AYM, 'Helikopter işkencesi' davasında tutuklanan gazeteci Cemil Uğur’un tutukluluğunu hukuka aykırı buldu
Anayasa Mahkemesi (AYM), 6 Ekim 2020 tarihinde Van’da gözaltına alınan ve üç günlük gözaltının ardından tutuklama kararı verilen gazeteci Cemil Uğur hakkındaki tutuklama kararını Anayasa’ya aykırı buldu. AYM, gazeteci Uğur’un altı ay boyunca tutuklu kalmasıyla Anayasanın 19. Maddesi ile düzenlenen “Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının” ihlal edildiğine hükmetti.
AYM, MLSA Hukuk Birimi tarafından yapılan başvuruda belirtilen, gazetecilerin basın ve ifade özgürlüğü haklarının da ihlal edildiği iddiasının ise “ayrıca incelenmesine gerek görülmediğine” hükmetti.
Gazetecilerin gözaltına alınmaları ve akabinde tutuklanmalarının temel gerekçesi olarak sunulan ve gazetecilerin “KCK Sözleşmesi’nin 14. Maddesi kapsamında faaliyet yürüttükleri” iddiasını dayanaktan yoksun bulan AYM, soruşturma ve dava süreçlerinde bu iddianın delillendirilmediğini, gazeteci Uğur’un yaptığı haberlerin içeriği göz önüne alınarak örgüt üyeliği suçlamasının yöneltilemeyeceğini vurguladı.
Mahkeme, tutuklama kararında tutuklanan gazetecilerin bir kısmının çalıştığı Mezopotamya Ajansı hakkında örgüt talimatı alarak haber yapılan ajans iddiasına atıfta bulunarak “Tutuklama kararında başvurucunun çalıştığı ajansta örgütsel yayınların yapıldığı ileri sürülmüş ise de başvurucuya atfedilebilir bir haberden bahsedilmemiştir. Böyle bir ajansta çalışma olgusunun başvurucunun yapmış olduğu haberlerin içeriği dikkate alınmadan tek başına terörle bağlantılı bir suçlama bakımından kuvvetli suç belirtisi oluşturduğu söylenemeyecektir” yorumunda bulundu.
Mahkeme, gazeteci Uğur’un gözaltında işkenceye maruz bırakılan Osman Şiban ve Servet Turgut’la ilgili yaptığı haber hakkında ise değerlendirme yapmaya yer olmadığına hükmetti. Mahkeme, bu kararını kolluk ifadesi sırasında bu haberlerin Uğur’a sorulmasına rağmen haberlere tutuklama talep yazısında, tutuklama kararında ve iddianamede değinilmediği şeklinde gerekçelendirdi.
AYM, açıkladığı gerekçelerle, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasanın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine, Uğur’a net 67.500 TL manevi tazminat ödenmesine, tazminata ilişkin diğer taleplerin ise reddine karar verdi.