“Örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılanan gazeteci Ercüment Akdeniz, tutukluluğunun 243 gününde yapılan ikinci duruşmada yurt dışı çıkış yasağıyla tahliye edildi. Duruşmada iddia makamının sunduğu üç tanıktan ikisinin öldüğü, diğerinin ise Akdeniz’i tanımadığı ve verdiği ifadeyi hatırlamadığı ortaya çıktı.
Semra Pelek
Gazeteci Ercüment Akdeniz’in “silahlı örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Akdeniz duruşmaya 22 Şubat'tan beri tutuklu bulunduğu Marmara Cezaevi’nden getirildi. Duruşmayı DEM Parti milletvekilleri Celal Fırat ve Meral Danış Beştaş, TİP Milletvekili Sera Kadıgil ve CHP Milletvekili Utku Çakırözer ile MLSA Eş Direktörü Barış Altıntaş ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu'nun da aralarında bulunduğu gözlemci kuruluşların temsilcileri izledi.
Duruşmada, iddia makamının tanık olarak gösterdiği üç kişiden ikisinin —Sadık Macit ve Mehmet Devran— vefat ettiği öğrenildi. Mahkemede hazır bulunan üçüncü tanık Sedat Suyu ise sanığı tanımadığını, önceki beyanlarını hatırlamadığını, iddianameye konu toplantıya katılmadığını ve şahitlik etmediğini söyledi.
Savunmasında gazeteci kimliğini vurgulayan Akdeniz, “Kamuoyu beni gazeteci olarak tanır; haberlerim, çalışmalarım ve kitaplarımla tanınırım. Hal böyleyken silahlı örgüte üye olma suçlaması akıl dışı, eşyanın tabiatına aykırı,” dedi.
Tutukluluğu süresince Suç ve Ceza romanını yeniden okuduğunu belirten Akdeniz, “Suç cezasını arıyor. Bu dosyada da böyle. Benim burada yargılanmam abesle iştigal,” ifadelerini kullandı.
Akdeniz, HTS kayıtlarında HDK ile ilişkili bir kişiyle görüşme yaptığına dair herhangi bir bulgu olmadığını belirtti. Yazdığı bir kitabın kapağında yer alan SDKP ibaresinin iddianamede MLKP olarak yer almasına dikkat çekerek, “Bunu maddi hata dışında kötü niyet olarak yorumlarım,” dedi.
HDK’nin “terör örgütü” olarak nitelendirilmesini eleştiren Akdeniz, şu ifadeleri kullandı: “TBMM açılışında düzenlenen resepsiyona HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş katıldı, Cumhurbaşkanı’yla tokalaştı. Bu kadar üst düzey bir görüşme olurken ben neden yargılanıyorum? Bu süreç barışçıl ve olumlu bir gelişmedir, devam etmelidir. Benim HDK’de hiçbir görevim olmadı.”
Avukat Özcan Karakoç, dosyada toplanacak başka delil kalmadığını belirterek dosyanın esas hakkındaki mütalaaya gönderilmesini talep etti. Savcı ise mütalaanın henüz hazırlanmadığını, suçlamanın katalog suç kapsamında olduğunu ifade ederek Akdeniz’in tutukluluk halinin devamını istedi.
Verilen aranın ardından mahkeme, Akdeniz’in adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi.
Ne olmuştu?
Ercüment Akdeniz’in 22 Şubat'ta tutuklanmasından sonra 7 Mayıs’ta hazırlanan iddianamede, “PKK/KCK silahlı örgütünün talimatıyla kurulan HDK içerisinde görev aldığı, örgüt lehine eylemler düzenlediği ve örgüt hiyerarşisi içinde hareket ettiği” iddia edilmişti.
İddianamede ayrıca Akdeniz’in 29 Haziran 2013’te Taksim Gezi Parkı’ndaki bir protestoya katıldığı, grup içerisinde düzenli hareket ettiği öne sürülmüştü. Akdeniz, bu fotoğrafların kendisine ait olduğunu kabul etmiş ancak o dönemde emniyet ve yargı organlarında çok sayıda FETÖ mensubu bulunduğunu belirterek görüntülerin montaj olabileceğini ifade etmişti.
Basın açıklamaları ve eylemlerle ilgili yaptığı telefon görüşmeleri de iddianamede HDK üyeliğine delil olarak sunulmuştu.

