Haberler

Basın meslek örgütleri: Gazeteci kimsenin emir eri veya ajanı değildir

Basın meslek örgütleri: Gazeteci kimsenin emir eri veya ajanı değildir
Deniz Tekin
DİYARBAKIR –  MGKP, DFG, DİSK Basın-İş ve TGS Diyarbakır Temsilciliği,  Diyarbakır’da düzenledikleri ortak basın açıklamasında, iktidarın gazetecilere yönelik uygulamalarının artık bir “işkence sistemine” dönüştüğünü belirterek, “Gazeteciler, halkın haber alma hakkının teminatı kişilerdir. Kimsenin emir eri veya ajanı değildir” dedi ve dayanışma çağrısında bulundu. https://youtu.be/ByJSsCInDFM Diyarbakır’daki gazeteci meslek örgütleri, Kürt yurttaşların katledildiği Konya’daki ırkçı katliamı protesto etmek amacıyla gerçekleştirilen eylem ve etkinliklerde haber takibi yapan gazetecilerin darp edilmesi ve JinNews muhabirlerinin polis olduklarını söyleyen kişiler tarafından alıkonularak tehdit ve ajanlık dayatmasına maruz bırakılmasına ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi binasında basın toplantısı düzenledi.  Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Serdar Altan, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) Sözcüsü Ayşe Güney, DİSK Basın-İş ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Diyarbakır Temsilciliği üyelerinin yanı sıra İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun ile polislerce zorla alıkonulan gazeteci Gülistan Azak’ın katıldığı toplantıda ortak basın açıklaması metnini MKGP Sözcüsü Ayşe Güney okudu.

‘Gazeteciler sahada etkisiz kılınmak isteniyor’ 

İktidarın gazetecilere yönelik uygulamalarının artık bir “işkence sistemine” dönüştüğüne işaret eden Güney şunları söyledi: “Gözaltılar, tutuklamalar, açılan soruşturma ve davalar, mesnetsiz yargılamalar hızından hiçbir şey kaybetmiyor. Bununla birlikte bir süre önce Suruç katliamı anmalarına yönelik, son olarak da Konya’da Kürt yurttaşların katledilmesini protesto gösterilerinde gazeteciler yine kolluk güçlerinin şiddetine maruz kaldılar. İstanbul’da ırkçı/faşist bir güruhun saldırısına maruz kalan gazeteciler Enes Sezgin, Taylan Öztaş, Derya Saadet, Ceylan Bulut, Rojin Altay ve Hayri Tunç darp edildi, görevlerini yapmaları engellendi. Üstüne üstlük iki gazeteci arkadaşımız saldırıya maruz kalmalarına rağmen polis tarafından gözaltına alındı. Gazeteciler Enes Sezgin ve Taylan Öztaş, gözaltına alındıkları sırada bu kez de polisin şiddetine maruz kaldı. Ayrıca Diyarbakır ve Van’da da gazeteciler polisin saldırısı ve engellemeleriyle karşılaştı. Sahada haber takibi sırasında engellenen ve şiddete maruz kalan meslektaşlarımıza dönük bu uygulamalar aslında gazetecilerin nasıl etkisiz kılınmak istendiğinin açık kanıtıdır.” 

Uygulamalar kanun tanımaz bir noktaya vardı

Gazetecilere yönelik tehdit ve ajanlık dayatmalarına da değinen Güney, Diyarbakır ve Ankara’da çalışan JinNews muhabirleri Gülistan Azak ve Dilan Babat’ın kendilerini istihbaratçı olarak tanıtan kişiler tarafından zorla alıkonularak, ajanlık dayatılmasının,  devletin bazı birimlerinin nasıl pervasızlaştığını ve kanun tanımaz bir noktaya vardığını açık bir şekilde gözler önüne serdiğine dikkat çekti. 

‘Ajanlık dayattılar, gazetecilik faaliyetine ilişkin sıkıştırmaya çalıştılar’

JinNews Diyarbakır muhabiri Gülistan Azak’ın, 28 Temmuz günü Bağlar ilçesinde iki kişi tarafından sivil bir araca bindirildiğini aktaran Güney, “Araçta bulunan iki erkek kendilerini istihbarat mensubu olarak tanıttıktan sonra ‘HDP'nin içinde örgüte yakın isimler hakkında senden bilgi almak istiyoruz’ diyerek, kendileri için ajanlık faaliyetinde bulunmasını talep ettiklerini söyledi. Daha sonra da yaptığı gazetecilik faaliyetine ilişkin sıkıştırmaya çalıştılar. Gülistan’ı araç ile kent içerisinde bir süre gezdirdikten sonra, ‘Anlaşıldı sorularınızın amacını anlamıyorsun. O vakit bugünlük böyle olsun. Güven sağlayabiliriz umarım’ diyerek, serbest bıraktılar. Emniyet Müdürlüğü İstihbarat biriminden oldukları anlaşılan bu kişiler, açık ve aleni bir şekilde arkadaşımızı tehdit etmiş, ajanlık dayatmasında bulunmuştur” dedi. 

‘Ajanlık dayatmasını kabul etmeyince tehditler aldı’

29 Temmuz günü tanımadığı bir kişi tarafından telefonla aranan JinNews Ankara muhabiri Dilan Babat’a da ajanlık dayatmasında bulunulduğunu anlatan Güney, “ Söz konusu kişi iki yıl önce işyerine giderken Dilan’ı durdurmuş; kimliğini gösterip, kendisini emniyet istihbarat üyesi olarak tanıtarak, ‘Seninle bir çay içelim, konuşacaklarımız var, hayatının heba edilmesini istemiyoruz’ demiş. Dilan’ın tepki göstermesi üzerine ‘seni muhakkak arayacağım’ diyerek, kendisinden uzaklaşmıştır. Dilan bu olaydan uzun bir süre sonra ‘KOD Adım Yeşil’ adlı bir dijital medya hesabı üzerinden tehditler almaya başladı. Her ne kadar fazla ciddiye almasa da 29 Temmuz’da yeniden kendisini Hakan olarak tanıtan istihbarat elemanı tarafından aranınca durumun vahametinin farkına varmıştır. Arayan bu kişi iki sene önce fiziki olarak kendisini rahatsız eden kişi olduğunu anlayan Dilan, her ne kadar aradığı telefonu engellese de birkaç kez daha bu kişinin normal hat ve özel numaralardan arama tacizine maruz kalmıştır” bilgisini verdi.

‘Bir an önce bu uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyoruz’ 

Kadın gazetecilere yönelik tehdit ve baskıların, gazetecilerin ne kadar ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu gözler önüne serdiğini belirten Güney, geçmiş yıllarda gazetecilerin yaşadığı benzer olaylar düşünüldüğünde, bu olayların basit bir şekilde geçiştirilemeyeceğini vurguladı: “ Bizler gazeteci örgütleri olarak yaşanan her iki olayı ve benzer şekilde gazetecilere yönelik saldırıları kesinlikle kabul etmediğimizi ve sert bir şekilde kınadığımızı belirtmek istiyoruz. Gazeteciler, kamuoyunun bilgilenmesi, halkın haber alma hakkının teminatı kişilerdir. Kimsenin emir eri veya casusu, ajanı değildir. Gücünü mesleğinden ve okuyucusu, takipçisinden alır. Devletin ilgili organları da bir bilgiyi ancak gazetecinin haberini yayınladığı açık kaynaklardan alabilir. Bunun dışında farklı bir taleple gazeteciye yaklaşmak en hafif tabiriyle ‘suç’tur. Biz, bu suçu işleyen kolluk güçlerini bir an önce bu uygulamalarından vazgeçmeye çağırıyoruz. Arkadaşlarımızın bireysel hukuki başvuruları haricinde, buradan bir kez daha bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. Ayrıca başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere devletin ilgili organlarına gazetecileri kriminalize eden, sahada onlara şiddet uygulayan değil, onlara sağlıklı çalışma şartlarını oluşturacak çabalar içerisinde olmasını salık veriyoruz.” Güney basın açıklamasını gazetecilerle dayanışma çağrısı ile noktaladı.    

‘Yasadışı alıkoyma uygulaması son dönemde gazetecilere de yansıdı’

Gazeteci Gülistan Azak ise ajanlık dayatmasında bulunan kişilerin, yazdığı haberleri neden yaptığını sorduğunu aktardı. Azak, haber takibi yaptıkları kurumlar veya kişilerle özdeşleştirildiklerine dikkat çekerek, bu saldırıların gazetecilik mesleğine ve Kürt basınına yönelik saldırıların bir parçası olduğunu ifade etti. Dicle Fırat Gazeteciler Eş Başkanı Serdar Altan da gazetecilerin soruşturma ve davalarla kriminalize edilerek sistematik şekilde sahada gazetecilik yapmalarının engellendiğine dikkat çekerek, bu saldırıları kınadıklarını söyledi. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun ise, İHD’nin basın özgürlüğünü ve halkın haber alma hakkını engelleyen, gazetecilere yönelik her türlü baskı ve hukuksuzluğun karşısında olacağını ifade ederek, yaygın olarak yaşanan yasa dışı alıkoyma uygulamasının son dönemde gazetecilere de yansıdığına dikkat çekti. Zeytun, gazetecilere yönelik bu uygulamaların tümüyle basın özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğunu ifade ederek, gazetecilere her türlü hukuki destekte bulunmaya devam edeceklerini söyledi. 
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.