MLSA – Sabah Gazetesi fotomuhabiri İzzet Kezer, 1992 yılında, Newroz Bayramı’nı izlemek için gittiği Şırnak’ın Cizre ilçesinde elinde beyaz bayrakla, kafasından vurularak öldürüldü. Açılan soruşturma “mermi çekirdeği” bulunmadığı gerekçe gösterilerek sürüncemede bırakıldı, dosyanın akıbeti bilinmiyor. Görgü tanıkları, Kezer’in bir polis panzerinden açılan ateşle öldürüldüğünü belirtti.
23 Mart günü Newroz’u izlemek üzere Cizre’de bulunan 10 kişilik bir gazeteci grubu, dışarıdan duydukları sesler üzerine kaldıkları otelden dışarı çıktı. Aniden silahlı bir çatışma başladı. Gazeteciler, bir eve sığındı. Buradan beyaz bayraklarla çıkarak tekrar otele yürümeye başladılar. Grubun içinde yer alan gazeteci İzzet Kezer kafasından vurularak olay yerinde hayatını kaybetti. Gazeteci Kezer, hayatını kaybettiğinde yalnızca 38 yaşındaydı.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) 1992 yılında yayınladığı “1992 Yıllık İnsan Hakları Raporu”nda ise Kezer’in ölümünü “…bir polis panzerinden açılan ateş sonucunda başından vurularak öldürüldü” olarak kayda geçirdi.
Gazeteci Kezer’in öldürülmesi üzerine dönemin Başbakanı Süleyman Demirel 28 Mart 1992’de “…Olay hangi çeşitten olursa olsun soruşturulacak ve neticesine göre hareket edilecektir. Olay soruşturulmaktadır…” dedikten birkaç ay sonra 15 Ağustos 1992’de Milliyet Gazetesi’ne şu demeci verdi “…Öldürülen gazetecilerin bir kısmı gerçekten gazeteci değildir. Militandır. Birbirlerini öldürüyorlar. Bana devletin resmi mercilerinin verdiği bilgi budur…”
Türkiye’de gazeteciler için en kara yıl: 1992
Türkiye’de basın en karanlık yılını 1992’de yaşadı. 1909’dan beri Türkiye’de öldürülen 67’sinin 14’ü 1992 yılında öldürüldü, bunun bir tanesi hariç tamamı Güneydoğu’da çalışan gazetecilerdi. 1992 yılındaki Cizre Nevrozu kutlamaları ise tarihe ‘Kanlı Newroz’ olarak geçti, dönemin Başbakanı Demirel’in “Toplanmak isteyen toplansın.. Her türlü kolaylık gösterilecektir.” açıklamalarına rağmen, Cizre’de Kanlı Nevroz sırasında 94 kişi öldü.