Diyarbakır- Halkların Demokratik Partisi Diyarbakır İl Örgütünde basın danışmanı olarak çalışan Vedat Dağ’ın, haber takibini yaptığı basın açıklaması, yürüyüş ve etkinliklere katılması ve bunları sosyal medyada paylaştığı gerekçesiyle, gizli tanıkların iddialarının yanı sıra “KCK Basın ve Yayın Komitesinde faaliyet yürüttüğü” iddiasıyla “tehdit”, “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası yapmak” suçlamalarıyla yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme, Dağ’ı “örgüt üyesi olmak” suçundan 6 yıl 3 ay, “örgüt propagandası yapmak” suçundan 1 yıl 6 ay 22 gün ve “tehdit” suçundan ise 2 yıl 6 ay olmak üzere toplamda 10 yıl 3 ay 22 gün hapis cezasına çarptırdı. Dağ’ın avukatı, kararı istinaf mahkemesine taşıyacak.
HDP Diyarbakır İl Örgütünde basın danışmanı olarak çalışan Vedat Dağ’ın, haber takibini yaptığı basın açıklaması, yürüyüş ve etkinliklere katılması ve bunları sosyal medyada paylaştığı gerekçesiyle, gizli tanıkların iddialarının yanı sıra “KCK Basın ve Yayın Komitesinde faaliyet yürüttüğü” iddiasıyla “tehdit”, “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası yapmak” suçlamalarıyla yargılandığı davanın on ikinci ve karar duruşması bugün görüldü. Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya Vedat Dağ katılmazken, avukatı Gulan Çağın Kaleli duruşma salonunda hazır bulundu. Duruşmayı iki sivil polis de izledi.
Mahkeme, duruşmayı izleyen polislerin kimlik tespitinin yapılması talebini reddetti
Duruşmada ilk olarak söz alan Dağ’ın avukatı Gulan Çağın Kaleli, duruşmayı iki sivil polisin izlediğini belirterek, bu polislerin kimlik tespitinin yapılarak duruşma tutanağına geçirilmesini, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda bunun da duruşma tutanağına geçirilmesini talep etti. Mahkeme başkanı, “Bu tür dosyalarda aynı şeyler oluyor. Ara karar kuralım” dedi. Buna dair görüşü sorulan iddia makamı, bu talebin reddedilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, bu talebe ilişkin kurduğu ara kararında, duruşmaların açık olduğu, mahkemenin benzer birçok dosyada güvenlik önlemi alınması için emniyete yazı yazarak kolluk kuvveti istediği, izleyiciler arasında polis memurlarının da olduğunu tutanağa geçirdi. Mahkeme, bu dava dosyasında aynı durumun geçerli olduğunu avukatların, duruşma düzenine ilişkin açıklık ilkesi ile mahkeme düzeni ve yönetimine ilişkin mahkeme heyeti tarafından alabileceği ve bu konularda karar oluşturabileceği kısımlara avukatların itiraz edemeyeceği gerekçesiyle talebinin reddine dair ara karar kurdu.
Savcı, bir önceki celsede verdiği esas hakkındaki mütalaasını değiştirdi
Duruşmada ilk söz alan iddia makamı, Dağ’ın “örgüt üyesi olmak” ve “tehdit” suçlarından cezalandırılması istemiyle bir önceki celsede mahkemeye sunduğu esas hakkındaki mütalaasında “örgüt propagandası yapmak” suçundan ayrıca hüküm kurulmasına yer olmadığına dair kararını değiştirdi. Savcı, Dağ’ın “örgüt propagandası yapmak” suçundan da cezalandırılmasını talep etti.
Esas hakkındaki mütalaaya karşı söz alan Av. Kaleli, 9 Ekim 2018’de ev baskınlarında müvekkil ile birlikte gözaltına alınan herkesin beraat ettiğini hatırlattı ve bu dosyalarda yer alan gizlik tanık ifadelerinin asılsız ve gerçek dışı olması nedeniyle yerel mahkemelerin beraat kararı verdiğine dikkat çekti. AİHM’in, TCK’nin 314/2 maddesinin çok geniş yorumlandığına hükmettiğini vurgulayan Av. Kaleli, Yargıtay’ın Edip Binbir kararında içtihat değişikliğine gittiğini ve “örgüt üyeliği” suçlamasına delil olarak gösterilen siyasi parti faaliyetlerinin her bir birinin ayrı ayrı değerlendirilerek örgüt talimatıyla yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğine dair karar aldığını hatırlattı.
Müvekkili hakkında Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’na aykırı bir şekilde teşhis işlemi yapıldığını, “Uzay” rumuzlu gizli tanığın müvekkili kumral, yeşil gözlü olarak tarif ettiğine dair ifadesini hatırlatan Av. Kaleli “Müvekkilimi, iddia makamı görmedi ama duruşmada siz de gördünüz. Müvekkil kumral saçlı ve yeşil gözlü değil. Bu nedenle gizli tanık ifadesinde birçok tutarsızlık var” dedi.
‘Eylem ve etkinliklere haber verme amacıyla katıldığı dikkate alınsın’
Av. Kaleli, müvekkilinin HDP Diyarbakır İl Örgütü basın danışmanı olması sebebiyle HDP’li yöneticilerin ve milletvekillerinin siyasi parti faaliyeti kapsamında katıldığı eylem ve etkinliklerin fotoğraflarını çekip, haberlerini yaptığı anımsatan Kaleli, müvekkilinin katıldığı iddia edilen 25 ayrı basın açıklaması ve etkinliği bu nedenle takip ettiğini söyledi. Müvekkilinin sosyal medyada yaptığı ve suç delili olarak gösterilen 15 paylaşımın HDP faaliyeti olduğunu ve bu paylaşımların yapıldığı HDP’nin Twitter hesabındaki telefon numarasının müvekkilinin telefonu olduğunu söyledi. Müvekkilinin gözaltına alındığı sırada kendisine kadın kuruluşu olan TJA’nın üyesi olup olmadığının sorulduğunun bilgisini verdi. Bu davanın Diyarbakır TEM Şube ile katılan Celil Begdaş’ın organizesiyle açıldığını dile getiren Av. Kaleli, mahkemeye gelen katılan müştekinin, heyetin gözleri önünde kendisine ve müvekkiline hakaret ettiğini belirtti. Dağ’ın HDP önünde nöbet tutan müştekiyi tehdit etmediğini vurgulayan Av. Kaleli, olay anına ilişkin görüntülere bakıldığında müştekinin müvekkilini darp ettiğinin, Dağ’ın olay yerindeki polislerin nezareti altında binaya götürüldüğünün açık olduğunu kaydetti. Müvekkilinin, polislerin yanı başında herhangi bir kişiyi tehdit etmesinin söz konusu olmayacağını, böyle bir durumun yaşanması halinde bu tehdidi yapan kişinin Diyarbakır şartlarında hemen gözaltına alınacağına dikkat çeken Av. Kaleli, buna rağmen sanığın gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu dile getirdi. Müvekkilinin suçlama konusu yapılan eylem ve etkinliklere haber verme amacıyla katıldığının dikkate alınması gerektiğini belirten Av. Kaleli, Dağ hakkında beraat kararı verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, duruşmaya verdiği kısa bir aranın ardından kararını açıkladı. Mahkeme, Dağ’ı “örgüt üyesi olmak” suçundan 6 yıl 3 ay, “örgüt propagandası yapmak” suçundan 1 yıl 6 ay 22 gün ve “tehdit” suçundan ise 2 yıl 6 ay olmak üzere toplamda 10 yıl 3 ay 22 gün hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme ayrıca, karar kesinleşinceye kadar Dağ hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının devamına karar verdi.
Dağ’ın avukatı Kaleli kararı istinaf mahkemesine taşıyacak
Duruşma sonrasında MLSA’ya konuşan Dağ’ın Avukatı Gulan Çağın Kaleli, yerel mahkemenin verdiği bu kararı istinaf mahkemesine taşıyacaklarını söyledi. Müvekkili hakkında açılan ve daha sonra birleştirilen üç ayrı dosyada, müvekkilinin basın çalışanı olarak takip ettiği HDP’nin eylem ve etkinliklerine katılmış olmasının ve kurumsal hesaptan yapılan sosyal medya paylaşımlarının bu davada suç olarak gösterildiğini söyledi. Müvekkiline yöneltilen suçlamaların asılsız olduğuna dair birçok delil ve beyanın dava dosyasında olmasına rağmen mahkemenin hukuka aykırı bir karar verdiğini belirten Av. Kaleli, “Hakkaniyete ve hukuka uygun bir yargılama yapılmış olsaydı böyle bir cezanın çıkmasının mümkün olmadığının altını çizmek isterim. Son dönemde Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararında örgüt üyeliğine ilişkin ortaya koymuş olduğu kıstaslar ve yine siyasi parti faaliyetlerinin örgüt faaliyeti kapsamında değerlendirilmeyeceğine dair aslında çok net tespitler de bulunuyor. Ancak hem bu Yargıtay kararı hem de Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesinin benzer davada lehte vermiş olduğu kararlar yerel mahkemeye sunulmasına rağmen bu kararlara hiçbir şekilde atıf yapılmadan, hiçbir şekilde değerlendirme yapılmadan yasal bir siyasi partinin eylem ve etkinlikleri adeta bölünerek bir kısmı üyelik suçuna bir kısmı da propaganda suçu yönünden delil olacak şekilde değerlendirme yapılmıştır. Bu kararın bu yönüyle de hukuka aykırılık teşkil ettiğini söylemek mümkün” dedi.
*Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (C BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf yapmak şartı ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.