HAYRİ DEMİR
Suriye’nin kuzeyinde yer alan Afrin’e yönelik 2018’deki askeri operasyonla ilgili sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek yargılanan önceki dönem HDP Antalya Milletvekili ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği eski Başkanı Kemal Bülbül hakkında beraat kararı verildi.
Bülbül, hakkında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Ocak 2018’de başlattığı askeri operasyona dair sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek açılan dava, milletvekili seçilmesi nedeniyle durdurulmuştu. Bülbül’ün milletvekilliğinin sona ermesiyle birlikte, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” ve “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Davanın ikinci duruşması, Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmayı aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Cahit Kırkazak, HEDEP ve CHP’li milletvekillerinin yanı Alevi kurumları ve insan hakları örgütlerinin temsilcilerinin de bulunduğu çok sayıda kişi izledi. Duruşma, mahkemenin iş yoğunluğu nedeniyle gecikmeli olarak başladı. Avukatları Zeki Avci, Coşkun Özgür Piroğlu, Hasan Erdoğan ve Veysi Gümüş ile hazır bulunan Bülbül, önceki celsede sunulan esas hakkındaki mütalaaya ilişkin savunmasını yaptı.
Mütalaada, İnsan Hakları Derneği ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın askeri operasyonla ilgili açıklamalarının da yer aldığı beş ayrı paylaşım iki ayrı suçlamaya gerekçe yapılarak, Bülbül’ün cezalandırılması talep edildi.
Bülbül: Söylemlerim savaş karşıtlığıdır, bu düşüncemi paylaştım
Bülbül, savunmasında “suç” sayılabilecek bir durumun olmadığını ve bir yurttaş olarak savaşa karşı düşüncelerini paylaştığını belirterek, şöyle konuştu: “Ben burada yurttaş barışı, halkların eşit ve özgür yaşamasını dile getirdim. Afrin'de, Türkiye'de ya da herhangi başka bir yerde kan dökülmesin demişim. Paylaşımlarımda asla bir halkı kin ve nefret teşvik etmek gibi bir ifade bulunmamaktadır. Bu suçun bana yöneltilmesinin kendisi suçtur. Berkin Elvan, Metin Göktepe ve Hrant Dink ile ilgili yapmış olduğum paylaşımların da suç olarak iddianamede yer almasını da kabul etmiyorum.”
Bülbül, milletvekili olduğu dönemde TSK’ya Suriye’ye yönelik sınır ötesi operasyon yetkisini uzatan tezkeresinin uzatılmasına dair Meclis’teki görüşmeler sırasında da ret oyu verdiğini anımsatarak, aynı düşüncesini paylaşımlarıyla da dile getirdiğini söyledi.
Bülbül’ün ardından avukat Zeki Avci, savunma yaptı. Anayasa Mahkemesi’nin “barış çağrısı” içeren söylemlerin düşünceyi açıklama kapsamında değerlendirdiği kararların olduğunu anımsatan Avci, “Müvekkilin paylaşımlarındaki hedef katliamlarıyla gündeme gelen IŞİD’tir. Müvekkilim, IŞİD'e karşı direnişi selamlamıştır. Öte yandan direniş kelimesinin kendisi de suç teşkil edecek bir ifade değildir. Ancak iddianamede, sözlerin kime yönelik olduğuna dair herhangi bir araştırma dahi yapılmamıştır. Yine söz konusu paylaşımlarla bir tehlikenin ortaya çıkıp çıkmadığı da araştırılmamıştır. Soyut bir tehlike olarak paylaşımlar suç unsuru olarak iddianameye konulmuştur.”
Piroğlu: “İddianameyi yazan savcı kötü niyetlidir"
Avukat Coşkun Özgür Piroğlu, “Sınır dışı operasyona karşı çıkmak suç değildir” diyerek, gözaltında gördüğü işkencede yaşamını yitiren gazeteci Metin Göktepe ve Gezi eylemleri döneminde polis tarafından öldürülen Berkin Elvan ile ilgili paylaşımların da suça konu edilmesine tepki gösterdi. Piroğlu, şöyle devam etti: “Berkin Elvan'ın annesinin bu iddianamede yer almış olması, cumhuriyet savcısı görevi kötüye kullanmıştır. Savcı, Aleviliği hedef almıştır. Çünkü Elvan ve Göktepe, Alevi kimliğine sahip insanlardı. İddianamede müvekkil, kimi, kime karşı tahrik etmiş, belli değildir. İddianameyi yazan savcı kötü niyetlidir.”
“Yıl 2023, hala barış sözünü tartışıyoruz”
Avukat Hasan Erdoğan, 12 Eylül askeri darbesinden bu yana avukatlık yaptığını, benzer şekilde düşüncelerin dile getirilmesinin yargılamaya konu edilmesiyle ilgili çok dava takip ettiğini anımsattı. Erdoğan, “Darbe girişiminden sonra da barış sözcüğünün yargılamasına tanıklık ettik. Bugün yıl 2023, yine barış kelimesinin yargılanmasına tanıklık ediyoruz. Barış sözü bu ülkede halen maalesef tartışılıyor. Müvekkilim, barış yanlısı olduğunu, dil, din, mezhep ayrımı yapmadığını ifade ediyor. Bugün ben 'Her yer Filistin her yer direniş' desem suç unsuru mu olacak? Müvekkilim, elbette ki sivil insanların ölmemesi için fikirlerini beyan edecektir” diye konuştu.
Mahkeme başkanı hem Bülbül’ün hem de avukatlarının savunmalarını sık sık kesti. Bu duruma tepki gösteren avukat Veysi Gümüş, “Burada yarım saattir mahkeme heyetinin gerginliğine tanıklık ediyoruz. Ben daha önce böylesi bir gerginlikle yürütülen yargılama görmedim. Savunma heyetine husumetle bakıldığını ilk kez görüyorum” dedi.
Savunmaların ardından Bülbül’e son sözü soruldu. Bülbül, “Her zaman eşitliği, barışı savundum. İddianamede ifade edilen bir Kürt, Alevi ve sosyalist olarak bana karşı suç niteliğindedir. Asıl yargılanması gereken iddia makamıdır” dedi.
Duruşmaya verilen müzakere arasından sonra karar açıklandı.
Mahkeme heyeti, “suçun yasal unsurlarının oluşmadığı” gerekçesiyle oy birliğiyle Bülbül’ün beraatine karar verdi.