Veysel Ok: “Bu karar, yurt dışı çıkış yasağını doğrudan ifade özgürlüğü ihlaline bağlayan ilk karar. Bu yüzden emsal niteliğini taşıyor”
MLSA
İnsan hakları savunucusu ve yazar Nurcan Kaya’ya uygulanan yurt dışı çıkış yasağına karşı bireysel başvuruyu sonuca bağlayan Anayasa Mahkemesi, yurtdışı çıkış yasağının Anayasa’da güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna hükmetti.
MLSA'nın Kaya adına yaptığı başvuru sonucu verilen karar, yurt dışı çıkış yasağının ifade özgürlüğü oluşturduğuna dair ilk Anayasa Mahkemesi kararı olma özelliğini taşıyor.
Nurcan Kaya, 2014'te attığı “Kobane’de yalnızca Kürtler değil, orada yaşayan bütün halklar direniyor” tweet’i nedeniyle Ekim 2019’da yurtdışına çıkmak üzereyken gözaltına alındı. Bu kapsamda örgüt propagandası iddiasıyla yargılandığı davada 27 Eylül 2021 tarihinde 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Yargılama sürecinde 1.5 ay boyunca uygulanan adli kontrol kapsamında Kaya’nın pasaportuna el konulmasına dair başvuruyu karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, insan hakları savunucusuna uygulanan adli kontrol tedbirinin ifade özgürlüğü ihlali olduğuna hükmetti.
Kararı değerlendiren MLSA Eş-Direktörü Veysel OK, “Özellikle son yıllarda, mahkemeler gazeteci, avukat ve siyasetçilerin haber ve bilgi paylaşımları söz konusu olduğunda tutuklama yapmadıkları dosyalarda gelişigüzel soyut gerekçelerle insanlara adli kontrol tedbirleri uyguluyor. Verilen adli kontrol kararlarının haddi hesabı yok. Anayasa Mahkemesi, bu kararla adli kontrol verilebilmesi için tutuklama şartlarının var olması gerektiğini; hakimlerin adli kontrol verirken ne için verdiklerini tartışmaları ve bunları gerekçelendirmeleri gerektiğini bir kez daha ifade etmiştir” dedi.
Özellikle gazeteci davalarında bir haber paylaşımı nedeniyle seyahat hakları elinden alınan, haber yapma hakları elinden alınan sayısız gazeteci olduğunu vurgulayan Ok, “Hakimlerin adli kontrol kararı verirken bu kararı dikkate alması gerekir. Adli kontrol de aslında bir nevi tutuklamadır” dedi.
Paylaşım veya haberleri nedeniyle gözaltından bırakılan gazeteci ve aktivistlerin, haklı olarak rahatladığını ve bu nedenle bu tedbirlere yönelik adım atma gereği görmediğini belirten Ok, “Ancak, bu karar gösteriyor ki, adli kontrol tedbirlerine karşı bireysel başvuru yapılması ifade özgürlüğü açısından büyük önem taşımaktadır.”
Karara dair detaylar: Yurtdışına çıkarken gözaltı
Kararda, sosyal medya paylaşımı nedeniyle 10 Ekim 2019’te Kaya hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla soruşturma başlatıldığını ve bu kapsamda Birleşmiş Milletler’in düzenlediği bir toplantıya katılmak üzere yurt dışına çıkacağı sırada 27 Ekim 2019’da pasaportuna el konularak gözaltına alındığı ve bu süreçte Sulh Ceza Hakimliği kararıyla adli kontrol tedbirleri kapsamında yurt dışına çıkış yasağı getirildiği anımsatıldı.
Kobane ile ilgili paylaşım toplumu ilgilendirir
Kararda, mahkemelerin ifade özgürlüğü alanında değerlendirme yaparken, Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünün siyasi, kamu yararını ve ülke sorunlarını ilgilendiren konularda sınırlandırılmasının ise çok daha dar kapsamda olduğunu göz etmeleri gerektiği vurgulanarak, Kaya’nın sosyal medya paylaşımının Barış Pınarı Harekâtının gerçekleştirildiği gün yapıldığı belirtilerek “ Suriye'nin kuzeyine yönelik gerçekleştirilen askerî harekâtın toplumu ilgilendirdiği açıktır” ifadesi kullanıldı.
“Yazar ve insan hakları avukatı olması nedeniyle yaptırım ağırlaştı”
Kararda ayrıca, “Adli kontrol kararının yaklaşık bir buçuk ay sürmekle birlikte başvurucunun yurt dışında özellikle insan hakları alanındaki çalışmalara katılan bir kişi olduğu ve bu süreçte yurt dışına çıkamadığı göz önüne alındığında yurt dışına çıkış yasağının başvurucu üzerindeki yaptırım ağırlığını arttırdığı kabul edilmelidir” ifadesi kullanıldı.
AYM, ayrıca mahkemenin soruşturma kapsamında hakların daha az sınırlanmasını sağlayacak alternatif yollar bulunup bulunmadığının dikkate alınması gerektiğini ancak yurt dışı çıkış yasağına hükmeden Sulh Ceza Hakimliğinin bunu yapmadığını belirtti. Bunun yanı sıra Sulh Ceza Hakimliğine yapılan itirazın da “soyut” nedenlerle reddedildiği ifade edildi.
Anayasa Mahkemesi ayrıca, paylaşımı nedeniyle başvurucu hakkında adli kontrol kararı verilmesinin başvurucunun kamusal bir tartışmada görüşlerini ifade etme iradesi üzerinde caydırıcı bir etki doğurduğuna da hükmetti.
Kararda, Nurcan Kaya’ya 13500 TL manevi tazminat ödenmesine hükmedildi.