Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), Heinrich Böll Stiftung Türkiye Ofisi ile birlikte 7- 12 Kasım tarihleri arasında Brüksel ve Berlin’de hak savunuculuğu ziyaretleri gerçekleştirdi.
MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Kaos GL Hukuk Koordinatörü Kerem Dikmen, Heinrich Böll Türkiye Ofisi Yöneticisi Yardımcısı Julia Bartmann ve MLSA Proje Koordinatörü Mümtaz Murat Kök’ten oluşan heyet, ziyaretlerine 8 Kasım’da Avrupa Birliği Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Marko Makovec ile yapılan toplantı ile başladı. Uzmanlık alanları ile ilgili Türkiye’deki gelişmeleri Makovec ile paylaşan hak savunucuları, kendilerine yöneltilen soruları cevapladı. Toplantıda ayrıca sivil toplumun faaliyetlerini de etkileyen Schengen vizesi konusunda yaşanan sorunlar ile ilgili endişe ve talepler dile getirildi. Toplantıda ayrıca AB’nin Türkiye ile yaptığı anlaşmanın göçmenlerin maruz kaldığı hak ihlallerinin önemli bir kaynağı oldu Makovec’e iletildi.
Hak savunucuları, Makovec ile yapılan toplantının ardından ise AB Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakereleri Genel Müdürlüğü (DG-NEAR) Türkiye Direktörü Bernard Brunet ve AB Komisyonu temsilcileri ile bir araya geldi. Hak savunucularından sivil toplum üzerinde giderek artan baskılar konusunda bilgi alan Komisyon temsilcileri, AB’nin Türkiye’deki sivil topluma olan desteğinin devam edeceğinin altını çizdi.
Komisyon temsilcileri ile görüşmenin ardından hak savunucuları Heinrich Böll Stiftung Brüksel Ofisi’nde Brüksel merkezli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve gazeteciler ile bir araya geldi. Hak savunucuları, yuvarlak masa katılımcılarının sorularını cevaplayarak Türkiye’deki insan hakları mücadelesini ve mevcut baskıları paylaştı.
Heyet, Brüksel’deki ziyaretlerini 9 Kasım’da Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sánchez Amor ve AB-Türkiye Parlamento Delegasyonu Başkanı Sergey Lagodinsky ile yapılan toplantı ile sonlandırdı. Avrupa Parlamentosu binasında yapılan toplantıda Türkiye’de demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün durumu tartışıldı. Hak savunucuları, yaklaşan seçimler ile birlikte giderek ağırlaşması beklenen baskılar konusunda Avrupa Parlamentosu’ndan destek beklediklerini dile getirerek evrensel değerlerin jeopolitik önceliklere feda edilmemesini talep ettiler.
Hak savunucuları, Berlin’deki ziyaretlerine ise 10 Kasım’da Birlik 90/Yeşiller Partisi milletvekili Max Lucks ile yaptıkları toplantı ile başladı. Türkiye’de yakından ilgilendiği konular hakkında hak savunucularına sorular yönelten Lucks, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. maddesini ihlal eden Türkiye hakkında yürüttüğü sürece dair heyettekilerin görüşlerini not etti. Hak savunucuları, Türkiye’nin Avrupa Konseyi içerisinde kalmaya devam etmesinin önemini vurgularken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının icrasındaki sorunları Lucks ile paylaştı.
Heyet daha sonra Almanya Dışişleri Bakanlığı’nda Güney-Doğu Avrupa, Türkiye, AGİT ve Avrupa Konseyi ile ilişkilerden sorumlu Büyükelçi Susanne Schütz ile bir araya geldi. AİHM kararlarının icrasındaki sorunları Schütz ile paylaşan hak savunucuları, büyükelçinin Türkiye’deki sivil toplum üzerindeki baskıları anlamak için sorduğu soruları cevapladı.
Heyet, Berlin’deki ziyaretlerin ilk gününü Heinrich Böll Stiftung Berlin Ofisi'ndeki yuvarlak masa toplantısı ile sonlandırdı. Hak savunucuları, Berlin'de bulunan STK temsilcileri ve gazeteciler ile Türkiye’deki sistematik hak ihlallerini paylaşarak sivil toplum üzerindeki baskıları anlattı. Yuvarlak masa toplantısı katılımcıların soruları ile şekillenen tartışma ile sonlandırıldı.
Heyet, Berlin'deki toplantılarının ikinci gününe Bündnis 90/ die Grünen Uluslararası- Avrupa Koordinatörü Pegah Edalatian ile yaptıkları toplantı ile başladı. Hak savunucuları, Edalatian ile Türkiye'de insan haklarının durumu üzerine verimli bir tartışma yaptı ve işbirliği imkanlarını konuştu.
Hak savunucularını ziyaretlerini Avrupa ve İklimden Sorumlu Devlet Bakanı Anna Lührmann ile yaptıkları toplantı ile sonlandı. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi konusundaki endişe ve üzüntülerini hak savunucuları ile paylaşan Lührmann, Türkiye- Avrupa ilişkilerinde önemli bir kriter olduğunu vurguladığı sivil toplumun üzerindeki baskılara dair sorular sordu.
