Bitlis – Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Bitlis News gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sinan Aygül’ün 16 yaşındaki bir kız çocuğunun sokak ortasında cinsel istismara maruz kaldığını ortaya çıkaran haberi nedeniyle aldığı hapis cezası istinaf mahkemesince onaylandı. Ortaya çıkardığı cinsel istismar haberi nedeniyle aldığı cezada erteleme kararı verilmediği için gazeteci Aygül cezaevine girecek.
Temmuz 2019’da Bitlis’in Tatvan ilçesinde bir çocuğa yönelik cinsel istismar olayını haberleştirdiği için gazeteci Sinan Aygül hakkında “soruşturmanın gizliliğini ihlal etmek” iddiasıyla dava açıldı. Tatvan 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada Aygül’e 10 ay hapis cezası verildi. Kararda, “Sanığın suçlu kişilik özellikleri, suç işleme konusundaki ısrarı göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat oluşmadığı…” ileri sürülerek herhangi bir indirime gidilmedi. Ayrıca söz konusu tarihte gazeteci Aygül başka bir haberden dolayı aldığı hapis cezasının infazının ardından denetimli serbestlik süresi içinde olduğundan aldığı ceza tekerrür kabul edilerek “mükerrirlere özgü biçimde infaz edilmesine” karar verildi.
Aygül aldığı hapis cezasını istinaf mahkemesine taşıyarak itirazda bulundu. Aygül, yüksek mahkeme ve AİHM içtihatlarının da yer aldığı 6 sayfalık itiraz dilekçesinde kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, hakkında verilen cezanın iptalini istedi.
Başvuruyu değerlendiren Van Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin 10 aylık hapis cezasını 5 aya indirdi. Mahkeme, kararla birlikte istinaf başvurusunun esastan reddine hükmetti. Aygül bu kararla birlikte çocuğa dönük cinsel istismarı ortaya çıkardığı için cezaevine girecek.
Kararın kesinleşmesiyle birlikte Aygül’ün hakkında daha önce açılmış davalarda verilen iki hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı da bozularak gazetecinin aldığı diğer hapis cezaları da kesinleşmiş oldu.
Kararı MLSA için değerlendiren gazeteci Sinan Aygül her şeye rağmen şaşkın olduğunu ifade etti ve şöyle konuştu:
“Açıkçası her şeye rağmen, basın özgürlüğünün olmaması ve adaletsiz hukuk düzenine rağmen karara şaşırdım. Bir kız çocuğuna yönelik alenen cinsel istismar olayı var. Zanlı hiç gözaltına alınmamış, elini kolunu sallayarak gitmiş. Ben görüntülere ulaştığımda ilkin emniyet müdürüne sordum durumu. Ancak müdür bana cevap vermek yerine dolaylı yoldan haber göndererek haber yapmamamı telkin etti. Ortada bir suç var, haber alma hakkı var. Ben haber yaptıktan sonra bütün yerel ve yaygın basında yer aldı. Suçun şüphelisi yakalandı ve hakkında nitelikli cinsel istismar suçundan dava açıldı. Haberden dolayı soruşturma olumsuz etkilenmiş değil; üstelik ne şahıs hedef gösterilmiş, ne lekelenme hakkı ihlal edilmiş ne de mağdur tarafın haberden dolayı bir mağduriyeti oluşmuş. Aksine haber yapmazsak üzeri örtülecekti, belliydi bu.”
Fail serbest ama haberi yapan gazeteci cezaevine giriyor
“Buna rağmen çok garip bir şekilde yürütülen soruşturma ve kovuşturma aşamalarından sonra 10 ay hapis cezası aldım. Yine şüpheli şahıs hakkında nitelikli cinsel istismar iddiasıyla dava açılmış olmasına rağmen, öğrendiğim kadarıyla mağdurun ifadeleri değiştirilmeye çalışılmış. Ancak mahkeme bunları dikkate almayarak 5 yıl hapis cezası vermiş ve tahliye etmiş. Çok açık deliller olmasına rağmen, şüpheli serbest ama haberi yaparak suçu ortaya çıkaran gazeteci cezaevine giriyor. ”
“İstinaf mahkemesinin kararı da yanlış”
Mahkeme kararının istinaf mahkemesince onaylanmasının haksız bir karar olduğuna dikkat çeken Aygül sözlerine şöyle devam etti:
“Dosyaya 6 sayfalık itiraz dilekçesi yazdım. Usule dair eksikleri tek tek yazdım, esasen suçun oluşmadığı, isnat edilen suçun oluşması için şartların gerektiği, şartları oluşmayan suçun işlenemeyeceği hatta suçun konusunun yokluğu durumunda teşebbüse elverişlilik sorununun bile olduğunu bunun da uzun bir tartışma konusu olduğunu yazdım. Ancak istinaf tek sayfalık gerekçeli kararla, itirazımı hem kabul edip hem reddetti. İstinaf mahkemesinin kararı kesin. Bundan sonra önce Anayasa Mahkemesi sonra da AİHM’e gerekli başvuruları yapacağız. Basın ve ifade özgürlüğünü baskı altına alan bir karar olmasının yanı sıra ne yazık ki toplumda çokça dillendirilen ‘tacizcileri, tecavüzcüleri koruma’ algısını da güçlendiren ve kamuoyu vicdanını yaralayan bir karar oldu.”
Avukat Epözdemir: “Müvekkilin yaptığı haber üstün kamu yararı taşıyor”
İstinaf kararında usule aykırı konular olduğuna dikkat çeken avukat Fırat Epözdemir ise MLSA’ya yaptığı değerlendirmede istinaf kararındaki usulsüzlüklere değindi:
“Müvekkil gazeteci olup, toplumun tüm kesimini ilgilendiren bir konuda paylaşım yapanlardan biridir. Öncelikle bahsi geçen paylaşımın ilk olarak müvekkil tarafından yapıldığı usulüne uygun delillerle ispatlanamamıştır. Ayrıca müvekkilin dava konusu görüntüleri paylaşım anında herhangi bir yayın yasağı da bulunmamaktadır. Tüm toplumu ilgilendiren bir konudaki görüntülerin paylaşılması basın özgürlüğü kapsamındadır ve üstün kamu yararının gereğidir. Durum bu kadar açıkken müvekkilin beraati yerine tecziyesine gidilmiş olması doğru değildir.”
“Öte yandan, istinaf incelemesini yürüten Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi, müvekkil hakkında ilk derece mahkemesinin TCK 285/1’den verdiği cezayı kaldırarak TCK’nın 285/5. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar vermiş. İstinaf mahkemesi tarafından müvekkilin ek savunması alınmadan müvekkilin bu şekilde cezalandırılmış olması da bize göre usule aykırıdır.”
Önümüzdeki günlerde cezaevine girecek olan gazeteci Aygül’ün ne kadar süre cezaevinde kalacağı ise aldığı ceza tekerrür olduğu için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesi ve önceki cezasıyla yeni cezanın toplanarak hesaplanmasından sonra belirlenecek.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.