SİBEL YÜKLER
HDP’de bir dönem MYK üyesi olan 11 kişinin, “Ermeni Soykırımı” açıklaması nedeniyle “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılandığı davada mahkeme Tuncay Bakırhan’ın Yeşil Sol Parti'den milletvekili seçilip seçilmediğinin sorulmasına karar verdi.
Eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi 11 kişinin, “Ermeni Soykırımı” açıklaması nedeniyle “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması, Ankara 48. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya sanıklardan Veli Saçılık ve Emin Orhon ile avukatları katıldı. Orhon savunmasında, açıklamanın yapıldığı tarihte MYK üyesi olduğunu ve parti adına bir açıklama yapıldığını söyledi. Açıklamanın arkasında olduğunu ifade eden Orhon, "Osmanlı Devleti'nden kalan bir sorunla yüzleşme söz konusudur, İttihat ve Terakki Cemiyeti zamanında 250 kadar aydın toplanıp infaz edilmiştir, bundan sonra da bu toprakların kadim halklarından biri olan yüz binlerce Ermeni bu topraklardan sürülmüştür, toprak ve mallarına el konulmuştur" dedi.
1915’te yaşananların Osmanlı dönemini kapsadığını ve bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti'ni hedef alamayacağını söyleyen Orhon, "Biz soykırım olarak tarif ettik, başka dillerde başka şekillerde isimlendirilmiştir, hatta ‘büyük felaket’ anlamına gelen isimlerde vardır. Türkiye Devleti, Osmanlı'nın devamı değildir. Dolayasıyla Türkiye Cumhuriyeti'ni aşağılama veya hakaret içeriği söz konusu değildir. Bu sebeple savcılığın iddiası mesnetsizdir" diye konuştu. Açıklamanın, düşünce ve ifade özgürlüğü olarak değerlendirilmesi gerektiğini de belirten Orhon, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarının dikkate alınmasını talep ederek, beraatını istedi.
Orhon'un ardından savunma yapan Veli Saçılık ise, "Osmanlı'nın hem Alevilere soykırım yaptığını hem de Ermenilere karşı soykırım yaptığını düşünüyorum, İttihat ve Terakki'nin de bugün yaşadığımız acıların sebebi olduğunu düşünüyorum. Türkiye'deki sosyologlar, tarihçiler barış içinde bu konuyu tartışıp konuşabilmelidir, politik baskı veya mahkeme baskısı ile bu tip konular kapatılamaz" dedi.
"Buradan mahkeme heyeti ve savcıya da sesleniyorum, kimsenin sesini kesmeyi çalışmayın, ceza ile tehdit etmeyin, insanlar özgürce tartışabilsinler" diyen Saçılık, "Türkiye Cumhuriyeti'ni alenen aşağılama" suçunun oluşmasının da mümkün olmadığını söyleyerek, şöyle devam etti:
"Soykırım, 1914'te başlamış, 1916'da sonuçlanmıştır. Türkiye, Meclis kuruluş tarihi, hatta Kurtuluş Savaşı tarihi dâhil Ermeni Soykırımı'na herhangi bir şekilde dâhil olmamıştır. Dolayısıyla burada Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni tahkir etmek gibi bir amacı olamaz, ancak Osmanlı veya İttihat ve Terakki'yi tahkir derim."
Saçılık'ın avukatı Senem Doğanoğlu da Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu dönemde Ermeni Soykırımı ile ilgili açıklamasını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Taner Akçam kararını dosyaya sundu. Karara göre Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesinin kanun niteliğinde sayılamayacağını, dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahalenin yasal zemini olamayacağını söyleyen Doğanoğlu, "Benzer altı dava daha Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde, halen Türkiye'den savunma istenen grup davalardır. Venedik Komisyonu'nun, 'TCK 301 maddesine Adalet Bakanlığının izni getirilmiş olsa bile neden kanun hükmünde olamayacağına' dair ifade özgürlüğüne yönelik çok geniş kapsamlı bir hüküm olduğunu ortaya koyar raporunu, gayri resmi olarak mahkemenize sunmak istiyoruz" diyerek, beraat talep etti.
Orhan'ın avukatı Kenan Maçoğlu ise, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Hrant Dink ve Taner Akçam kararlarında bu durum açıktılar. CMK 193 maddesi uyarınca, diğer sanıkların ifadesi alınmadan beraat kararı verilmelidir" dedi. Orhon, sanıklardan Tuncer Bakırhan'ın ise Yeşil Sol Parti'den milletvekili seçildiğini belirterek, hakkında durma kararı verilmesini talep etti.
Mahkeme, Bakırhan'ın Yeşil Sol Parti'den milletvekili seçilip seçilmediğinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden (TBMM) sorulmasına karar vererek, duruşmayı 13 Şubat 2024 tarihinde saat 11.00'e erteledi.