Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) ve Batman Barosu işbirliğiyle ‘Avukatlar İçin AİHM Çalıştayı’ düzenledi. Çalıştayda, hukukçular Levent Yalçın, Dr. Atilla Nalbant, Doç. Dr. Ümit Kılınç ve Dr. Rıza Türmen, AİHM içtüzüğü, AİHM’in güncel uygulamaları ile bireysel başvuruların kabul edilebilirliği konusunda bilgileri katılımcılarla paylaştı.
Batman Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda, 23 Eylül Cumartesi günü yapılan çalıştaya Batman Barosu yöneticileri ile çok sayıda avukat katıldı. Batman Barosu Başkanı Erkan Şenses yaptığı konuşmada, bu çalıştayın avukatların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapacağı başvurularda çok önemli olduğunu belirterek, son yıllarda AİHM İç Tüzüğü’nün 47. maddesini çok katı bir biçimde uyguladığını söyledi.
Türmen: Türkiye’nin insan hakları tarihini AİHM’in verdiği kararla yazabilirsiniz
Eski AİHM yargıcı Dr. Rıza Türmen, video konferans yoluyla açılış konuşması yaptı. Türmen, hukuk devletinin bir yana itildiği, hukuka güvenin azaldığı, temel hak ve özgürlüklerin güvencesiz bırakıldığı toplumlarda İnsan Hakları Mahkemesi’nin bireylerin temel hak ve özgürlüklerini kullanması bakımından tek güvence olarak kaldığını söyledi. Türmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye davalarına baktığımız zaman Türkiye’de ne kadar siyasal, ekonomik, toplumsal sorunu varsa bunların açılan davalarla AİHM taşındığını görüyorsunuz. Türkiye’de insan hakları tarihini yazmaya kalksanız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararla bu tarihi yazabilirsiniz. Çünkü siz bu aşamaları AİHM’nin verdiği kararlarda görüyorsunuz. Türkiye bakımından bu kadar önemli olunca tabii ki burada dava açmak da çok önemli oluyor. Bu nedenle avukatlar AİHM’nin önemli uygulayıcılarından. Avukatın davanın nasıl açılacağını bilmesi, sistemin doğru işlemesi bakımından çok önemli. Bu nedenle seminer çok önemli.”
Ok: AİHM İç Tüzüğü sürekli yenilendiği için hatalar yapılıyor
MLSA Eş Direktörü Av. Veysel Ok ise avukatların hukuk eğitimi konusunda kendisini geliştirmesi için uzun yıllardır çalışmalar yaptıklarını hatırlattı. Hak ihlallerinin yoğun olarak yaşandığı kentlerden biri olması nedeniyle Batman’da çalıştay yapma kararı aldıklarını ifade eden Ok, “AİHM İç Tüzüğü’nün 47. maddesi meselesinde yanlışlıklar ve hatalar yapılıyor. Çünkü sürekli güncellenen bir alan. Size mahkeme mutfağındaki arkadaşlarla geldik ki doğrudan reddedilme sebepleri ve hatalarımızı daha net anlayalım. Daha başarılı bir başvuru sürecini yapalım” dedi.
Yalçın: 9 bin başvurunun 2250’sine idari ret kararı verildi
Çalıştayın, ‘AİHM İç Tüzüğü’nün 47. maddesi uyarınca geçerli bir başvuru nasıl yapılır?’ başlıklı birinci oturumunda AİHM Yazı İşleri Müdürlüğü’nden Levent Yalçın katılımcılara sunum yaptı. Yalçın, AİHM’nin bireysel başvurularla ilgili verdiği idari ret (başvurunun geçersiz sayılması) kararlarında “şekilci”, “katı” davrandığı konusunda kendilerine birçok şikâyet geldiğini, ancak, Mahkeme’nin ülkenin şartlarına göre başvuru şartlarını esnettiğini ifade etti. Yalçın, AİHM’nin 2023 yılında Türkiye’den yapılan yaklaşık 9 bin başvurunun yüzde 25’i hakkında idari ret kararı verdiğini ve bunun ciddi bir rakam olduğunu söyledi.
Yalçın, AİHM başvuru formu doldururken yapılacak bir hatanın bütün başvurunun kaderini etkilediğini dile getirdi. Başvurularda yapılan hataları, AİHM başvuru formu üzerinden örnekler vererek anlatan Yalçın, dikkat edilmesi gereken noktaları ve önerilerini sıraladı. Oturum, soru ve cevaplarla sona erdi.
Kılınç: Türkiye’nin her zamankinden daha fazla AİHM’ne ihtiyacı var
Çalıştayın, ‘Avukatlık pratiği açısından kabul edilebilirlik kriterleri’ başlıklı ikinci bölümde Strasbourg Barosu avukatlarından Doç. Dr. Ümit Kılınç sunum yaptı. Zor bir dönemden geçen Türkiye’nin her zamandakinden daha fazla AİHM’ne ihtiyacı olduğuna işaret eden Kılınç, AİHM’nin yapısı ve idari işleyişiyle ilgili bilgileri paylaştı. Kılınç, başvurularla ilgili mahkemenin kabul edilebilirlik kriterleri, başvuru sonrasında yaptığı iş ve işlemler, idari yapısı, yetki alanı, ilgili yasa hükümleri konusunda sunum yaptı.
AİHM’nin kararlarından verdiği örneklerle kabul edilebilirlik kriterlerini açıklayan Kılınç, mahkemeye yapılan başvuruların büyük çoğunluğunun, “Açıkça dayanaktan yoksunluk” gerekçesiyle reddedildiğini, AİHM’nin bir temyiz merci olmadığını vurguladı.
Nalbant: AİHM’e yapılan başvurularda Türkiye açık ara birinci
Çalıştayın, ‘Güncel davalar, 141. madde başvuruları ve AİHM işleyişi’ öğleden sonraki bölümünde AİHM Yazı İşleri Müdürlüğü Türkiye Bölüm Şefi Dr. Atilla Nalbant yaptı. Avrupa Konseyi ve Türkiye’nin, yargıçlara AİHM mevzuatı konusunda eğitimler verdiğini, ancak, bu tür eğitimlerin yargının önemli bir ayağı olan avukatlara verilmediğini söyledi.
AİHM’nin önünde bulunan 75 bin başvurunun 24 bin 50 tanesinin (yüzde 32) Türkiye’den yapıldığının bilgisini veren Nalbant, Türkiye’nin aleyhine açılan 24 bin dosyanın 19 bin 500’ünün, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki uygulamalara dair olduğunu söyledi. Nalbant, AİHM’ne yapılan başvurularda Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında, “açık arayla” birinci olduğunu ve bunu sırasıyla Rusya, Ukrayna ve İtalya’nın takip ettiğini belirtti. Türkiye’den yapılan başvuruların ihlal türüne göre dağılımı konusunda bilgi veren Nalbant, gelecek yıllarda Türkiye’den yapılan başvuruların daha da artmasını beklediklerini kaydetti.
Nalbant, mahkemenin başvuruları nasıl ele aldığı, karar alma süreci, ihlal türlerine göre yaptığı değerlendirmeler, oluşturduğu içtihatlar, Türkiye’de yaşanan ihlallere ilişkin AİHM’nin verdiği ihlal kararlarından örnekler vererek açıkladı. Ayrıca Nalbant, artan iş yüküne karşı AİHM’nin aldığı önlemler, gelecek yıllarda mahkemede yapılacak reform ve yeniden yapılanma konusunda bilgi verdi.
Türmen: Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ihraç edilmesi ciddi bir şekilde tartışılıyor
Çalıştayın, ‘AİHM kararlarının uygulanması sorunu’ başlıklı son bölümünde ise Eski AİHM yargıcı Dr. Rıza Türmen video konferansla sunum yaptı. AİHM’nin en zayıf noktasının verdiği kararlarının uygulanıp uygulanmayacağı olduğunu bilgisini veren Türmen, AİHM’nin kararlarının uygulamasında kolluk gücü ve yaptırım yetkisinin olmadığını söyledi ve hukuki bir organ olan AİHM’nin verdiği kararların uygulamasının siyasi bir organ olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne bırakılmasının ortaya çıkardığı güçlüklerden bahsetti.
Türmen, Bakanlar Komitesi’nin işleyişi, çalışma usulleri, AİHM kararlarının uygulanmasına dair işlettiği prosedürleri anlattı. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 46. maddesinde yer alan AİHM kararının uygulamasına dair düzenlemenin önemli bir eşik olduğunu belirten Türmen, Türkiye’nin AİHM’nin Demirtaş ve Kavala kararlarını uygulamaması durumunda, Avrupa Konseyi’nden ihraç edilmesi konusunda ciddi tartışmalar olduğunu söyledi. Türmen, Türkiye’nin Konsey’den çıkarılması durumunda ülkede yaşayan insanların AİHM korumasından mahrum kalacağını dile getirdi.
Soru ve cevaplarla sona eren çalıştayın ardından Batman Barosu. MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, hukukçular Levent Yalçın, Dr. Atilla Nalbant, Doç. Dr. Ümit Kılınç ve Dr. Rıza Türmen’e plaket verdi.