Büşra Genel
Savunmanlarını MLSA’nın üstlendiği gazeteci Yıldız Tar’ın, HDK soruşturması kapsamında “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması bugün Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma, salonun iki kez değiştirilmesinin ardından yaklaşık bir saat gecikmeli olarak başladı.
Gazeteci Yıldız Tar ve İbrahim Halit Elçi’nin hazır bulunduğu duruşmaya, MLSA Eş Direktörü Veysel Ok ve Hukuk Birimi’nden avukat Batıkan Erkoç katıldı. Duruşmayı İsveç, Fransa, İngiltere, Norveç ve AB Türkiye Delegasyonu temsilcileri ile DİSK Basın-İş, ÜniKuir, 17 Mayıs İnsan Hakları Okulu, Ankara Barosu LGBTİ+ Komisyonu, İHD, GALADER ve MLSA temsilcileri izledi. Ahmet Şık ve Özgül Saki de salondaydı.
Savunmasına kendini tanıtarak başlayan Yıldız Tar, “Bugüne kadar özellikle toplumda sesini duyuramayanların hikâyelerini anlatmak için sayısız haber, söyleşi, radyo ve TV programı yaptım. Bu kesimlerin başında da LGBTİ+’lar geliyor,” dedi. Tar, savunmasının devamında, “Örgüt üyeliğiyle suçlanıyorum. Ancak üyesi olduğum örgütler çeşitli LGBTİ+ dernekleri ile Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Gazeteciler Cemiyeti gibi meslek örgütlerinden ibarettir. Yasal siyasi partilere bile üye değilim çünkü gazetecilik bunu gerektirir. Siyasi görüşleriniz olsa bile objektif olabilmeniz gerekir,” ifadelerini kullandı.
Veysel Ok savunmasında, “Biz iddianameyi gördüğümüzde hayal kırıklığına uğradık. İddianame hukuka aykırı biçimde kabul edildi. HDK hakkında hiçbir unsurun yer almadığını gördük. Yedi yıl önceki hukuk kararları kopyala-yapıştır biçiminde kullanılmış. Oysa Yargıtay’ın HDK’nın terör örgütü olmadığına dair kararları mevcut,” dedi.
"İmha edilen tapeler delil olarak kullanıldı"
İddianamede yer alan Yıldız Tar’ın telefon kayıtlarının imha edildiğini vurgulayan Ok, “Telefon tapeleri 2014 yılına ait. Bu kayıtlar zaten imha edilmiş. Siz imha edilmiş kayıtları kullanıyorsunuz. Dosya içerisinde orjinali yok. Orjinal belge yoksa yargılama yapılamaz. Şu anda derhal beraat kararı verilmesi lazım. Yıldız savunmasında ‘bu tapeler bana ait değil’ deseydi siz bir uzman raporu dahi alamayacaksınız. Yıldız’ın derhal adli kontrol tedbiri kaldırılması ve derhal beraat karar verilmesi gerek. Dosya ilk andan bugüne kadar hukuksuzlukla devam ediyor. Bu iddianameyi hazırlayan Savcı hakkında da suç duyurusunda bulunulması lazım” ifadelerine yer verdi.
“Gazetecilerin materyalleri tıpkı avukatlar gibi dokunulmazdır”
Duruşmada yer alan MLSA avukatı Batıkan Erkoç, müvekkili Yıldız Tar’ın gazeteci olduğunu ve bu yüzden materyallerine kaynak gizliliği sebebiyle avukatlar gibi dokunulamayacağını belirttiği savunmasında “Müvekkilim gazetecidir. Gazetecilerin materyalleri kaynakların gizliliği için tıpkı biz avukatlar gibi dokunulmazdır. Dizüstü bilgisayarına, cep telefonuna el konuldu Yıldız’ın. Yıldız’ın bütün dijital materyallerinden alınan imajlarında herhangi bir suç tespit edilemedi. Adli kontrol tedbiri için somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesi aranır. Somut delil burada imha edilen telefon tapeleri. Bunlar delil değildir. Ben kayıtları dinleyelim desem ortada kayıtlar yok. Sivil toplumlarında çalışanların ve gazetecilere adli kontrol tedbirleri verilmesi ifade özgürlüğünün ihlal edilmesine ilişkin pek çok karar var. Bu yüzden müvekkilim hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını ve beraatini istiyorum” şeklinde konuştu.
“Bu dava yalnızca ceza davası değil”
Tar’ın avukatlarından Hayriye Kaya, söz konusu davanın yalnıza bir ceza davası olmadığını belirttiği savunmasında “Bu dava yalnızca bir ceza davası değil, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve demokratik çoğulculuk ile alakalı bir dava. Türkiye’de uzun süredir hedef haline getirilen LGBTİ’ler için güçlü bir dayanışma figürüdür Yıldız Tar. Bu yargılama gazetecilik pratiğinin yargılanmasıdır” ifadelerini kullandı.
Aynı davada yargılanan Halit Elçi ise savunmasında, “HDK meşru ve demokratik bir örgüttür. Demokrasiyi savunmaktadır, bu nedenle de aynı değerleri savunuyorum,” dedi. Elçi, iddianamede HDK’nın terör örgütü olduğuna dair somut bir delilin bulunmadığını belirtti.
Hakimin “HDK’nın terör örgütü olup olmadığının tartışılmadan devam edilmesini” istemesi üzerine araya giren Veysel Ok, “Asıl bu mesele tartışılmadan savunma yapılamaz,” dedi. Tartışmaya katkıda bulunan avukat Batıkan Erkoç da, “Bir yapının silahlı terör örgütü olarak kabul edilmesi ancak kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla mümkündür,” ifadelerini kullandı.
Beş dakikalık bir aranın ardından yeniden başlayan duruşmada gazeteci ve gözlemciler salona alınmadı. Mahkeme, imza yükümlülüğüyle uygulanan adli kontrolün kaldırılmasına, yurt dışına çıkış yasağının ise devamına karar vererek duruşmayı 23 Şubat saat 14.15’e erteledi.

