NALİN ÖZTEKİN
Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden 18 yıl geçerken ne Dink’i hedef getiren süreç aydınlatılabildi ne de adalet sağlandı. Tüm zorluklara rağmen yayın hayatına devam eden Agos ise “Hakikatin zaman aşımı olmaz” manşetiyle bayiilerde yerini alıyor. Gazetenin en deneyimli ve en genç iki ismi Dink'in ardından geçen 18 yılı MLSA’ya anlattı.
Kurucusu olduğu Agos gazetesinin bulunduğu binanın, Sebat Apartmanı'nın önünde 19 Ocak 2007’de, katil Ogün Samast’ın silahlı saldırısı sonucu yaşamını yitiren gazeteci Hrant Dink, son kez adım attığı kaldırımdan denizler ötesindeki kentlere kadar anılmaya devam ediyor. Dink’i hedef haline getiren tehditlerle baş başa bırakan sürecin aydınlatılması, adaletin sağlanması mücadelesi ise hâlâ sürüdürülüyor. Çünkü, Dink'in katili Ogün Samast bugün serbest, yeniden yapılan yargılamada geçen hafta hakkındaki suçlama zamanaşımından düşürüldü.
Bu karanlığa rağmen Dink’in demokrasi, yüzleşme ve barış temalı fikirlerini toplumla buluşturan Agos gazetesi, azınlık toplumlarının sesini Türkiye kamuoyuna duyurmak için habercilik yapmayı sürdürüyor.
Gazetenin Ermenice editörü, yazar Pakrat Estukyan ve Dink katledildiğinde 12 yaşında bir çocuk olan, cinayetin 18. yıldönümünde ise Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak onun kurduğu gazetede görev yapan İşhan Erdinç, Agos’un güncel durumundan giderek genişleyen ifade özgürlüğü kıskacına değin değerlendirmelerde bulundu.
"Agos ısrarla misyonunu sürdürmeye çabalıyor"
18 yıl önce Hrant Dink katledildiğinde Dink ailesi ve Agos çalışanları için en temel olanın gazetenin sürekliliğini sağlamak olduğunu ve Hrant’ın fikirlerinin gazete vasıtasıyla hayat bulmaya devam edeceği düşüncesiyle çalışıldığını hatırlatan Estukyan sözlerine şöyle devam etti:
“Geçen süre içerisinde hepimizin bildiği gibi özellikle basılı gazete anlamında çok büyük bir geriye gidiş yaşandı ve Agos’ta bundan nasibini aldı. Hrant’ın ölümünden sonra çalışanlar ve dayanışmaya gelenler kuvvetli bir üretim içerisindeyken, bugün o üretimden bir hayli geriye düştüğümüzü söylemek mümkün. Kalabalık bir ofis ortamı yerine sadece birkaç kişiyle gazeteyi çıkarmaya devam ediyoruz, kelimenin tam anlamıyla bu bir direniş. Agos ısrarla misyonunu sürdürmeye çabalıyor. Bu hem Türkiye Ermeni toplumunun kendini ifade edebileceği bir mecra hem de büyük Türkiye toplumu için farklı bir sesin varlığını sürdürmesi anlamına geliyor. Biz bu ikisini de kıymetli buluyoruz, bu nedenle faaliyetimizi azimle ilelebet sürdürme gayesindeyiz.”
İşhan Erdinç ise cinayet sonrası Ermeni toplumundan Agos’a gelen çok sayıda genç olduğunu ancak günümüzdeki durumun değiştiğini “Ermeni toplumundan gelen genç neredeyse yok gibi. Bunun da sebebi gazeteciliğin Ermeni gençleri için ilgi çekici bir meslek olmamasından kaynaklı” dedi.
“‘Ruh halimin güvercin tedirginliği’ ifade özgürlüğü bakımından çok şey anlatıyor”
Agos’un 1996 yılında ifade özgürlüğünün daraldığı Türkiye’de özgür bir tartışma platformu işlevi görmesi amacıyla kurulduğunu, Dink’in bu anlamda önemli bir rol üstlendiğini anlatan Erdinç, Dink davasının öncesine göre ifade özgürlüğünün daha fazla daraldığını şu örneklerle ifade etti:
“24 Nisan 2015’te Agos’un kapısına siyah çelenk bırakılması, 27’-28 Mayıs 2020’de Hrant Dink Vakfı’na email üzerinden gelen tehdit, ‘Ermeni soykırımı’ gerekçe gösterilerek Açık Radyo’nun karasal yayınının iptal edilmesi, sosyal medyada önü alınamayan yabancı ve azınlıklara ilişkin sarf edilen nefret söylemleri… Dink’in yargılandığı 301. maddeden, bugün bile çok sayıda avukat ve insan hakları savunucusu yargılanıyor. İki bölüm halinde yayınlanan ‘Niçin hedef seçildim’ ve ‘Ruh halimin güvercin tedirginliği’ yazıları, bana göre ifade özgürlüğü bakımından çok şey anlatıyor.”
“Hrant’ın yazıları ortam özgür olduğu için değil kendisi cesur olduğu için yazılabildi”
Geçtiğimiz 18 yıla göre bugün sansürsüz, özgürce gazetecilik yapabilme hakkının daha da gerilediği fikrine katılan Estukyan ise Hrant Dink’in de gazete çıkarırken fikirlerini kendi geliştirdiği otosansür süzgecinden geçirdiğini, bugün bu durumun çok daha yaygın olduğunu vurguladı ve “Hrant’ın yaşadığı dönemde yazdıkları, ortam özgür olduğu için değil, kendisi çok cesur olduğu için yazılabilen şeylerdi. Bugün hayatta olsa hiç şüphe yok, ruhundaki özgürlükten kaynaklı olarak birçok şey söyleyecekti, cesur bir insandı ama başı daha sık derde girerdi” dedi.
İşhan Erdinç, 12 yaşındayken okuyucusu olduğu, şimdiyse Sorumlu Yazı İşleri Müdürü görevini yürüttüğü Agos’un tüm zorluklara rağmen Türkiye’nin farklı toplumlarına birbirini haberler, yazılar, söyleşiler, karikatürler yoluyla anlatmaktan vazgeçmeyeceğini vurgularken sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir Ermeni olarak Türkiye’de artan milliyetçilik ister gazeteci, ister sıradan bir yurttaş olun, birliktelikten ne kadar uzaklaşıldığını gösteriyor. 18 yılda, Hrant Dink’in sözleri ve fikirleri halen hayata geçmedi. Geçmesi için çaba gösteriyoruz ve umudumuzu da kaybetmiyoruz.”