EYLEM SONBAHAR
Cumartesi Anneleri/İnsanları’na 950. hafta buluşması gerekçesiyle, "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet" iddiasıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi’nin "hak ihlali" kararları hatırlatıldı. Duruşma 7 Haziran'a ertelendi.
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) "hak ihlali" kararlarına rağmen Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın, 10 Haziran 2023 tarihindeki, 950. hafta buluşmasına katılanlara açılan davanın ilk duruşması bugün (27 Şubat 2024) görüldü. İstanbul 39. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmamak” suçlamasıyla açılan dava kimlik tespitiyle başladı.
Duruşmayı Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği (İHD), Hakikat, Hafıza ve Adalet Merkezi, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH), İşkenceye Karşı Dünya Örgütü (OMCT), Paris Barosu, Tehlikedeki Avukatlar için Gözlemevi (OIAD), ABD, Hollanda ve Almanya Konsolosluğu'ndan temsilciler de izledi. Duruşma salonunun küçük olması nedeniyle çok sayıda izleyici ise salona giremedi.
'941. haftaya takipsizlik veren savcı 950. hafta için iddianame hazırladı'
Savunmasına, "20 Kasım 1980’de gözaltına alınarak kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşiyim. Hayrettin Eren’e ne olduğunu anlatmazsam bu beyan eksik kalır" sözleriyle başlayan İkbal Eren, "699 hafta demokratik haklarımızı kullanarak Galatasaray Meydanında oturduk. Kayıplarımızın akıbetini sorduk. Faillerinin yargılanmasını istedik. Bu oturmaların yaklaşık son iki yılında polis bizim güvenliğimizi de aldı. Fakat 28 Ağustos 2018’de, 700. hafta oturmamız yine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun isteği ve Beyoğlu Kaymakamlığı’nın emriyle yasaklandı. Çok sert polis şiddeti ile engellendi." dedi.
"Adalet herkes için değil mi?" diye soran Eren, Biz iddianamede belirtilen 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırı bir davranışta bulunmadık. 941. haftada aynı eyleme kovuşturmaya yer yok kararı veren cumhuriyet savcısı 950. hafta için dava açmış olması adaletin kendisi ile çelişmektedir." diye konuştu.
Duruşma salonunun yetersizliği nedeniyle avukatlar tekrardan büyük salona geçilmesi talebinde bulundu.
Mahkeme, Adalet Komisyonu ile görüşmek için duruşmaya saat 13.30'a kadar ara verdi.
14. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yeniden başlayan duruşmada ilk olarak Ali Ocak söz aldı. Hakikatin açığa çıkarılması için adalet aradığını ve her cumartesi günü kayıp yakınlarıyla, insan hakları savunucularıyla Galatasaray Meydanı'nda olduğunu söyleyen Ocak, "Ne orada bulunmamız suç teşkil etmektedir, ne de biz bir suç işledik. Hakkımızda hazırlanan iddianame gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Beraat kararı verilmesini talep ediyorum" dedi.
'Yeni kayıpların önüne geçtik'
Kayıp yakını olduğunu belirten Ali Tosun, babası Fehmi Tosun'un evlerinin önünden gözaltına alınıp götürüldüğünü söyledi. Hâkim de savunmaların olay gününe ilişkin olmasını isteyerek "Sorunları çözecek merci biz değiliz" dedi. Tosun, "Faillerin yargılanmasını sağlayamasak bile yeni kayıpların oluşmasının önüne geçtik." diye konuştu.
Sanık avukatının Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt alınmasını istemesi üzerine hâkim, "SEGBİS ile kayıt aldığım zaman siz saatlerce Cumartesi Anneleri neden toplandı diye açıklama yaparsınız" dedi. Avukatların talebinin kabul edilmesinin ardından SEGBİS kaydı ile devam eden duruşmada Hanife Yıldız, oğlu Murat Yıldız'ın kaybedilme sürecini anlatarak, "29 yıldır hem adalet arıyorum hem de oğlumun akıbetini. 1995'ten beri Galatasaray Meydanı'na gidiyoruz. Oğlum nerede diye soruyorum. Suçlu değilim, suçu da kabul etmiyorum." dedi.
'Cumartesi eylemleri bu ülkenin yüz akıdır'
"29 yıldır adaleti Galatasaray Meydanı'nda arıyoruz. Devlet kaybedenlere ilişkin hiçbir şey yapmadı" sözleriyle konuşmasına başlayan Hasan Karakoç da "Bizler hakkında onlarca kez soruşturma açıldı. Burada yargılanması gereken bizler mi olmalıyız yoksa o alanı bize yasaklayanlar mı? Cumartesi eylemleri bu ülkenin yüz akıdır." dedi.
700. haftaya ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin verdiği hak ihlali kararını hatırlatan Maside Ocak da "Anayasa Mahkemesi kararı herkesi bağlar" diye konuştu.
Sanık savunmalarının bitmesinin ardından avukatların savunması başladı. Van Barosu Başkanı Sinan Özaraz'ın, "Bu iddianame kabul edilmiş ise burada bir hukuksuzluk başlamış demektir" diye belirttiği duruşmada Batman Barosu Başkanı Erkan Şenses de "Bu davanın üzerinde 12 Eylül'ün hayaleti dolaşıyor" dedi.
‘İddianamenin iadesi gerekirdi'
Savunmaların devamında avukat Mehmet Kaplan, "Yüklenen suçun unsurlarının maddi olayda nasıl oluştuğu yer almadığı için iddianamenin iadesi gerekirdi. İddianamenin kendi iddialarını dahi ortaya koyamaması cezalandırma talebinin hukuki olmadığını ortaya koymaktadır." diye konuştu.
"Bir yerde bir devlet kendi iç hukukunu uygulamıyorsa, imza attığı sözleşmeyi uygulamıyorsa orada hukuk zaten yoktur." diye belirten avukat Eren Keskin, "Yüksek mahkeme kararı var, sizin bu karara uymanızı ve beraat kararı vermenizi talep ediyorum." dedi.
Savcının eksik hususların giderilmesini talep ettiği duruşmada mahkeme, dosyada bulunan olay gününe ilişkin görüntülerin yer aldığı CD'lerin sanıkların savunmalarının tamamlandıktan sonra izlenilmesine karar verdi. Savunması alınmayan sanıkların gelecek celse hazır edilmesine de karar veren mahkeme duruşmayı 7 Haziran' a erteledi.