Geçen yıl 1 Eylül’de Kadıköy’deki Dünya Barış Günü gösterilerini takip ederken darp edilerek gözaltına alınan gazeteci Zilan Azad savunmasında, “Polisler gazeteci olduğumu biliyordu. Taciz edebilmek için gözaltına aldılar” dedi.
Savunmanlığını Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) üstlendiği gazeteci Zilan Azad ile birlikte 99 kişi hakkında, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” iddiasıyla açılan davanın görülmesine, İstanbul Anadolu 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nde davam edildi.
“Polis gazeteci olduğumu biliyordu”
Bir kısım sanık ve avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada Zilan Azad savunmasında, “Gazeteci olarak işimi yapmak üzere orada bulunuyordum. Niçin gözaltına alındığım belli. Polisler gazeteci olduğumu biliyordu. Taciz edebilmek için gözaltına aldılar” diye konuştu.
Azad’ın avukatı Emine Özhasar, müvekkilinin gazeteci olduğunu ve işini yapmak için olay yerinde olduğunu belirterek, söz konusu polisler hakkında “işkence”, “taciz” ve “yaralama” gerekçeleriyle suç duyurusunda bulunduklarını, ilgili dosya numarasını celse arasında dosyaya sunacaklarını söyledi.
“Sağlık kontrolünde haklarımız ihlal edildi”
Sanıklardan Yusuf Okaycan Aydaş ise savunmasında şunları ifade etti: “Katıldığım eylem demokratik bir eylemdir. Eylem alanına gitmeden 15 dakika önce üç Kürt anneye Hanifi Zengin isimli polis amiri fiziksel ve psikolojik şiddet uygulamıştı. Gazeteci olan arkadaşımla annelerin yanına gittiğimizde Hanifi Zengin, beni diğer toplumsal eylemlerden tanıması üzerine ‘hoş geldin Yusuf’ diyerek emrindeki beş polise bana hunharca fiziksel şiddet uygulaması için emir verdi. Hastaneye gittiğimizdeyse rapor istediğimi, polislerin muayenede olmaması gerektiğini söylediğimde, doktor ‘olmalar gerekiyor’ cevabı verdi. Sağlık kontrolünde haklarım ihlal edildi Hanifi Zengin ve emrindeki polisler hakkında şikâyetçiyim. Barışı savunmak ve LGBTİ+ olmak suç değildir.”
Duruşmada beyanda bulunan sanıklardan Hatice Başkalene, konuşmasında işkenceyle gözaltına alındıklarını belirterek, “Sağlık kontrolünde doktorlarla anlaşmalı bir şekilde cebir ve darp raporu almamızı engellediler” dedi.
Sanıklardan Gülfiraz Sağlık da Başkalene’nin ifadelerine katılarak, “Anayasal hakkımız kullandık ama bir araya gelmediğimiz, uyarı almadığımız halde işkenceyle darp edilerek gözaltına alındık. Polisler gerçekten doktorlarla anlaşma içindeydi. Ellerimizin şişliğinden ters kelepçeyle alındığımız belliydi. Bizim şikâyetçi olmamız lazımdı” diye konuştu.
Önceki duruşmada ifadesi alınmış olan sanıklardan Asya Ülker, söz alarak eksik savunmaların tamamlanmasının beklenmesinin hak ihlaline yol açtığını belirterek, “Bizim hak kullanımımız dahi engellendi. Beraat verilmeli” diye konuştu.
“Darp, cebir ve ters kelepçeyle gözaltına alındık”
Sanıklardan Dilek Başalan da savunmasında olay günü Hanifi Zengin’in yanlarına geldiğini belirterek, “Zengin, üçer kişilik gruplar halinde yürüyüş yapabileceğimizi söyledi. İlk olarak üç kişilik bir grup çıktı. Bir, bir buçuk saat orada beklettiler. Birden takviye polisler gelip etrafımızı çevreledi.
HANİFİ ZENGİN KİMDİR?
Polis akademisinden 2002 yılında mezun olan ve davaya konu olay tarihinde İstanbul Güvenlik Şube Müdürü olan Hanifi Zengin, geçmişte Ağrı, Bitlis, Antalya’da görev yaptı. Zengin, sağlıkçıların 7 Temmuz 2022’de yaptıkları eylemi takip eden gazetecilere şiddet gösterdi ve tehdit etti. Artı TV kameramanı Bilal Meyveci’ye yönelik tehditlerinin ardından MLSA Hukuk Birimi “görevi kötüye kullanmak”, “tehdit”, “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali” yönünden suç duyurusunda bulundu ve suç duyurusu üzerine Zengin hakkında tahkikat başlatıldı.
Hanifi Zengin'in, 26 Haziran'daki Onur Yürüyüşü’nde de kadın ve LGBTİ+'ları taciz ettiği anların videoya da yansıdı. Hak örgütlerinin suç duyurusunda bulunması üzerine başlatılan soruşturma sonucunda İstanbul Valiliği polisin şiddetini “orantılı” bularak ‘soruşturmaya izin yok’ kararını verdi. 1 Haziran 2023’te İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı olarak atanan Zengin, Ağustos 2023’te Başakşehir İlçe Emniyet Müdürü olarak atandı.
Biz de üçer kişilik gruplar halinde çıkabileceğimizi söylediklerini hatırlattık ancak, Hanifi Zengin’in birden ‘Alın hepsini’ demesi üzerine darp, cebir ve ters kelepçe yöntemi ile bizi gözaltına aldılar” dedi.
Duruşmada tüm sanıklar atılı suçlamaları reddetti. Talepleri sorulan avukatlardan Emrah Baran beyanında kanuna göre eylemin suç olması için polislerin ancak, “ihtara rağmen dağılmayan şahıslara dağılmaları için zor uygulayabileceğini”, Yargıtay 3. Ceza Dairesi yerleşik içtihatlarında da zor kullanma için, “ihtardan sonra dağılmaya yönelik” olması koşulu arandığını hatırlattı. Dosyada tanık sıfatıyla beyanları bulunan iki polisin, “Yakalama yönelik zor kullandıklarını” söylediklerini belirten avukat Baran, sanıkların hepsinin olay günü herhangi bir uyarı yapılmadığını beyan ettiklerine dikkat çekti. Avukat Baran, bu nedenle olay gününe ait kamera kayıtlarının duruşmada izlenmesi talebinde bulundu.
Ara kararını açıklayan hâkim Ali Öztürk, görüntülerin izlenmesi talebinin bilahare değerlendirilmesine, usulüne uygun duruşmaya gelmeyen ve ifadesi alınmayan sanıkların zorla getirilmesine karar vererek, davayı 20 Aralık 2023, saat 09.15’e bıraktı.