Haberler

Haber takibi yapan gazetecilere polis şiddeti: Çevik kuvvet beni yere fırlattı

Haber takibi yapan gazetecilere polis şiddeti: Çevik kuvvet beni yere fırlattı

Cumartesi İnsanları’nın basın açıklamasını takip etmek isteyen Artı TV muhabiri Umut Taştan ve PİRHA ajansı muhabiri Dilan Şimşek polis şiddetine maruz kaldı. İki isim de basın meslek örgütlerinin de yeterli dayanışmayı göstermekte zayıf kaldığını belirtiyor

Türkiye’de gazetecilik belki de en zor günlerinden geçiyor. Birçok gazeteci yaptığı haberlerden dolayı gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, sokakta haber takibi sırasında polisler tarafından darp ediliyor. Gazeteciler için ikinci haber merkezi adeta adliye koridorları oldu. Özellikle AKP döneminde sokakta haber takibi yapan birçok gazeteci polisin ya fiziki şiddetine maruz kalıyor ya da psikolojik şiddetine…

MLSA olarak son dönemde haber takibi sırasında gazetecilere yönelik artan şiddeti Artı TV muhabiri Umut Taştan ve PİRHA ajansı muhabiri Dilan Şimşek’le konuştuk.

Kayıplarının akıbetini bulmak ve sorumluların ceza almasını isteyen Cumartesi İnsanları’nın Galatasaray Meydanı’nda yapmak istedikleri açıklamayı takip eden Umut Taştan ve Dilan Şimşek birer hafta arayla polis şiddetine maruz kaldı.

Bir yıldır gazetecilik yapan Dilan Şimşek özellikle Cumartesi İnsanları’nın eylemini takip ettiği sırada polisler tarafından darp edildi

Bir yıldır gazetecilik yapan Dilan Şimşek özellikle Cumartesi İnsanları’nın eylemini takip ettiği sırada polisler tarafından darp edildiğini ifade ederek yaşadıklarını şöyle anlattı:

“954. ve 955. hafta eylemlerinde habere takibinde darp edildim. 954. haftada Cumartesi Anneleri/insanları gözaltına alındıktan sonra Milletvekili Sezgin Tanrıkulu basını olaylara ilişkin bilgilendirmeye çalışırken diğer gazetecilerle birlikte ablukaya alındık.

Ablukada içerisinde başlayan fiziksel temas ve şiddet uzunca bir süre devam etti. Ardından bir Çevik Kuvvet beni sırtımdan çekerek kasıtlı bir biçimde yere fırlattı. 955. haftada yine diğer gazeteciler ile beraber haber takibindeyken İHD yöneticisi Cüneyt Yılmaz'ın işkence ve ters kelepçeyle gözaltına alındığı anları görüntülerken, dört çevik kuvvet polisi tarafından darp edildim.”

Dilan Şimşek, demokratik kitle örgütlerinin ve siyasi partilerin basın açıklamaları sırasında oluşan polis müdahalelerini görüntülemeye çalışan basın mensuplarının polis engeliyle karşı karşıya kaldığına dikkat çekerek, “Eğer bir eylem takibindeysek ve polis şiddetini görüntülemeye çalışıyorsak önce önümüze kurulan barikatlarla işimizi yapmamıza engel oluyorlar… Eğer görüntü almaya devam ediyorsak bu sefere sözlü bir tacize dönüşen tavırlar sergiliyorlar. Örneğin ‘Bekleme yapma, yürü, burada görüntü alamazsın, polisleri çekiyorsun çekemezsin vb.’ diyor.

Polis şiddeti kanıksanıyor!

Haber takibi sırasında yaşanılan polis şiddetinin kanıksandığını belirten Şimşek, “Alanda haber takibi yapan gazeteciler için neredeyse kanıksanmış ve normalleştirilmiş bir durum haline gelen polis şiddetine karşı hislerimi tanımlamak oldukça zor. Hem ekip arkadaşlarım hem de diğer gazeteciler adına işimizi tamamlama kaygısından önce birine zarar gelme kaygısı ile alanda olmak ve bu şekilde haber takip etmek bir gazeteci açısından demoralize edici bir durum” ifadelerini kullandı.

Gazeteci Şimşek, polis şiddetlerine karşı basın meslek örgütlerinden yeterli dayanışmanın gelmediğini de belirtti.

Taştan: Hem sözlü hem fiziki müdahale oluyor

Umut Taştan, 6 yıldır gazetecilik yapıyor ve kendisinin haber takibi sırasında defalarca polisler tarafından darp edildiğini ifade ediyor. Taştan, son olarak Cumartesi İnsanları’nın 954.hafta eyleminde polis tarafından darp edildi.

Eylemler öncesi polisle bir diyaloğun olmadığını ancak eylem sırasında polisin yoğun engellemelerine maruz kaldığını belirten Taştan, “Eylem öncesi çok fazla bir diyalog olmuyor kolluk güçleriyle fakat eylemin başladığı andan itibaren hem sözlü hem de fiziksel birçok müdahalede bulunuluyor. Özellikle olayın yaşandığı alandan uzaklaştırmak için her yola başvuruyorlar“ diyor.

Umut Taştan da Dilan Şimşek gibi haber takibi yapıldığı sırada oluşan polis şiddetinin ‘kanıksandığını’ belirtirken farklı bir noktanın da altını çiziyor:

“Bu tarz müdahalelere basın mensupları olarak ‘alıştık’ desek de bunu dememek gerekiyor. Hem olay anında hem de sonrasında ortaya bir tepki koymak gerekiyor. Çünkü tepki konmadığın zaman, bir sonrakine daha şiddetli bir engelle yüz yüze kalıyoruz.“

Taştan: Dayanışmayı yine sokaktan görüyoruz!

Basın meslek örgütlerinin dayanışmasının yetersiz olduğunu belirten Taştan görüşlerini şöyle dile getirdi:

 “Sokakta yaşanan bu kolluk şiddetine karşı dayanışmayı yine sokaktaki meslektaşlarımızdan görüyoruz. Bununla sınırlı kalmamalı. Dışarı çıkmayan, masa başında çalışan yani bu müdahalelere maruz kalmayacak olan meslektaşlarımız da dayanışma göstermeli. Bugün dışarıda bu müdahaleye, engellemeye maruz kalmıyor olması ileride kalmayacağı anlamına gelmez. Tabi bunun bir de meslek örgütleri boyutu var. Darp edilenin basındaki popülaritesine bakmadan, şiddete maruz kalan, gözaltına alınan ya da tutuklanan gazetecileri sahiplenmeleri ve buna karşı bir tepki örgütlemeleri gerekiyor.”

 

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.