DENİZ TEKİN
Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hakkında açılan davada 230 gün tutuklu kaldıktan sonra ilk celsede tahliye edilen tahliye edilen Mezopotamya Ajansı editörü Sedat Yılmaz, ikinci celsede beraat etti. Hakkındaki yurtdışına çıkış yasağını da kaldırdı.
Gazeteci Sedat Yılmaz, tanık ifadeleri, yurtdışına giriş çıkış ve otel kayıtları, banka hesap hareketleri, çalıştığı haber ajansları ve sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “örgüt kurmak ve yönetmek” ve “örgüt üyesi olmak” iddialarıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün (29 Şubat 2024) görüldü. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya Yılmaz avukatları Resul Temur, Şule Recepoğlu ile Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Veysel Ok katıldı.
Duruşmayı MLSA’dan Deniz Tekin, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, gazeteci Abdurrahman Gök, Punto24 yanı sırada ile çok sayıda gazeteci izledi.
Esas hakkındaki görüşünü mahkemeye sunan duruşma savcısı, Yılmaz’ın “örgüt üyesi olmak”tan cezalandırılmasını talep etti.
Suruç’a giden gazetecilerin haberlerini mahkemeye sundu
Ardından söz alan gazeteci Sedat Yılmaz, haber takibi amacıyla Urfa’nın Suruç ilçesine gitmesinin davanın iddianamesinde suç unsuru olarak gösterildiğini hatırlatarak, o dönemde kendisiyle birlikte Suruç’ta haber yapan gazetecilerin yazdığı haberleri mahkemeye sundu. Yılmaz, hakkındaki gizli tanık ifadesinin çelişkili olduğunu, kimseden bir talimat almadığını belirterek, beraatini istedi.
Avukat Şule Recepoğlu, dava dosyasındaki suçlamaların asılsız olduğunu ifade ederek, “Sedat Yılmaz’ın gazetecilik faaliyetleri kapsamında yaptığı faaliyetler ve çalışmalar bir örgüt suçu olarak görüldü ve bundan dolayı uzun süre tutuklu kaldı. Müvekkil hakkında hiç bir delil yok beraat ine karar verilmesini istiyoruz” dedi.
Avukat Veysel Ok: Bir gazeteci savaşı takip ediyor diye suçlanamaz
MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, bu davanın soruşturması, Yılmaz’ın gözaltına alınması ve iddianamenin hukuksuz olduğunu belirterek, savunmasını şöyle sürdürdü:
“Sedat hayatını gazeteciliğe adayın biri. Her gazeteci gibi oda kadrolu bir gazeteci. Irak’a habercilik için gittiği çok net. Onun imzasıyla gazetede çıkan haberin mahkemeye sunduk. Sedat’ın gazeteci meslektaşlarıyla yaptığı telefon görüşmeleri, onlarla aynı otelde kalması suç delili gösterilmiş. Bu durum hem hukuken hem de mantıken suç değil. Suruç’ta sınırda yaşanan savaşı sadece Sedat değil ulusal ve uluslararası basından birçok gazeteci takip etti. Bir gazeteci savaşı takip ediyor diye suçlanamaz. Beratını talep diyoruz.”
Avukat Resul Temur, Tanık Koruma Kanunun 9. maddesinin 8. fıkrasında, gizli tanık ifadesinin tek başına cezalandırma için yeterli olmadığını hatırlatarak, beraatını istedi.
Ardından kararını açıklayan mahkeme, Yılmaz hakkında beraat kararı vererek, hakkındaki yurtdışına çıkış yasağı kararını kaldırdı.
Ne olmuştu?
Ankara merkezli yürütülen bir soruşturma kapsamında, 29 Nisan 2023’te, Diyarbakır’da yapılan ev baskınlarında gazeteci Sedat Yılmaz ve eşi Sema Yılmaz ile DFG Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu gözaltına alındı.
Gözaltında darp edilen Yılmaz’a itirafçı olması için polislerce baskı yapıldı. Gazeteciler Yılmaz ve Müftüoğlu, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde tutuklandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Yılmaz hakkında, “örgüt kurmak ve yönetmek” ve “örgüt üyesi olmak” iddialarıyla 37,5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırladı. 44 sayfalık iddianamenin sadece dört sayfasında Yılmaz’a yönelik suçlamalar yer aldı. Yılmaz, daha önce aynı suçlama nedeniyle telefonları üç yıl boyunca dinlenmiş ve 2023 yılında hakkında takipsizlik kararı verilmişti.
İddianamede, Yılmaz’ın yurtdışına yaptığı seyahatler, sosyal medya paylaşımları, haber takibi amacıyla Urfa’ya gitmesi, otel konaklama bilgileri, banka hesap hareketleri ve gizli tanık ifadeleri suç delili olarak yer aldı. Suç delilleri arasında Yılmaz’ın gazeteci meslektaşları ve eşiyle yaptığı arama kayıtları ve telefon baz istasyonu bilgileri, 2017 yılından beri sosyal güvenlik kaydının olmaması de yer aldı.
Yılmaz’ın haber takibi amacıyla Urfa’nın Suruç ilçesine gitmesi “örgütsel faaliyet” olarak yorumlandı. Yılmaz’ın 2016 yılından sonra SGK kaydının olmaması, 2017 yılından sonra banka havale işlemi yapmamasının, “hayatın olağan akışına aykırı” olduğu ileri sürüldü.
Yılmaz’ın “Dicle Haber Ajansı (DİHA), Mezopotamya Haber Ajansı, Fırat Haber Ajansı’nda örgüt adına propaganda amaçlı haberler yaptığını”, “yasal ve yasadışı yollardan Irak’a giderek örgüt yöneticileriyle görüştüğünü” dair gizli tanık ifadeleri iddianame suç unsuru olarak gösterildi. Yılmaz’ın “PKK/KCK’nin İdeolojik Alan Merkezi” içerisinde faaliyet yürüttüğü, örgütün talimatları ve ideolojisi doğrultusunda aktif sosyal yaşantısını kılıf olarak kullanıp, gizliliğe riayet ederek faaliyetlerini sürdürdüğü iddia edildi.
İddianameyi kabul eden Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi, yetkisizlik kararı verdiği Yılmaz’ın dosyasını Diyarbakır’a göndermişti.
Yılmaz, 14 Aralık 2023’te görülen davanın ilk duruşmasında yurtdışına çıkış yasağı adli kontrol kararıyla tahliye edilmişti.