İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, gazeteciler Ercüment Akdeniz ve Yıldız Tar’ın da aralarında bulunduğu dört kişiye “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlaması yöneltildi. İddianamede, HDK’ye ilişkin açıklamalar ve toplantı notlarının yanı sıra, gazetecilik faaliyetleri kapsamında yapılan görüşmeler ve haber içerikli konuşmalar da delil olarak sunuldu.
Şubat 2025’te gözaltına alınarak tutuklanan Ercüment Akdeniz ve Yıldız Tar’ın, 2023 yılında HDK tarafından düzenlenen çeşitli toplantılara katıldıkları, bu toplantılarda “PKK/KCK çizgisine paralel” ifadeler kullanıldığı ileri sürüldü. İddianamede, HDK’nin “PKK’nin şehir yapılanması” olduğu öne sürülerek, HDK’ye dair tüm faaliyetler “örgütsel” olarak değerlendirildi.
Yıldız Tar’ın gazetecilik faaliyetleri kriminalize edildi
İddianamede Yıldız Tar’ın gazetecilik yaptığı dönemde Etkin Haber Ajansı (ETHA)’da sorumlu yazı işleri müdürlüğü görevini yürüttüğü, bu bağlamda muhabirlerle yaptığı telefon görüşmeleri, haber takibi sırasında editöre bilgi verme pratikleri ve saha aktarımları suçlama konusu yapıldı. Tar ile dönemin ETHA editörü Derya Okatan arasında geçen bir telefon görüşmesi, iddianamede “örgütsel haberleşme” gibi sunuldu.
Bu görüşmede Tar, DİSK binasında 1 Mayıs 2013 günü yaşanan polis müdahalesini aktararak, “DİSK’in içinde üç yaralı var, ikisinin durumu ağır” dedi. Derya Okatan ise “Kim?” diye sordu, Tar “İsimlerini öğrenemedim” yanıtını verdi. Devamında, binaya gaz bombası atıldığını, insanların üst katta sığındığını, dışarıda ise yoğun çatışmalar yaşandığını bildirdi.
Görüşmenin tamamı bir muhabirin sahadan editöre bilgi aktardığı ve haber akışını yönettiği doğal bir gazetecilik pratiği olmasına rağmen, savcılık bu görüşmeyi “örgütsel koordinasyon” olarak yorumladı.
Ercüment Akdeniz: “Panel ve kongrelere gazeteci olarak katıldım”
Emek Partisi üyesi ve gazeteci Ercüment Akdeniz ise ifadesinde, HDK’nin kongre ve panellerine yalnızca gazeteci olarak katıldığını, mülteci ve işçi hakları üzerine çalışan bir yazar olarak bu yapıları takip etmenin mesleğinin bir parçası olduğunu belirtti. Akdeniz, HDK’ye üye olmadığını ve herhangi bir yöneticilik görevi yürütmediğini söyledi.
İddianamede ise Akdeniz’in 2013’te bir HDK toplantısında yaptığı konuşma, gençlik politikaları üzerine görüş bildirmesi ve bazı muhabirlerle yaptığı telefon görüşmeleri delil olarak sunuldu. Savcılık, HDK’nin kadın, gençlik ve yerel demokrasi vurgulu tüm çalışmalarını “militanlaştırma süreci” olarak değerlendirdi.
HDK: “Legal görünüm altında örgütsel yapı”
153 sayfalık iddianamede HDK’ye yönelik suçlamalar büyük yer kaplıyor. Savcılık, HDK’nin “legal görünümlü” bir yapılanma olduğunu, ancak özünde PKK/KCK'nin şehir yapılanması olarak çalıştığını iddia ediyor. HDK’nin program metinleri, tüzüğü ve bileşen yapısı, “örgütün hedeflerini sivil alanda gerçekleştirme aracı” olarak değerlendiriliyor.
HDK kongreleri, yerel meclis çalışmaları, tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılmasına yönelik açıklamalar ile kadın ve LGBTİ+ meclislerinin faaliyetleri de iddianamede suç unsuru olarak sunuldu.
Suçlamaların dayanağı: Panel, açıklama ve gazetecilik
İddianamede sunulan deliller arasında yer alan faaliyetlerin büyük kısmı, kamuoyuna açık basın açıklamaları, dernek toplantıları, panel katılımları ve sosyal medya paylaşımlarından oluşuyor. Savcılık bu tür faaliyetleri, HDK'nin “örgüt hiyerarşisi içinde” hareket ettiğinin göstergesi olarak değerlendiriyor. Ancak iddianamede Akdeniz ve Tar’ın herhangi bir silahlı faaliyetle ilgisi olduğuna dair somut bir delil sunulmadı.
Sanıklar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 314/2 maddesi uyarınca “silahlı örgüt üyeliği” suçlaması yöneltilirken, Terörle Mücadele Kanunu’nun 3. ve 5. maddeleri uyarınca artırımlı ceza talep edildi.