Tuncay Özdamar’ın tweetinde Murat Erten’in adı geçmiyor. Ancak iddia, hâkim Murat Erten’in hedef gösterildiği yönünde. Dosyayı incelediğimizde gerçek ortaya çıkıyor. Aynı tweet içerisinde Cumhuriyet gazetesi yazarları “Murat Sabuncu” ve “Bağış Erten’in isimleri yer alıyor. Yani Murat Sabuncu’nun Murat’ı ’ile, Bağış Erten’in Erten’i bir araya getiriliyor. Alın size Hakim Murat Ertem!
Tuncay Özdamar, Almanya’da yaşayan bir gazeteci. Alman Devlet Radyosu WDR’de Cosmo isimli programın Türkçe içeriklerini yönetiyor. Eylül ayında ailesini ziyaret etmek için gittiği Ankara’da havalimanında gözaltına alınıyor.
Gözaltına yol açan iddianın hikayesi ise bize Türk yargısının ne hallere düştüğünü gösteren kocaman bir fotoğraf veriyor.
Cumhuriyet gazetesi yazarlarıyla dayanışma için attığı Almanca bir tweetinde ismi dahi geçmeyen bir hâkimi hedef gösterdiği iddiasıyla 14 saat gözaltında kalan Özdamar’ın hikayesi, yargıdaki çifte standardın ne boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor.
Almanca Tweet sanal devriyeye takıldı
Özdamar Almanya’da yaşayan bir gazeteci. Almanya Devlet Radyosu WDR’da Türkçe editörü. Özdamar 2018 yılında, Cumhuriyet gazetesi yazarlarıyla dayanışma için Almanca olarak bir tweet atıyor. Tweet ’in Türkçe tercümesi şu şekilde
“Cumhuriyet’ten ayrılan gazeteciler: Murat Sabuncu, Çiğdem Toker, Aydın Engin, Hakan Kara, Musa Kart, Melis Alphan, Barbaros Şansal, Ahmet Tulgar, Güray Öz, Aslın Aydıntaşbaş, Tayfun Atay, Barış Erten, Mirgün Cabas, Zeynep Miraç, Erdem Gül, Ahmet İnsel”
“Türk gazetesi #Cumhuriyet, #Türkiye’de basın özgürlüğünün son kalelerinden biri olarak kabul ediliyor. Yönetim değişikliğinin ardından köşe yazarları ve editörler arka arkaya istifa ediyor. Ya da işlerine son veriliyor.”
“Yeni yönetim devlete ve Erdoğan’a yakın olmakla suçlanıyor.”
Bu tweet, atıldıktan tam dört yıl sonra, 2022 yılında polisin Twitter’da yaptığı bir anahtar kelime aramasına (sanal devriye) takılıyor. Polis tarafından düzenlenen raporda o dönemde 24.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı yapan hâkim Murat Erten’in hedef gösterildiği iddia ediliyor.
Dikkat ettiyseniz, tweette Murat Erten’in adı geçmiyor. Ancak iddia, hâkim Murat Erten’in hedef gösterildiği yönünde. Ancak dosyayı incelediğimizde gerçek ortaya çıkıyor.
Aynı tweet içerisinde Cumhuriyet gazetesi yazarı “Murat Sabuncu” ve “Barış Erten’in isimleri yer alıyor. Yani Murat Sabuncu’nun Murat’ı ’ile, Bağış Erten’in Erten’i bir araya getiriliyor ve alın size Hakim Murat Ertem!
Sanal devriye, polisin sosyal medya hesaplarını takip edip savcılığa raporladığı bir soruşturma yöntemi. Polis özellikle Twitter’da bazı anahtar kelimeleri aratarak suç olarak gördüğü içerikleri savcılığa bildiriyor, savcılık da bu raporlara dayanarak iddianameler düzenleniyor. |
Düzenlenen raporun ardından Savcılık tarafından Özdamar hakkında yakalama kararı çıkartılıyor.
Oysa yakalama kararı için ya güçlü bir suç şüphesinin olması ya da suçüstü halinin olması gerekir.
4 yıl önce paylaşılmış, Türkçe çevirisi dahi olmayan ( ki hala yok), Hakim Murat Ertem’in adının dahi geçmediği bir paylaşım nedeniyle deneyimli bir gazeteci hakkında yakalama kararıyla gözaltına almanın akıl ve hukukla izah edilebilir bir tarafı yok.
Bu kurallara rağmen Gazeteci Özdamar, 30 Eylül günü Ankara Esenboğa Havalimanı’na, hasta annesinin işlemlerini yapmak için geldiğinde gözaltına alınıyor. On dört saat süren gözaltı ve sorgulamanın ardından Tuncay Özdamar serbest bırakılıyor. Ama neredeyse tutuklamanın eşiğine geliniyor.
Sanal devriye anayasaya aykırı
Sanal devriye, polisin sosyal medya hesaplarını takip edip savcılığa raporladığı bir soruşturma yöntemi. Polis özellikle Twitter’da bazı anahtar kelimeleri aratarak suç olarak gördüğü içerikleri savcılığa bildiriyor, savcılık da bu raporlara dayanarak iddianameler düzenleniyor.
Kişisel sosyal medya hesaplarının doğrudan devlet tarafından takip edilmesi anlamına gelen bu yöntem, özel hayatın gizliliğine ve ifade özgürlüğüne doğrudan bir müdahale. Polisin izni olmaksızın evinizi araması veya telefonunuzu karıştırmasıyla arasında bir fark yok.
Sanal devriye yetkisi, OHAL döneminde kabul edilen 680 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile tanındı. OHAL döneminde yaygınlaşan ve birçok sosyal medya kullanıcısının attığı tweetlerin suç delili olarak iddianamelere girmesine yol açan bu uygulama, OHAL dönemi bitince 7072 sayılı Kanun ile 1 Şubat 2018 tarihinde kanunlaştı.
Anayasa Mahkemesi’nde açılan iptal davası sonucunda 18 Şubat 2020’de Anayasa Mahkemesi, sanal devriyeyi özel hayatın gizliliği hakkına aykırı bularak iptal etti. Dolayısıyla 2020 yılından beri sanal devriyenin kanuni bir dayanağı bulunmuyor.
Ancak Özdamar’ın tweetinin “sanal devriye” ye takıldığı tarih 7 Mart 2022 yani Anayasa Mahkemesi’nin sanal devriyeyi hukuka aykırı ilan etmesinden iki yıl sonra hala uygulama devam ediyor. Sanal devriyenin de ötesinde, bu hukuksuz uygulamaya dayanılarak Özdamar hakkında yakalama kararı veriliyor. Öyle ki yakalama kararını veren savcılık, tweetin Türkçe ’sini dahi okumaya gerek bulmuyor.
Eşit değiliz
Tefecilik yapan teknik direktörlere dokunulmayan, cinayet işleyen parti üyelerinin tek bir soruşturma bile geçirmediği günümüzde, Türkçe bir tercümesi dahi bulunmayan bir tweet nedeniyle deneyimli gazeteci Tuncay Özdamar’ın gözaltına alınması ve tutuklanmasına ramak kalması yargının gazeteciliğe bakışının nişanesidir.
Mevzubahis gazeteci, aktivist, vatandaş olunca cezalandırmak için aklı ve hukuku bir kenara bırakan yargı, mafya üyelerini, katilleri ise göz ardı ediyor.
Geçen haftaki yazımda da ifade etmiştim.
Ülkenin önemli bir kesimi ile eşit değiliz.
Demokratik mücadeleyi eşit olmadığımız bilinci ile yapmamız gerekli.