ELİF AKGÜL
Cumhuriyet gazetesi muhabiri Hazal Ocak, fotoğraf muhabiri Vedat Arık, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Olcay Büyüktaş ve Yazıişleri Müdürü İpek Özbey, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un şikayeti üzerine “terörle mücadelede görev alanları hedef göstermek” ve “özel hayatın gizliliğini ihlal” suçlamalarından yargılandıkları davada beraat etti.
14 Nisan 2020 tarihinde Cumhuriyet’te yayımlanan “Boğaz’da kaçak var” başlıklı haberi nedeniyle yargılanan gazetecilerin davası Çağlayan’daki İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada Ocak, Arık, Büyüktaş ve Özbey ile avukatları hazır bulundu. Davayı çok sayıda gözlemci de takip etti. Duruşmada savcı gazeteciler için “terörle mücadelede görev alanları hedef göstermek” ve “özel hayatın gizliliğini ihlal” suçlarından ceza istediği esas hakkındaki mütalaasını tekrar etti. Duruşmada Fahrettin Altun’un avukatının mazeret talebi yargılama karar aşamasına geldiği için mahkeme heyeti tarafından kabul edilmedi.
“Sadece haber yaptık”
Esas hakkında mütalaaya karşı söz alan Arık, “Ben deneyimli bir foto muhabiriyim” dediği savunmasında her zaman insan haklarını gözeterek haber yaptığını söyledi. Arık şöyle devam etti:
“Haberimiz Fahrettin Altun’un evinin nerede olduğuna dair değil. Fotoğrafları onun mülkünden değil, uzaktan herkesin görebileceği bir yerden çektim. Davacının mülkünü ihlal etmedim.” Suçlamaları kabul etmeyen Arık beraatini istedi.
Arık’ın ardından söz alan Ocak da uzmanlığının çevre ve kent haberciliği olduğunu belirterek 12 yıllık meslek hayatında ilk defa böyle bir suçlamayla karşı karşıya olduğu için şaşkın olduğunu ifade etti.
“Fahrettin bey terörle mücadele eden bir kamu görevlisi değil. Bununla ilgili kamuya açıklanmış bir bildirim yok. Özel yetkilendirilmiş biri değil” diyen Ocak, “Ben sadece haber yaptım, kimsenin evinin açık adresini vermedim. Siz de bu haberin basın özgürlüğü içinde olduğunu biliyorsunuz” diyerek suçlamaları kabul etmedi ve beraat istedi.
Özbey de beyanında sadece haber yaptıklarını vurgulayarak “Dünyanın her yerinde haber olabilecek bir şeyi sayfalarımıza taşıdık. Gazeteciliğin suç olmadığını umarım bu sefer anlatabiliriz” diyerek beraatını talep etti.
“Evrensel hukuk ilkeleri hiçe sayılıyor”
Yargılananlardan son söz alan Büyüktaş ise habere “kamu yararı var mı” diye baktıklarını, inşaatın kamu görevlisine ait imara aykırı bir yerde yapıldığı için haberi yaptıklarını söyledi.
Büyüktaş şöyle devam etti:
“İnşaat yapılan yer Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ilana çıkmış bir yerdi. İnşaat, mahalle sakinleri tarafından şikayet edilmişti. Yani o yapı birkaç defa aleniyet kazanmıştı. Bu dünyanın her yerinde haberdir. Kaçak yapı haberi yapan gazeteciler olarak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı’nın şikayetiyle yargılanıyoruz. Evrensel hukuk ilkeleri, basın kanunu hiçe sayılıyor.”
Büyüktaş, suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek beraatini istedi.
“Altun terörle mücadele görevli kamu görevlisi değil”
Gazetecilerin avukatları da söz konusu haberin basın ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu, Fahrettin Altun’un terörle mücadelede görev almış bir kamu görevlisi olmadığını, kaldı ki bu suçlamanın yöneltilmesi için haberin konusunun söz konusu alan olması gerektiğini ama haberin bir “imar haberi” olduğunu belirterek müvekkillerinin beraatini istedi.
Gazeteciler de son savunmalarında yaptıklarının gazetecilik faaliyeti olduğunu belirterek beraatlerini talep etti.
Hükmünü açıklayan mahkeme, atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle tüm gazeteciler hakkında beraat kararı verdi.
Ne olmuştu?
14 Nisan 2020’de Cumhuriyet’te Hazal Ocak imzasıyla yayınlanan haberde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un, Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi'ndeki Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait araziyi 10 yıllığına kiraladığı ve kiralanan araziye duvar, yol, şömine ve çardak gibi peyzaj düzenlemesi yaptırdığı bilgisi yer alıyordu. Aynı habere göre mahalle sakinlerinin şikayetiüzerine yapı İBB ekiplerince yıkılmıştı. Altun'un ikametgah adresi ve fotoğrafı paylaşıldığını gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteye "terör örgütlerine hedef göstermek" suçlamasıyla soruşturma başlattı. İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Hâkimliği de söz konusu haberlere ve sosyal medya paylaşımlarına erişim engeli getirdi. Basın İlan Kurumu (BİK) da gazeteye 35 gün süreyle resmi ilan ve reklamların kesilmesi cezası verdi. .16 Aralık 2020'de başlayan yargılamada üç yılın ardından esas hakkında mütalaasını açıklayan savcı dört gazeteci için “terörle mücadelede görev alanları hedef göstermek” ve “özel hayatın gizliliğini ihlal” suçlarından ceza talep etti.