Duruşma Haberleri

Eskişehir Onur Yürüyüşü davası başladı ‘Gözaltında kaybedilmekle ve tecavüzle tehdit edildik’

Eskişehir Onur Yürüyüşü davası başladı ‘Gözaltında kaybedilmekle ve tecavüzle tehdit edildik’

NALİN ÖZTEKİN

2024 Eskişehir’de yapılmak istenen Onur Haftası basın açıklamasına katılmak isterken gözaltına alınan on kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması görüldü. Yaklaşık dört saat süren duruşma boyunca sanıklar gözaltında maruz kaldıkları kötü muameleyi anlattı. Avukatlar savunma yaparken savcı uyuyakaldı.

LGBTİ+ Onur Yürüyüşleri kapsamında her sene yapılmak istenen eylem ve etkinliklere ilişkin yargılamalar hız kesmeden devam ediyor. Bu kapsamda basın açıklaması yapmak isterken gözaltına alınan LGBTİ+’lar Eskişehir’de dördüncü kez hakim karşısına çıktı. 2024 yılında Ulus Anıtı önünde henüz basın açıklaması yapamadan polis müdahalesi ile gözaltına alınan on kişi hakkında ‘Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” ve “kamu görevlisine direnme” iddialarıyla açılan davanın ilk duruşması Eskişehir 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşma polis ablukası altında başladı

Avukatların ve tüm sanıkların hazır bulunduğu duruşmayı İstanbul, Ankara, Eskişehir barolarından temsilciler ile birlikte Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği, İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi LGBTİ+ komisyonu, LİSTAG, 17 Mayıs Derneği ve MLSA da takip etti. Duruşma öncesinde avukatların büyük salon talebi nedeniyle duruşma 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşma salonu önünde çok sayıda sivil polis, üniformalı polis ve çevik kuvvet ekibi bekledi.

Kimlik tespitinin ardından sanık savunmalarına geçildi. İlk olarak söz alan Ceren Leventoğlu, salonda müşteki olarak bulunan polislerden birini teşhis ederek kendisini gözaltında kaybetmekle ve tecavüz etmekle tehdit ettiğini, olay günü dağılmak için kendilerine alan açılmadığını ve sağlık kontrolü için hastaneye götürüldüğünde polislerin kendisine çıplak arama yapmaya çalıştığını belirtti. Leventoğlu ifadesini “Bugün burada varlığımızdan dolayı kiminle seviştiğimizin hesabını vermek üzere yargılanıyoruz” sözleriyle sonlandırdı.

‘Gözaltında hem tacize hem şiddete maruz kaldım’

Leventoğlu’nun ardından başka bir dosyadan dolayı tutuklu olan Simay Ada Kart savunma yaptı. Marmara Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla bağlanan Kart polise yönelik bir direnme veya şiddet uygulamadığının altını çizerek şunları söyledi;

“Gözaltı kararının kendisi LGBTİ’lerin varoluşuna yönelik bir saldırıdır. Alanda henüz eylem dahi gerçekleşmeden saldırıya uğradık. Yasaklama kararı da bize bildirilmedi. Gözaltında hem tacize hem şiddete maruz kaldım. O salondaki müşteki polisler tarafından kaybedilmekle ve tecavüzle tehdit edildim. Bize kötü muamele yaparken nefret dolu olduklarını gördük. Onlar gibi hiçbir işkenceci kendi gerçeğiyle yüzleşmiyor. Bizi maruz bıraktıkları şiddet ülkenin halinden de LGBTİ+ düşmanlığından da bağımsız değildi”

‘Biz o alana öldürülmemek için çıkıyoruz’

Kart’ın ardından savunma yapan bir diğer sanık Mati, salonda kendilerinin müştekilerle yer değiştirmesi gerektiğine dikkat çekerek “Bize polise direndi deniliyor ama direnme şansımız bile yoktu. Alana geldiğimizde bir yasaklama kararı göstermeden bize işkence ederek gözaltına alındık. Gözümü açtığımda yüzümü yerde asfalta sürtüyorlardı neden yaptıklarını sorduğumda “seni öldürürüm” dediler. Karakolun kapısında da “seni öldürürüm kimse bulamaz” tehdidi devam etti. Neden varlık mücadelesi dediğimizi anlatayım. Daha önce transseksüel olduğum için tehdit edildiğim bir dava için bu adliyede şikayetçi konumundaydım beni öldürmekle tehdit eden kişiye sadece 500 TL para cezası verildi. Biz o alana öldürülmemek için biz o alana varlık mücadelesi için çıkıyoruz. O alanlara biz çıkmayacaksak kim çıkacak” ifadelerini kullandı.

Sanıklar savunmalarının ardından müşteki beyanlarına geçildi. Müşteki olarak duruşmaya katılan güvenlik şube ve asayiş şube polisleri de bazı sanıkların üst aramasında kendilerine bağırarak direndiğini söyledi ve gözaltında kaybetme tehdidi, tecavüz gibi iddiaları kabul etmedi.

Müşteki beyanlarına karşı Ceren Leventoğlu ve Simay Ada Kart’a söz verildi. Leventoğlu ve Kart müşteki polislerin yalan söylediğini ve elleri kelepçeliyken polise direnme şanslarının olmadığını belirtti.

‘Kamu görevlisi zırhıyla kötü muamelenin meşru hale getirilmeye çalışıldığını gördüm’

Müşteki beyanları ve sanık savunmalarının ardından avukatlar savunma yapmaya başladı. İlk olarak söz alan avukat Hasan Çayır savunmasına salondaki polislerin kimlik tespitinin yapılmasını talep ederek başladı. Çayır, Onur Yürüyüşleri’nin tarihi önemine ve LGBTİ+’lar için bunun neden bir varoluş mücadelesi haline geldiğine değindi. Avukat Esra Başbakkal da polislerin gözaltı esnasında yaptıkları kötü muameleye “Kamu görevlisi zırhıyla kötü muamelenin meşru hale getirilmeye çalışıldığını kendim de gördüm” sözleriyle dikkat çekti ve polisler hakkında nefret suçundan işlem yapılması gerektiğine işaret etti. Ayrıca gözaltındaki müvekkillerine su götürmek istediklerinde ellerindeki suyun polis amiri tarafından tekmelendiğini bu nedenle şiddetin bizzat tanığı olduklarını söyledi.

‘Olayda direnme değil ifade hürriyetini engelleme suçu var’

Söz alan bir diğer avukat Ceren Koçak “Suçun unsurları için önce görev olması gerekir burada barışçıl bir eylem söz konusudur henüz başlamadan polisin kanuna aykırı müdahalesiyle son bulmuştur” sözleyile suçun unsurlarının oluşmadığını vurgularken avukat Heval Yıldız Karasu da “Olayda suç var ama direnme suçu değil TCK 115’teki ifade hürriyetini engelleme suçu var. Mağdurlar ve sanıkların yer değiştirmesi gerekirken bizim müvekkillerimiz yargılanıyor. Ortada bu kadar AİHM bu kadar AYM kararı varken 2911 kadük bir yasadır. Burada suçun unsurlarının oluşmadığı da açık ve nettir KYOK verilmesi gereken yerde saatlerdir yargılama yapılıyor” dedi.

Savcı avukatlar savunma yaparken uyuyakaldı

Avukatlar sözlerini bitirirken savcının kürsüde uyuyakalmasına da “Savcı bey keşke uyansaydı, savunmaları dinleseydi de ona göre mütalaa verseydi” sözleriyle tepki gösterdi.

Beyanların ve savunmaların tamamlanması ardından esas hakkındaki görüşün hazırlanması için dava 9 Nisan 2025 tarihine ertelendi.

Duruşma sonunda avukatlar ve sanıklar toplu fotoğraf çektirirken bir sivil polisin kendi cep telefonuyla görüntü almak istemesi tartışma ve arbedeye neden oldu. Avukatların yoğun ısrarı sonucu toplu fotoğraftan görüntü almaya çalışan polis hakkında tutanak tutuldu.

 

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.