahir Elçi'yi öldürüldüğünü ifade ettiniz" diye sordu. Gizli tanık, "sokakta çatışma vardı" demekle yetindi.
Duruşma sırasında ifadesine başvurulan bir gizli tanık ise olay sırasında dört ayaklı minarenin 25 metre ilerisinde olduğunu ve olay yerini görmediğini belirtti, olay sonrasında Mahsum Gürkan ve Uğur Yakışır’ın koşarak bulunduğu yere geldiğini söyledi ve şöyle konuştu: “Uğur Yakışır, bana ‘düşman karşımıza çıktı vurduk, Mahsum diğer tarafa kaçtı. Mahsum’un şarjörü arabada düştü. Ben de polislere ateş ederek şarjörümü boşalttım. En son da silahımı fırlattım. Arkamızdan biri düştü, ama keskin nişancı vurdu, keskin nişancı atışı vardı’ dedi. Ben Tahir Elçi'nin vurulma anını görmedim, sadece duydum. Uğur Yakışır elinden ve ayağından yaralanmıştı. Teşhiste savcı ve kâtip memuru vardı. Emniyete teşhiste bulundum. Başka konular üzerine teşhis yaptığım sırada Uğur Yakışır’ın fotoğrafını görünce Tahir Elçi ile bildiklerimi de anlatmak istedim. Savcı da bunu tutanağa geçti. Bulunduğumuz yerden, yani hendeklerden Tahir Elçi’nin bulunduğu yöne doğru atış yapma imkânımız yoktu.”
Tanığın ifadesindeki çelişkiler nedeniyle mahkeme başkanı “önceki ifadende Tahir Elçi’yi vuran kişinin Uğur Yakışır olduğunu söylemişsin” diye sordu. Gizli tanık, “Uğur Yakışır ile bizzat konuşmadım ama konuşmalarını duydum” cevabını verdi.
Tanık: Bana “Elçi cinayetini Uğur ve Mahsum’un üstüne atacaksın yoksa seni öldürürüz” dediler
Duruşmaya tutuklu bulunduğu Bolu F Tipi Cezaevinden SEGBİS aracılığıyla katılan tanık Deniz Ataş ise SEGBİS üzerinden ifade vermek istemediğini, mahkeme huzuruna getirilirse her şeyi anlatacağını söyledi. Elçi’nin vurulduğu ana ilişkin görüntüleri çektiğine dair ifadesinin doğru olmadığını ifade eden Ateş, “Sur’dan çıktığımda beni gözaltına aldılar. Polisler ve savcı beni infaz etmekle tehdit etti. Savcı, ‘Tahir Elçi'nin öldürüldüğüne dair ifade ver, seni serbest bırakacağım’ dedi. İnandım. Bana komplo kurdular. Kandırdılar. Ben de ifadeyi okumadan imzaladım. Bize işkence yaptılar. Savcı da geldi. Bana ‘Tahir Elçi cinayetini Uğur ve Mahsum’un üstüne atacaksın yoksa seni öldürürüz’ dediler. Ben video çekmedim. Korkudan bu şekilde ifade vermeyi kabul ettim,” dedi.
Daha sonra söz alan tanık Recep Özbek ise “Olaya dair hiçbir bilgim yok. 2015 yılında olay gerçekleştiği tarihte ben cezaevindeydim. 2016’da ifade verirken de cezaevindeydim. Mahsun’un adını televizyonda gördüm. Daha önce bana kızıp, hakaret ettiği için aleyhinde ifade verdim,” dedi.
Katılan avukatları olay yerinde keşif yapılmasını istedi
Tanık beyanlarının ardından öğlen arası verilen duruşmaya avukatların beyanları ile devam edildi. İlk olarak söz alan katılan avukatlarından Tuğçe Duygu Köksal, Elçi’nin hayatını kaybettiği olay yeri krokisi üzerinden beyanlarda bulundu. Duruşmada dinlenen 6 tanığın verdiği beyanlarda olaya dair hiçbir bilgilerinin olmadığının ve cinayet anını görmediklerinin ortaya çıktığını hatırlatan Köksal, bunun Elçi cinayeti soruşturmasının ne kadar sorumsuzca yürütüldüğünü ve soruşturmayı yürüten savcılığının ciddi ihmalleri olduğunu gösterdiğine dikkat çekti.
Elçi’nin hayatını kaybettiği olay yerindeki delillerin toplanması ve delillerinin karartılmaması konusunda ciddi ihmal ve tedbirsizlikler olduğuna söyledi. Köksal, Elçi’nin hayatını kaybettiği yerde sanıkların, tanıkların ve davaya katılan tarafların katıldığı keşif yapılması gerektiğini vurguladı. Davanın iddianamesinin, Londra Üniversitesi bünyesinde çalışan Forensic Architecture (Adli Mimarlık) isimli kuruluşun olaya ilişkin yaptığı değerlendirmelere dayandığını söyledi. Köksal, Elçi cinayetindeki ihmaller konusunda bir kişinin BİMER’e yaptığı şikâyet dilekçesindeki iddiaların araştırılmasını istedi.
Elçi ailesinin avukatlarından Zahide Beyda Traş Öneri ise İçişleri Bakanlığı’nın sanık polislere ilişkin yürüttüğü disiplin soruşturması raporunun istenmesini talep ederek, Elçi’nin gözaltına alınmasından sonraki dönemde herhangi bir tehdit alıp almadığının araştırılmasını istedi.
Ardından söz alan avukat Fikret İlkiz ise Elçi cinayeti soruşturmasının bugün dinlenen tanık ifadeleriyle çöktüğünü belirterek, savcılığın yürüttüğü soruşturmaya güvenilmeyeceğini bugün bir kez daha öğrendiklerini söyledi.
Avukatların ardından söz alan iddia makamı, ifadesi alınmayan tanıkların ifadelerinin bir sonraki duruşmada alınması için adreslerine çağrı kağıdı gönderilmesine karar verilmesini ve dava dosyasındaki eksikliklerin giderilmesini talep etti.
Bir sonraki duruşma 12 Ocak 2022 tarihinde görülecek
Mahkeme heyeti, duruşmaya verilen bir saatlik aranın ardından ara kararını açıkladı. Mahkeme, Elçi’nin hayatını kaybettiği olay yerini gören ancak çalışmayan Mardin Kebap evine ait kamera görüntülerinin incelenmesi için TÜBİTAK’a gönderilmesine karar verdi. Mahkeme ayrıca olay anında polis tarafından alınan görüntü kayıtlarındaki 12 saniyelik eksiğin nedeninin ortaya çıkarılması için Adli Tıp Kurumu’ndan rapor istedi. Henüz ifadesi alınamayan tanıkların ifadelerinin bir sonraki duruşmada alınmasına hükmeden mahkeme, Tahir Elçi’ye yönelik tehditlere ilişkin soruşturma açılıp açılmadığının Bakırköy ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarına müzekkere yazılarak sorulmasına karar verdi.
Elçi ailesi avukatlarının ola yerinde keşif yapılması yönündeki talebini davada eksiklikler tamamlandıktan sonra değerlendireceğini söyleyen mahkeme, bir sonraki duruşmanın 12 Ocak 2022 tarihinde görülmesini kararlaştırdı.
Tanrıkulu: Savcılık, failler gizlemek adına tanıkları yönlendirdi
Duruşma sonrasında Türkan Elçi, avukatlar ve STK temsilcileri Diyarbakır Adliyesi önünde bir basın açıklaması yaptı. Tahir Elçi Soruşturma Komisyonu üyesi avukat Gamze Yalçın, soruşturma aşamasında Elçi’nin PKK üyeleri tarafından öldürüldüğüne dair ifade veren 4’ü açık ve 2’si gizli olmak üzere toplam 6 tanığın bugün görülen duruşmada bu beyanlarını yalanladığını aktardı. Tanıkların Elçi’nin kim tarafından nasıl öldürüldüğünü görmediklerini ve buna ilişkin bilgilerinin olmadığını söyleyen Yalçın, duruşmada dinlenen tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere beş yıl süren Elçi cinayeti soruşturmasın etkili şekilde yürütülmediğini vurguladı.
CHP Milletvekili ve avukat Sezgin Tanrıkulu ise bugün görülen duruşmada, Elçi cinayeti soruşturmasını yürüten savcılığın olayın asıl faillerini gizlemek için tanıkları yönlendirdiğinin ortaya çıktığını söyledi. Tanrıkulu, Adalet Bakanlığı ile Hâkim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK), tanıkları yönlendiren savcılar hakkında soruşturma açması gerektiğini söyledi.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.