Kemal Kurkut cinayetini belgeleyen gazeteci Abdurrahman Gök’e 1 yıl 6 ay 22 gün hapis

Kemal Kurkut cinayetini belgeleyen gazeteci Abdurrahman Gök’e 1 yıl 6 ay 22 gün hapis
DENİZ TEKİN*
Diyarbakır –  Gazetecilik faaliyetleri, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek 25 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan gazeteci Abdurrahman Gök davasında karar çıktı. Gök savunmasında “Bu davada yargılanan gazeteciliğimdir. Kemal Kurkut'un fotoğraflarını yayınlayarak gerçeği ortaya çıkardığım için benden intikam alınmaya çalışılıyor” dedi. Mahkeme, Gök’ün üzerine atılı “zincirleme şekilde örgüt propagandası yapmak” suçunun sabit olduğunu ileri sürerek gazeteciyi 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, bir daha aynı suçu işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat oluşmadığı gerekçesiyle Gök’ün cezasını ertelemedi. Mahkeme “silahlı örgüt üyesi olmak” suçlaması yönünde de Gök hakkında beraat kararı verdi.  Gök’ün avukatı Resul Temur, yerel mahkemenin kararını istinaf mahkemesine taşıyacak. Kemal Kurkut cinayetini fotoğraflayarak hafızalara kazınan Mezopotamya Ajansı editörü Abdurrahman Gök’ün, haber kaynaklarıyla yaptığı telefon görüşmeleri, savaş muhabiri olarak gittiği Suriye’de çektiği fotoğraflar, sosyal medya paylaşımları, gizli tanık ifadesi ve yaptığı haberler gerekçe gösterilerek  “silahlı örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası yapmak” (iki kez) suçlamasıyla yargılandığı davanın altıncı ve karar duruşması görüldü.  Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada gazeteci Gök ve avukatı hazır bulundu. Duruşmayı Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu,  MLSA Dava Takip Proje Koordinatörü Murat Mümtaz Kök’ün yanı sıra çok sayıda gazeteci izledi. Daha önceki duruşmalarda olduğu gibi bu duruşmada da salonda sivil polisler hazır bulundu.

‘İddia makamı beni gazetecilik mesleğimden ayrı tutarak değerlendirme yapmakta ısrar ediyor’ 

Duruşmada ilk olarak söz alan iddia makamı Gök’ün “zincirleme örgüt propagandası yapmak” suçundan cezalandırılmasını,  “örgüt üyesi olmak” suçlamasından da beraatını istedi. Esas hakkındaki mütalaaya karşı söz alan gazeteci Gök,  daha önce hazırladığı iki sayfalık savunma dilekçesini mahkemede okumasına rağmen bu beyanların çok az bir kısmı duruşma tutanağına geçirildi. Savunmasında iddia makamının cezalandırılması yönünde verdiği esas hakkındaki mütalaaya katılmadığını vurgulayarak başlayan Gök, “İddia makamının mahkemenize sunduğu mütalaasında, paylaştığım fotoğraflar nedeniyle propaganda yaptığımı iddia etmesini kabul etmiyorum. Bu fotoğrafların tamamının çatışmalı alanlarda savaş muhabiri olarak çalıştığım dönemde çektiğim haber fotoğrafları olduğunu ve daha önce bunların haber olarak hem çalıştığım ajanslarda, hem de bu ajanslara abone olan-olmayan, gazete, internet siteleri ve televizyonlarda yayınlandığını beyan etmiştim. Ancak iddia makamı hala yaptığım paylaşımları ve beni gazetecilik mesleğimden ayrı tutarak bir değerlendirmeye gitmekte ısrar ediyor” dedi.

‘Bu fotoğrafların altında Kobanê yerine ‘Libya’, ‘El Bab’, ‘İdlib’ yazsaydım…’

Cezalandırılması istenen esas hakkındaki mütalaada suç delili olarak gösterilen fotoğrafların nerede ve ne zaman çekildiğine dair bir bilgi bulunmadığına dikkat çeken Gök, “Dolayısıyla merak ediyorum: Acaba bu fotoğrafların altına Kobanê yerine ‘Libya’, ‘El Bab’, ‘İdlib’, ‘Lazkiye’, ‘Azerbaycan’ yazmış olsaydım iddia makamı yine de bu fotoğraflarla ‘örgüt propagandası’ yaptığımı savunabilecek miydi? Sanmıyorum çünkü çatışmalı bölgelerde sırf yaptıkları haberler nedeniyle, ya da çektikleri fotoğraflarda silahlı savaşçılar bulunduğu gerekçesiyle bu şekilde yargılanan herhangi bir gazeteci bilmiyorum” dedi.  Gök, gazetecinin çatışmanın tarafı değil olayı aktaran, haberini yapan kişi olduğunu vurguladı.

‘Başıma bir şey gelmeden kurtuldum ama 8 yıl sonra yaptığım habercilik nedeniyle yargılanıyorum’  

Savunmasının devamında silahlı çatışma bölgelerinde görev yapan gazetecilerin büyük bedel ve riskleri göze alarak mesleklerini yaptıklarını, kamuoyunu bilgilendirdiklerini aktaran Gök, “Bütün bu tehlikelere rağmen, kamuoyuna doğru bilgiyi aktarmak için görevlerini icra ederler. Ben de bu bedelleri göze alarak çatışmalı alanlarda gazetecilik yaptım ve başıma bir şey gelmeden kurtuldum. Ama 8 sene sonra yaptığım habercilik nedeniyle yargılanıyorum, cezalandırılmak isteniyorum. Hem de uzun yıllar yaptığım yüzlerce haberden sadece birkaç fotoğraf seçilerek propaganda yaptığım şeklinde gerçeklerden uzak zorlama bir yorum ile. Aksi takdirde iddia makamı eğer hala propaganda yaptığımda ısrar ediyorsa o zaman bu propagandadan kimlerin etkilendiğini ve bu etkilenme sonucu nasıl bir suça bulaştıklarını da ispat etmek zorunda kalmaz mı?” diye sordu.

‘Bu görselde bulunan şahısların hangi örgüte üye olduğunu nereden biliyorsunuz’ 

Gök, iddia makamının esas hakkındaki mütalaada suç unsuru olarak gösterdiği haber fotoğraflarının ekran görüntülerini nerede ve neden çektiği, içeriğinin ne olduğuna dair açıklamalarda bulundu. Gök, “Bunlara ilişkin açıklamayı bir önceki duruşmada da hem sözlü hem yazılı olarak mahkemenize sunduğum için uzun uzun anlatmayacağım. Ancak iddia makamına tekrar sormak istiyorum, bu görsellerde bulunan şahısların herhangi bir örgüte üye olduklarını nereden biliyorsunuz. Aralarında yargılanan veya hüküm giyenler var mı? İsimleri soy isimleri nelerdir? Fotoğrafların Kobanê’de çekilmiş olması suç unsuru içeriyor olması için yeterli bir kanıt mı? Bu görseldekilerin hiçbirisinin herhangi bir parti ya da gruba aidiyeti yoktu. En azından yaptığımız röportajda kendi aktarımları bu yöndeydi ve bu bilgiler o dönem yaptığım haberde de hala mevcut. Aralarında Arap, Kürt ve Türk yurttaşlar da vardı. Nitekim bu görselde bulunanlardan bazıları Kobanê’de savaşın en yoğun yaşandığı Ekim 2014’te ve sonrasında yaşamını yitirdi ve bunların da haberlerini yaptım” diye hatırlattı.

‘Yargılanan gazeteciliğimdir, benden intikam alınmaya çalışılıyor’ 

Kolluk ve iddia makamının iradesine göre bu davada cezalandırılması için elle tutulur bir delilin varlığına gerek olmadığı olmadığını dile getiren Gök, şöyle devam etti “Başından beri iddia makamının iddialarından da anlaşılacağı üzere yargılanan gazeteciliğimdir. Bu gazetecilik faaliyetlerim çerçevesinde suçlanmamın en büyük gerekçesi de Diyarbakır'da 21 Mart 2017'de Newroz alanında polis tarafından öldürülen Kemal Kurkut'un cinayet anını fotoğraflamamdan kaynaklıdır. Burada kolluk ve devamında iddia makamı ‘canlı bomba’ diye kamuoyuna duyurulan Kemal Kurkut'un fotoğraflarını yayınlayarak gerçeği ortaya çıkardığım için benden intikam almaya çalışıyor. Çünkü Emniyet Müdürlüğü yetkililerini, emniyetin gerçeği yansıtmayan beyanını olduğu gibi kamuoyuna duyuran dönemin Diyarbakır Valisini ve bu cinayetin sorumlularını savunan İçişleri Bakanlığını yalanlayan fotoğraflar yayınlamıştım. Gözaltına alındığım tarihten bugüne kadar yaşanan tüm safhalarda mesnetsiz iddialarla cezalandırılamayacağımı anlamış olacak ki iddia makamı, sırf gazetecilik faaliyetlerim nedeniyle yargılandığımı perdelemek için, özel olarak silah bulunan fotoğrafları seçerek ‘örgüt propagandası’ yaptığımı iddia ediyor. Yargılanmamın başından beri yaptığım savunma ile bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını tüm samimiyetimle ve sahip olduğum tüm bilgilerle anlatmaya çalıştım” dedi. Gök son olarak da gazetecilik faaliyetleri çerçevesinde gittiği alanlarda, yaptığı işler nedeniyle cezalandırılmasına yönelik hazırlanan esas hakkındaki mütalaanın aksine hakkında beraat kararı verilmesini talep etti.

‘Bu davada basın özgürlüğü ve yapılan haberler yargılanıyor’ 

Ardından söz alan Gök’ün avukatı Resul Temur, müvekkili Gök hakkında açılan davanın polis kurşunuyla öldürülen Kemal Kurkut cinayeti fotoğraflarıyla bağlantılı olduğuna ve davanın bu nedenle açıldığına dikkat çekti. Müvekkilinin bu fotoğrafları çektikten kısa bir süre sonra polislerin Gök’ün evine baskın yaparak, Kurkut cinayeti ham görüntülerine el koymayı amaçladığını ifade eden Temur, bu arama kararının gerekçesini hala öğrenemediklerini, bu baskınla delilleri karartma ve faillerin korunma çabasının bir parçası olduğunu söyledi. Gök’ün gazetecilik faaliyetini perdeleme ve manipüle etmek amacıyla bu davanın açıldığını vurgulayan Temur, bu davanın temelinde müvekkilinin gazetecilik faaliyeti ve basın özgürlüğünün yargılandığını ifade etti. Davanın en başından beri müvekkilinin gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılandığını söylediklerini hatırlatan Temur, bu davanın “propaganda”, “üyelik” davası olmadığını müvekkilinin çatışma alanlarda çektiği fotoğraf ve yaptığı haberler nedeniyle yargılandığını ifade etti. Temur, TMK 7/2 maddesine eklenen bir hüküm ile haber verme sınırları içinde yapılan paylaşımların suç olarak görülemeyeceğine dair düzenleme yapıldığını anımsatarak, bu fotoğrafların şiddeti teşvik etmediği ve şiddet içermediğinin açık olarak ortada olduğunu kaydetti. Temur, AİHM ve Yargıtay’ın benzer davalarda verdiği kararlara da atıfta bulunarak, müvekkili hakkında beraat kararı verilmesini istedi.

Aktar: Bu fotoğraflardan propaganda çıkmaz, çıksa çıksa savaşın vahşeti çıkar

Avukat Emin Aktar ise Abdurrahman Gök’ün gazeteci olduğu için bu davada yargılandığı vurgulayarak, mesleğini yasaya uygun olarak yaptığı için sanık sandalyesinde olduğunu, herhangi bir suç nedeniyle burada olmadığını söyledi. Gök’ün suçlama konusu yapılan fotoğraflarda yer alan mezarlık görüntüsüyle DAİŞ’in yarattığı vahşeti, savaşın korkunçluğunu anlattığını dile getirdiğini aktaran Aktar, “Buradan propaganda çıkmaz çıksa çıksa savaşın ortaya çıkardığı vahşet çıkar. Ukrayna- Rusya savaşı başladığından beri her gün televizyonlarda benzer görüntüler görülüyor.” dedi. Ardından mahkeme başkanın son sözünü sorduğu Gazeteci Gök, “Beraatımı istiyorum” dedi.

Mahkeme, Gök’ün ‘Suç işlemeyeceğine dair olumlu kanaat’ olmadığı gerekçesiyle cezayı ertelemedi

Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme heyeti kararını açıkladı. Mahkeme, gazeteci Gök’ün üzerine atılı “silahlı örgüt üyesi olmak” suçunu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle bu suçlamadan beraatine karar verdi. Mahkeme, Gök’ün üzerine atılı “zincirleme şekilde örgüt propagandası yapmak” suçunun sabit olduğunu ileri sürerek Gök’ü 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasına çarptırdı. Gök’e hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını kabul edip etmediğini sormayan mahkeme, Gök’ün adli sicil kaydı, yeniden suç işlemeyeceğine dair olumlu kanaat oluşmamasını gerekçe göstererek, cezasında erteleme ve seçenek yaptırımlarının uygulanmasına yer olmadığına karar verdi. Duruşma sonrasında MLSA’ya konuşan Gök’ün avukatı Resul Temur, kararı istinaf mahkemesine taşıyacaklarını söyledi. *Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.