Haberler

2023’te birincilik Sansür Yasası’nın

2023’te birincilik Sansür Yasası’nın

CANAN KAYA

Son yıllarda Türkiye medyasının röntgenini çekmek için kaleme alınan yazıların ilk cümlesinde hep aynı ifade yer alıyor: Karanlık. 

Ancak durum artık öyle bir noktaya geldi ki ‘karanlık’ kelimesi dahi içinde bulunduğumuz kötü gidişatı anlatmakta yetersiz kalıyor. 2023; baskının, sansürün, şiddetin, engellemelerin, gözaltı ve tutuklamaların, açılan davaların ve soruşturmaların ayyuka çıktığı bir yıl oldu. Hatta ben bu satırları kaleme alırken de Gerçek Gündem editörü Furkan Karabay, kamuoyuna açık bir duruşma tutanağını haberleştirdiği için tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Peki geride bırakmaya hazırlandığımız bu yılda, en çok hangi başlıkları konuştuk, 2024'e hangi kötü uygulamaları taşıyoruz? Gelin hep birlikte hafıza tazeleyelim.

Depremde X’e bant daraltması

fotograf1-3-750x471.jpeg

6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin ardından medyada yaşanan hak ihlalleri saymakla bitmez ancak asla unutmamamız gereken olaylardan biri de depremin ilk günlerinde X’e (o dönemki adı Twitter) uygulanan bant genişliği daraltması oldu. Yaşanan felaketin ardından yakınlarına ulaşmaya çalışan vatandaşlar, X üzerinden yardım çağrısı yaparak enkaz altında kaldıkları binaların adreslerini paylaşıyorlardı. Ancak bir süre sonra X’e giriş yapılamadı. İnternet yöntemini izleyen NetBlocks tarafından paylaşılan görselde de Twitter’ın Türkiye’de kısıtlandığı belirtildi. 

Günü geldiğinde tuttuğumuz defteri açacağız

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı deprem ile ilgili sosyal medya paylaşımları hakkında resen soruşturma başlatıldığını bildirdi. Emniyet Genel Müdürlüğü de 13 hesap tespit edildiğini açıkladı.

Çok geçmeden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, depremle ilgili yayın yapan Merdan Yanardağ ve Enver Aysever hakkında 'Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik' suçlamasıyla soruşturma başlattı.

Cumhurbaşkanı ise depremin yaşandığı 11 ilde OHAL ilan etme kararı aldıklarını açıkladığı konuşmasında, gazetecileri şu sözlerle tehdit etti:

“Savcılarımız, insanlık dışı yöntemlerle sosyal kaos çıkarmaya tevessül edenleri belirleyip gereken işlemleri yapıyor. Yalan haber, çarpıtmalarla insanımızı birbirine düşürmeye niyetlenenleri takip ediyoruz. Gün tartışma günü değil günü geldiğinde tuttuğumuz defteri açacağız.”

Yine polis şiddeti, yine tehdit

Fiziksel şiddet ise medyanın karşı karşıya olduğu bir başka vahim tehdit olmaya devam etti. Halk TV muhabiri Ferit Demir ve serbest gazeteci Rabia Çetin'in deprem bölgesinde yaşadıkları, gazetecilik mesleğinin risklerini acı bir şekilde hatırlatıyor. Polis, Malatya’da depremi takip eden Demir’i tekmeleyerek yere düşürmüştü. Çetin ise Hatay’da bir grup korucu tarafından tehdit edildiğini ve bulunduğu yeri terk etmesinin söylendiğini aktarmıştı. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin (DFG) aktardığına göre; deprem bölgesinde en az 40 gazeteci sözlü ve fiziksel engellemelere maruz kaldı.

İktidarın yeni sopası: Sansür Yasası

2022’nin Ekim ayında kabul edilen Dezenformasyon (Sansür) Yasası, adeta iktidarın gazetecileri susturmak için kullandığı bir ‘acil tuşu’ haline geldi. Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesiyle düzenlenen “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunda yapılan değişiklikle, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası getirilmişti. Bu yasa ile açılan soruşturmalarda jet gözaltı ve tutuklamalar yapıldı. Özellikle depremlerin ardından hızlıca uygulanmaya başlanan yasanın getirdiği dezenformasyon suçundan dolayı en az 26 gazetecinin soruşturma geçirdiği, 6 gazetecinin gözaltına alındığı ve en az 4 gazetecinin tutuklandığı açıklandı. İlk soruşturma geçiren, tutuklanan ve ceza alan gazeteci gazeteci Sinan Aygül oldu. Son olarak ise 1 Kasım’da T24 yazarı Tolga Şardan, “MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?” başlıklı yazısı nedeniyle tutuklandı. Beş günlük tutuklamanın ardından gazeteci Şardan, 6 Kasım’da tahliye edildi. Gazeteci Cengiz Erdinç de bu yasa kapsamında gözaltına alınıp serbest bırakıldı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), yasasının iptali için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuru yaptı ancak mahkeme, meslek örgütleri ve kamuoyundan gelen tepkilere rağmen başvuruyu reddetti.

Yargı krizini haberleştirmek suç haline geldi

Bu yasa kapsamında uygulanan yaptırımlarla birlikte 2024’te de karşımıza sıkça çıkacak gibi görünen bir başka ‘dokunan yanar’ döneminin başladığı da görülmüş oldu. Yargıdaki rüşvet iddialarını haberleştiren veya sosyal medyada paylaşan gazeteciler anında susturulmaya çalışıldı.

İktidarın sansür makinesi RTÜK de boş durmadı!

RTÜK'ün depremler ve seçimlerle ilgili eleştirel haberler nedeniyle medya kuruluşlarına uyguladığı ayrımcı yaptırımlar, devletin sansür aracı olarak kullanıldığının göstergesi olarak bir kez daha karşımıza çıktı. CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un açıkladığı veriye göre; RTÜK, 2023 yılında haber türünde yayın yapan kanallara 12 kez idari yaptırım cezası, 61 kez toplam 43 milyon 942 bin 287 TL idari para cezası uyguladı. RTÜK’ün son tepki çeken ve kamuoyunda çokça tartışılan kararı ise FOX’ta yayınlana Kızıl Goncalar dizisine verdiği idari para cezası ve 2 kez program durdurma cezaları oldu. Cemaat ve tarikat yapılanmalarının iç yüzünü konu edinen dizi, İsmailağa Cemaati tarafından hedef gösterilmişti. RTÜK, cemaatin tepkisinin ardından diziyi yakın mercek altına aldığını duyurmuştu. RTÜK’ün Kızıl Goncalar’a uyguladığı yaptırım, ‘milli ve manevi değerlere aykırılık’ başlığı altında verilirken, kamuoyunda “RTÜK, cemaatlere boyun eğdi” şeklinde yorumlandı. 

DW Türkçe yine engellendi

Deutsche Welle'nin (DW) Türkçe servisinin yayın lisansının yenilenmemesi ve sosyal medya paylaşımlarına yönelik erişim engellemeri, bu yılın diğer dikkat çeken noktaları.

Lisans almadığı gerekçesiyle geçtiğimiz senenin haziran ayında RTÜK’ün talebiyle erişime engellenen, daha sonra açtığı ‘dwturkce.com’ ve ‘inspiredminds.de’ alan adlarıyla yayınlarına devam eden Deutsche Welle (DW) Türkçe, RTÜK’ün talebi ve Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği'nin kararıyla bir kez daha erişime engellendi. 

Twitter (X) Global Government Affairs (Twitter'ın Küresel Hükümet İşleri) hesabından Mayıs ayında yapılan açıklamada; Türkiye'de bazı içeriklerin mahkeme kararı uyarınca ve platformun Türkiye'de faaliyetlerine devam edebilmesi amacıyla erişiminin engellendiği açıklandı. Ancak hangi içeriklerin engellendiğine ilişkin bilgi verilmedi.

En çok dava ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan açıldı

Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 165'inci sıraya geriledi.

Raporda, 43 gazetecinin yolunun yıl içinde hapishaneden geçtiği gerçeği ortaya konulurken, 1 Aralık 2023 itibarıyla cezaevindeki gazeteci sayısının 7 olduğu ifade edildi. Ancak herkese açık bir mahkeme tutacağını haberleştirdiği için Gerçek Gündem editörü Furkan Karabay’ın da 29 Aralık’ta tutuklanmasının ardından bu sayı 8’e yükseldi. 

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) 2023 yılına ait İfade Özgürlüğü Davaları Dava İzleme Programı Raporu’nda ise en öne çıkan bulgulardan biri, gazetecilik davalarında en çok yöneltilen suçlamanın ‘terör’ başlığı altında olması.  

Rapora göre; 314 gazeteci toplam 154 davada sanık olarak yargılandı, bu davaların 133’ünü gazetecilik faaliyetleri nedeniyle açılan davalar oluşturdu. Gazeteciler, 29 davada terör örgütü propagandası, 15 davada terör örgütü üyeliği ve 10 davada terörle mücadelede görev almış kişiyi hedef göstermekile suçlandı ve en çok terör örgütü üyeliği ve terör örgütü propagandası suçlarından ceza aldı. Gazeteciler örgüt üyeliğinden toplamda 28 yıl 9 gün, propaganda suçundan 15 yıl 6 ay 28 gün hapis cezası aldı.

2023’te yaşananlar, 2024’te ağırlaştırılmış haliyle karşımıza çıkabilir

Bu tablo, Türkiye'de basın özgürlüğünün ciddi tehdit altında olduğunu gösterirken, 2023’teki uygulamaların 2024’te daha da ağırlaştırılmış haliyle karşımıza çıkacağını gösteriyor. Özellikle de sansür yasası, terör propagandası yapma suçlaması ve yargıyla ilgili gelişmelerin haberleştirilmesine dönük yaptırımlara sıkça şahit olacağımız görünen bir gerçek. Tüm bu gelişmeler yaşanırken, muhalefet partilerinin iktidarın medya üzerindeki baskıcı politikalarını engelleyemediği de gözden kaçmamalı. Mevcut iktidarın, genel seçimlerin ardından bu baskıyı daha da artırdığı görülürken, 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek yerel seçimler öncesinde sansür mekanizmalarını tümüyle devreye sokacağı aşikar bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor.

Özgür ve bağımsız medyanın, demokrasinin temel taşlarından biri olduğu gerçeği göz ardı edilmemeli. Gazetecilik, kamu yararını koruma ve halkı bilgilendirme misyonu taşıyan bir meslek. Bu mesleğe yönelik baskılar, sadece gazetecilerin değil, toplumun tüm kesimlerinin özgürlüğüne yönelik bir saldırı olarak görülmeli. Özgür basın, demokrasinin korunması ve geliştirilmesinde hayati bir role sahip. 

Bu nedenle Türkiye ve uluslararası toplum, gazetecilere yönelik baskıları durdurmak ve basın özgürlüğünü savunmak için daha fazla çaba göstermeli.

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.