ELİF AKGÜL
Hrant Dink’in katili Ogün Samast hakkında açılan yeni davanın birleştirildiği, sanıkları arasında Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in de aralarında bulunduğu ‘anayasayı ihlal’ davasının duruşmasından ‘güvenlik gerekçesi’yle ayrılarak ifade vermedi. Eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ise duruşmada Emniyet’in İstanbul teşkilatını suçladı.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in suikastle öldürülmesine ilişkin cinayet davasında ceza alan 11 azmettirici ve kamu görevlisinin “Anayasayı ihlal” ve “FETÖ üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davanın üçüncü duruşması bugün (6 Aralık 2023) İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Dink’i öldürmektan 5 yıl 1 ay 13 gün hapis cezası alan ve 15 Kasım’da tahliye edilen Ogün Samast hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte silahlı terör örgütü adına suç işlemek” iddiasıyla hakkında açılan yeni davanın bu dosyayla birleştirilmesi üzerine sanık sayısı 12’ye yükseldi. Duruşmaya sanıklardan Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek, Ersin Yolcu, Tuncay Uzundal, Erhan Tuncel, Adem Sağlam ve Zeynel Abidin Yavuz Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandı. Tuncel de Akçaabat Adliyesi’nden SEGBİS ile duruşmaya katıldı. Duruşmada sanık ve Dink ailesi avukatları hazır bulundu.
Samast ifade vermeden duruşmadan ‘güvenlik gerekçesiyle’ ayrıldı
Ogün Samast, duruşmaya bağlanmak için Trabzon Akçaabat Adliyesi’ne geldi ve duruşmaya SEGBİS ile bağlandı.Aradan sonra Ogün Samast'ın avukatı Raşit Hodo, iddianamenin kendilerine ulaşmadığını belirterek süre talebinde bulundu. Ayrıca güvenlik gerekçesiyle Samast’ın duruşmadan ayrılması için izin istedi. Mahkeme başkanı Samast'ın iddianameye karşı hazırlık yapması için süre verdi. Ardından Ogün Samast SEGBİS bağlantısından ayrıldı.
“Engin Dinç Ankara Emniyet Müdürü, ben hükümlüyüm”
Duruşmada ilk olarak savunma yapan Yılmazer, cinayette sorumlu olarak İstanbul ve Trabzon il emniyet müdürlüklerini gösterdi. Dink cinayetinde etkin yargılama yapılmadığına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararını hatırlatan Yılmazer, “AİHM kararı İstihbarat Daire Başkanlığına yönelik değildir, buna rağmen biz bu davaya dahil edildik” dedi.
Samast ve Tuncel ile cinayetten önce ilişkisi olduğu iddialarını reddeden Yılmazer, sanıklar arasında olan Erhan Tuncel’i yardımcı istihbarat elemanı olarak çalıştıran dönemin Trabzon Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli Muhittin Zenit’in buna ilişkin savcılık ifadesini mahkeme önünde “düzelttiğini” söyledi. Yılmazer, “Hem savcılığın hem de mahkemenin aleyhimize bir gayretkeşliği var” diye konuştu.
Yılmazer İstanbul Emniyetine gönderilen cinayet istihbaratına ilişkin Hayal'in Hrant Dink'i “Ne pahasına olursa olsun öldürecek” ifadesini “ses getirici eylem” olarak değiştiren kişinin dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü ve sonrasında İstihbarat Daire Başkanı olan, günümüzde ise Ankara İl Emniyet Müdürü olarak görev yapan Engin Dinç olduğunu, Dinç’in de bunu kabul ettiğini hatırlatarak, “Buna rağmen Dinç beraat ettirildi, ben ağırlaştırılmış müebbet hapis mahkumuyum” dedi.
“Azmettiriciler yargılanmadı”
Dinç’in gönderdiği haliyle de eylemin bir şiddet eylemi olduğunun anlaşıldığını, yazıda Hayal’in önceki şiddet eylemlerine de değinildiğini, ayrıca o dönemde Dink’in hedef haline getirildiğini, mahkemede saldırıya uğradığını, “Türklüğe hakaretten” mahkum olduğunu hatırlatan Yılmazer, “Aynı dönemde Zirve Yayınevi ve Rahip Santoro cinayetleri eylemleri de olmuştu. Hassasiyetleri olan insanlar azmettirildiler. Bu davanın azmettiricileri belli. Ne yazık ki asıl azmettiriciler yargılanmadılar” diye konuştu. Yılmazer ayrıca, “Gerçek azmettiricileri gerçek katilleri ilk iddianameyle bir kenara itildiler” dedi.
“En büyük kusur İstanbul’da”
“En büyük görev kusuru İstanbul’da” diyen Yılmazer, “İstanbul’ın Trabzon’dan gelecek yazıya ihtiyacı yoktu. Dink’i hemen korumaya almaları gerekirdi” diyerek İstanbul Emniyeti’ni suçlamaya devam etti: “Cinayetten hemen sonra İstanbul Emniyeti geçmiş tarihli sahte evrak düzenledi. Cinayeti örtbas etmek için elinden geleni yaptı, biz engelledik.”
Yılmazer, “İstanbul emniyeti yetkilileri Hrant Dink’in katilini yakalamaya değil korumaya çalıştı. Katilin fotoğrafının yayınlanmasını engellemeye çalıştılar. Bu siyasi bir cinayetti ve arkasında örgütlü bir yapı olduğu açıktı. İstanbul o süreçte bizimle bağlantıyı kesti” dedi.
Duruşmada savunma yapan Ersin Yolcu da “FETÖ ile ilgili adı geçen kimseyi tanımıyorum” diyerek suçlamaları reddetti. Duruşmada konuşan cinayet öncesinde Trabzon İl Emniyet Müdürü, cinayet dönemindeyse İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek’in avukatı Ayşe Süeda Ünal ise Yargıtay’ın Akyürek hakkındaki onama kararını eleştirdi. “Müvekkilim hukuki durumuyla ve delillerle ilgili değil, cinayetten çok sonra tamamen siyasi saikle hedef haline getirildi ve bir numaralı sanık oldu” diyen avukat Ünal, “Müvekkilim açısından anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçu oluşmamıştır. Darbe girişiminden de sorumlu tutulamaz. Cebir ve şiddet yok” diyerek beraat talep etti.
Duruşmada mahkeme başkanı, Tuncel’e de 2013’te Samast’ın ismini Trabzon Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğüne bildirdiğine dair ifadesini hatırlatarak “Neden 2013’e kadar hiçbir ifadende bunu söylemedin” diye sordu. Tuncel de birçok ifadesinde söylediğini beyan etti.
Samast yurtdışı çıkış yasağı
Ara kararını açıklayan mahkeme Samast hakkında yurtdışı çıkış yasağı olarak adli kontrol tedbiri uygulanmasına, diğer adli kontrol tedbirlerinin devamına, Faruk Sarı ve Yahya Öztürk hakkındaki yakalama emirlerinin infazlarının beklenmesine, Adem Sağlam hakkında beyanı bulunan tanık Ali Fuat Akdağ’ın sonraki celsede dinlenmek üzere zorla getirilmesine karar verdi.Bir sonraki duruşma 6 Mart 2024 saat 10.00’da görülecek.
Dava hakkında
Davada dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, emekli İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, dönemin Trabzon Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı, dönemin Trabzon TEM şube müdürlüğü görevlileri Adem Sağlam ve Yahya Öztürk ile cinayetin azmettiricileri Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Ahmet İskender, Ersin Yolcu, Tuncay Uzundal ve Zeynel Abidin Yavuz yargılanıyor.
İddianamede, Akyürek, Yılmazer ve Sarı’nın ‘FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetici ve üyeleri olmaları sebebiyle örgütün amaç ve çıkarları doğrultusunda ortak hareket ettikleri’, cinayetten önce bilgi sahibi oldukları, cinayetin işlenmesi için herhangi bir önem almadıkları, faillerin eylemlerini kolaylaştırıcı bir tavır sergiledikleri savunuldu.
Cinayet sonrasında ‘İstanbul istihbarat şubesini ele geçirerek darbe girişimine kadar giden süreci başlattıkları ve yürüttükleri’ anlatılan iddianamede, şüphelilerin ‘anayasayı ihlal’ suçunu işledikleri belirtildi.
İddianameye göre Adem Sağlam ve Yahya Öztürk de azmettiriciler Yasin Hayal ve Erhan Tuncel hakkında adli işlem tesis etti, dinleme ve takip yapan iki şüpheli, yapacakları eyleme dair tasarılarından istihbarat şube aracılığıyla haberdardı. Savcı, faillere müdahale edilmesiyle ilgili yetki ve sorumluluğu bulunan iki şüphelinin, yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyerek kasıtlı olarak ihmali davrandıkları ve cinayetin işlenmesini sağladıklarını savundu.
Öte yandan tetikçi Ogün Samast’ın, 15 Kasım’da, “infazını tamamladığı ve cezaevinde gösterdiği iyi hal” gerekçesiyle tahliye edilmesinin ardından yeni bir iddianame hazırlandı. İddianamenin kabulünün ardından İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Dosya daha sonra bu davayla birleştirildi.