EYLEM SONBAHAR
İbrahim Kaypakkaya ilgili sloganların da suçlamalara gerekçe gösterildiği 1 Mayıs davasında tüm sanıkların beraatine karar verildi.
1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı'nın 2024 yılı kutlamalarında Saraçhane’den Taksim’e yürümek isterken polis müdahalesiyle gözaltına alınan 17 kişi hakkında, "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama", "örgüt propagandası yapmak" ile "suçu ve suçluyu övme" iddialarıyla açılan davanın üçüncü duruşması, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Partizan yazılı ve İbrahim Kaypakkaya'nın fotoğrafının yer aldığı flamalar ile yeleklerin "suç unsuru" olarak nitelendirildiği davada savcı 18 Ekim tarihinde esas hakkındaki mütalaasını sunmuştu. Mütalaasını tekrar eden savcı, tüm sanıkların "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" ve "örgüt propagandası yapmak" suçlarından cezalandırılmasını, "suçu ve suçluyu övme" yönünden ise haklarında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesini talep etti.
1 Mayıs'ta gözaltı yapan üç polis tanık olarak dinlendi
Sanıkların katılmadığı duruşmada avukatları hazır bulundu.
1 Mayıs 2024 tarihli kolluk yakalama tutanağında imzası bulunan polislerden üçü de tanık sıfatıyla ifade vermek üzere duruşmaya katıldı. İfade veren polislerden biri "Grup 'Kaypakkaya önderliğinde yürüyoruz, yasalarını tanımıyoruz' diye yürümeye başladı. Gruba karşı önlemlerimizi aldık, ikazlarımızı yaptık. Bu ikazlara aldırış etmeden yürümek istediler. Biz de zor kullanarak yakalama işlemi yaptık" diye konuştu.
Bir avukatın "Siz sadece ön sıralardakilere mi gözaltı yaptınız?" sorusu üzerine polis de gruba yakın olduklarını belirterek "Attıkları sloganların yasalara aykırı olduğunu söyledik. Bize fiziki müdahalede bulununca gözaltına aldık" dedi.
İfade veren bir diğer polis de "1 Mayıs'ta eylem ve toplantı yürüyüşlerine karşı güvenlik önlemi aldık. O sırada İbrahim Kaypakkaya sloganları atan bir grup geldi. Uyarılarımızı dikkate almadılar" diye konuştu.
Bir avukatın "Uyarıdan sonra dağılmak için süre verdiniz mi yoksa yakalama mı yaptınız?" sorusu üzerine polis "Dağılma olmadığı için onlar bize müdahale ettiler. Üstünden biraz zaman geçtiği için beş dakika gibi bir süre verildiğini hatırlıyorum" yanıtını verdi.
'İfade özgürlüğü kapsamında olan sloganlardır'
Esasa ilişkin savunma yapan avukatlardan Ömer Taş, "Suçun maddi ve manevi unsurları oluşmamıştır. Yakın zamanda 'Önderimiz İbrahim Kaypakkaya' sloganı konusunda kovuşturmaya yer yoktur kararı verildi. Bu dosyada ise savcı ceza istiyor. Aynı adliyenin iki savcısının aynı konuya ilişkin farklı kararlar vermesi yönünden eleştirimi belirtmek istiyorum" dedi.
İddianame ve mütalaada herhangi suçlamalara yönelik bir gerekçenin yer almadığını belirterek savunmasına başlayan avukat Şükrü Alpsoy, "Önderimiz İbrahim Kaypakkaya sloganının neresinde şiddet var? İfade özgürlüğü kapsamında olan sloganlardır. Hoşunuza gitmeyen, benimsemedikleriniz de ifade özgürlüğü kapsamındadır. Bu dosyalar normalde takipsizlik kararı verilen dosyalardır. Suç oluşturan müvekkilerin eylemi değil, kolluğun müdahalesidir" diye konuştu.
Mahkeme, suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle atılı suçlardan tüm sanıkların beraatine karar verdi.