SEVDA AYDIN
Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği gazeteci Delal Akyüz, ev hapsinin birinci yılında ilk kez hakim karşısına çıktı. Mahkeme ev hapsini kaldırırken, yurt dışı yasağının devamına karar verdi.
Geçen yılın Şubat ayından bu yana ev hapsinde tutulan Mezopotamya Haber Ajansı muhabiri Delal Akyüz’ün yargılandığı davanın ilk duruşması, İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Akyüz’e, çalıştığı ajansın yayın politikası, haber kaynaklarıyla yaptığı telefon görüşmeleri ve haber arşivi gerekçe gösterilerek “örgüt üyesi olmak” suçlaması yöneltiliyor.
Duruşmaya SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ile katılan Akyüz, savunmasında, iddianamede yer alan haberlerin, haber kaynaklarıyla yaptığı görüşmelerin ve sosyal medya paylaşımlarının gazetecilik faaliyeti kapsamında olduğunu vurguladı. Bu çalışmaların herhangi bir örgütle bağlantılı olduğu iddiasını reddederek beraatini talep etti.
Duruşma savcısı, Akyüz’ün savunmasına yönelik bir beyanda bulunmazken, adli kontrol tedbirlerinin devamını istedi.
Akyüz’ün avukatlarından Halil Coşkun, tecritin kaldırılmasına dair yapılan haberlerin yargılama konusu edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtti.
MLSA Hukuk Birimi’nden avukat Didare Hazal Sümeli ise iddianamede yer alan haberlerin kamuya açık bir şekilde yayımlandığını, Akyüz’ün delil karartma ihtimali bulunmadığını ifade ederek ev hapsi kararının kaldırılmasını talep etti. Delilleri tartışmaya açan Sürmeli, savunmasında şunları söyledi:
“AİHM’in Adomco/Slovakya kararı, itirafçı tanık beyanlarını ele alırken, tanığın tanıklıkta menfaatinin bulunmaması gerektiği değerlendirmesini yapmaktadır. Huzurdaki dosyada da bu doğrultuda tanık beyanlarının dosyadan çıkarılması gerekiyor. Kaldı ki, tanık beyanlarına bakıldığında Delal Akyüz’ün gazeteci olduğundan öte bir şey söylenmemiştir ve dosyada yer alan tüm deliller Akyüz’ün her aşamada kabul ettiği şeylerdir. HTS kayıtları, Akyüz’ün görüştüğü kişilerin ev arkadaşları, haber kaynakları veya meslektaşları olduğunu gösteriyor. MASAK raporlarında ortaya konulan para alışverişi tutarları ise arkadaşlar arasında olan borç alışverişini yansıtmaktadır.”
Sürmeli, ayrıca Akyüz’e yönelik suçlamaların basın ve ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini belirterek, AİHM'in Nazan Bozkurt kararına da atıfta bulundu. “Ele geçirilen yayınlarla ilgili AİHM, yasaklı yayınları bulundurmanın kuvvetli suç şüphesi oluşturmayacağına karar vermiştir. AİHM'e göre aleyhe kanıt yokluğu devam ettikçe, önleyici tedbirin meşru amacına bağlı yarar zamanla önemini yitirmektedir ve bu tür yargılamalar basın faaliyetleri üzerinde caydırıcı etki yaratmaktadır.”
Avukat Sürmeli, Akyüz'ün yazdığı haberlerin içeriklerinin tartışılmasının, Basın Kanunu’nun 3. maddesi, Anayasa'nın 26. ve 28. maddeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde düzenlenen basın ve ifade özgürlüğü ilkelerine aykırı olduğuna dikkat çekti.
Avukat Abdülkadir Anğay ise savunmasında, iddianamede yer alan haberlerin toplumsal sorunları konu aldığını belirterek, “Savcılık, bu haberlerin kamusal yararını göz ardı etmiştir. Bir gazetecinin görevi, ülkede yaşanan toplumsal meseleleri haberleştirmektir. Bu haberlerde geçen sorunları, doğrudan etkilenen kişiler de takip edip okur” dedi.
Akyüz hakkındaki ev hapsi kararı, mahkeme tarafından kaldırıldı. Ancak yurt dışına çıkış yasağının devamına karar verildi. Duruşma, 12 Mayıs saat 10.40’a ertelendi.
Dava hakkında
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) avukatları tarafından Akyüz’e uygulanan ev hapsi ve maruz kaldığı yargı süreçleriyle ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) bireysel başvuru yapılmıştı.
Akyüz, "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla gözaltına alındıktan sonra, gazetecilik faaliyetleri gerekçe gösterilerek elektronik kelepçe ile ev hapsine alındı.
AYM başvurusunda Akyüz hakkında dokuz ay sonra iddianame düzenlendiği, haber kaynaklarıyla yaptığı görüşmeler ve mesleki faaliyetlerinin suçlama konusu yapıldığı belirtildi. AİHM başvurusunda, Akyüz’ün özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği, adil yargılanma hakkının zedelendiği, ayrıca ifade özgürlüğünün ihlal edildiği ifade edilerek, Akyüz’ün karşılaştığı kısıtlamaların siyasi saikle yapıldığı vurgulandı.
