Haberler

Adana'daki Onur Yürüyüşü’nde darp edilerek gözaltına alınan üç avukattan polisler hakkında suç duyurusu

Adana'daki Onur Yürüyüşü’nde darp edilerek gözaltına alınan üç avukattan polisler hakkında suç duyurusu

AYSU TAŞDEMİR


ADANA - Adana LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi'nin yapmak istediği açıklamada polis müdahalesiyle gözaltına alınan üç avukat, polisler hakkında "görevi kötüye kullanma", "görevi yaptırmamak için direnme", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "kasten yaralama" suçlamalarından suç duyurusunda bulundu.

2. Adana Onur Yürüyüşü kapsamında 9 Temmuz 2023'te Atatürk Parkı'nda yapılmak istenen açıklamaya polisin müdahale etmesi sonucu aralarında HDP Adana İl Eşbaşkanı Helin Kaya ve 3 avukatın olduğu 18 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Açıklamada Yeşil Sol Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca da darp edilirken, MA muhabiri Hamdullah Yağız Kesen'in de fotoğraf makinası tahrip edildi. Gözaltına alınanlardan 15 kişi "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek" ve "görevli memura direnmek" suçlamalarından yapılan işlemin ardından emniyetten serbest bırakıldı. Avukatlar Zelal Demiray, Umay Büyükdağ ve Baran Taygun Metin ise savcılık ifadelerinin daha sonra alınacağı belirtilerek salıverildi. 

Gözaltına alınan 3 avukat Adana İl Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Amir ve Yetkili Personelleri ile görevli çevik kuvvet personelleri hakkında "görevi kötüye kullanma", "görevi yaptırmamak için direnme", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "kasten yaralama" suçlarından Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı suç duyurusunda, tespit edilecek şüpheliler hakkında ilgili kanun maddeleri ve savcılık tarafından tespit edilecek suç türleri uyarınca gerekli soruşturmanın başlatılması, şüpheliler hakkında cezalandırılma istemiyle kamu davası açılması talep edildi.

Polislerden avukatlara: 'Kimsen kimsin, ne fark eder'

Suç duyurusunda olay yerinde olası hak ihlallerinin tespiti ile çözümü için Adana Barosu tarafından “Avukat ve Gözlemci” sıfatıyla görevlendirildiklerini belirten avukatlar, "Olay günü sivil vatandaşların Atatürk Parkı olarak bilinen alanda basın açıklaması yapacağı esnada kolluk tarafından basın açıklamasına müdahale edilmiş, henüz basın açıklaması başlamadan ve aynı zamanda topluluk tarafından hakkın kullanımı sırasında müdahaleye cevaz verir hiçbir hukuka aykırı davranış gerçekleşmeden, tüm sivil vatandaşlar ile birlikte öncelikle Adana Barosu tarafından basın açıklaması gözlemcisi ve ilk adli işlemle birlikte de diğer göstericilerin müdafi olduğunu belirten ve basın açıklamasına müdahale ve gözaltı işlemlerinin hukuksuz olduğuna dair izahatta bulunmaya çalışan biz avukatlar da 'kimsen kimsin, ne fark eder' denilerek ve darp edilerek önce yakalanmış ve akabinde gözaltına alınmıştır. Herhangi bir karar tebliğ edilmediği, müdahalenin henüz açıklama başlamadan gerçekleştiği, tamamen barışçıl nitelikte kaldığı sırada dahi müdahale öncesi bir uyarı gerçekleşmediği" ifadelerine de yer vererek söz konusu yakalama ve gözaltı işlemine gerekçe olarak ise Adana Valiliği’nin basın açıklamalarını yasaklamasına dair almış olduğu kararın beyan edildiğini ifade etti.

'Gözlemci avukat sıfatımız ve kimliğimiz dikkate alınmadı’

"Darp edilerek gözaltına alındığımız ilk andan itibaren kolluk, tamamen barışçıl nitelikte gerçekleşecek olan basın açıklamasının tertipçilerinden olmadığımızı ve ilk anda gözlemci sıfatıyla orada bulunduğumuzu, ilk adli işlemle beraber de müdafi sıfatıyla kolluğa hukuksuz müdahalenin sonlandırılması için talepte bulunduğumuzdan herhangi bir şüpheye yer bırakılmayacak ölçüde haberdardır" diye belirtilen suç duyurusunda, "Göstericilere yönelmiş adli işlemle beraber müdafi olarak itirazlarımızı yinelediğimiz esnada biz avukatlara yönelen müdahale, yakalama ve gözaltı işlemi, hukuka aykırı nitelikte olmanın yanı sıra, tam da kamu görevinin icrası sırasında avukata karşı işlendiği gerekçesiyle de TCK m.265’te düzenlenmiş 'Görevi Yaptırmamak için Direnme' suçunu oluşturmaktadır. Bir basın açıklamasının sabit bir alana ihtiyaç duyması ve katılımcı yahut gözlemcilerinin kaçma niyetinin de olmaması, basın açıklamasının henüz başlamamış olması, ilk andan itibaren tarafımız avukatların 'gözlemci avukat sıfatımız ve kimliğimiz' hakkında açıklama yapmaya çalışması göz önünde bulundurulduğunda kimlik tespiti yerine yakalama işlemi gerçekleştirilmiş olması bizzat kişiyi hürriyetinden yoksun kılma niteliğindedir." denildi.

'Kolluğun yaptığı özgürlük kısıtlayıcı, hukuka aykırı bir eylemdir'

Savcılık tarafından verilmiş bir karar olmamasına rağmen gözaltına alındıklarını aktaran avukatlar, "Söz konusu adli işlemlerin 'fiili gözaltı' olup olmadığının ve hukuki mahiyetinin ayrıca tartışılması gerekmektedir. Diğer yönüyle, serbest bırakılmayan kişi hakkında uygulanan adli işlemin “gözaltı” olduğu ortaya çıkmaktadır. Dosya incelendiğinde açıkça görüleceği üzere tarafımız hakkında hiçbir gözaltı kararı veya kolluğa bu yönde verilmiş bir talimat bulunmamakta, yakalama işlemi akabinde sürdürülen hürriyet kısıtlama eyleminin gözaltı olduğu açık olmakla beraber bu yönde talimat bulunmadığı sebebiyle de 'fiili gözaltı' yahut 'alıkoyma' niteliğinde olduğu açıktır." ifadeleriyle kolluğun bu yöndeki adli işlemlerinin ise, hukuka aykırılığı ortadan kaldırılabilir birer adli hata değil, özgürlük kısıtlayıcı birer hukuka aykırı eylem olduğunu vurguladı.

Suç duyurusu dilekçesinde polislerin zor kullanması sonucu darp edilip yaralandıklarını da vurgulayan avukatlar, 'kasten yaralama' suçunun işlendiğini, tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde kolluk mensuplarının eylemleri bakımından ayrı ayrı her bir fiil kapsamında 'görevi kötüye kullanma' suçunun da açıkça ortaya çıktığını belirtti.

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.