Duruşma Haberleri

Hrant Dink davası 15 kamu görevlisinin son sözleri için ertelendi

Hrant Dink davası 15 kamu görevlisinin son sözleri için ertelendi

 

ZEYNEP KAYA

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin önceki hükmü bozma kararının ardından, Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetinden sorumlu tutulan 7’si tutuklu, 15 kamu görevlisinin tekrar yargılanmaya başlandığı davanın sekizinci duruşması, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmayı Hrant Dink ailesinin avukatları, Hrant’ın arkadaşları, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) temsilcisi takip etti.

Tutuklu sanıklar Veysal Şahin, Gazi Günay, Okan Şimşek, Muharrem Demirkale, Hasan Durmuşoğlu, Osman Gülbel ve Yavuz Karakaya bulundukları cezaevinden, ev hapsinde olan Ali Öz, tutuksuz sanıklar Mehmet Ayhan, Bekir Yokuş, Mehmet Ali Özkılınç, Onur Karakaya ve Volkan Şahin ise ikamet ettikleri illerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Trabzon Emniyeti’nde İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı ise firari konumda.

Demirkale SEGBİS üzerinden savunma yapmayı kabul etmedi

Tutuklu sanık dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli Muharrem Demirkale, “Masum olduğum için bizzat huzurda gözlerinizin içine bakarak savunma yapmak istiyorum. Ben savunmadan kaçmıyorum ama huzurda savunma yapmak istiyorum” diyerek SEGBİS yoluyla savunma yapmayacağını açıkladı.

Mahkeme heyeti talebi kabul etmedi. Demirkale’nin avukatı da sanığın SEGBİS üzerinden savunmaya zorlanmayacağını söyledi. Mahkeme başkanı, “Durumu karşılıklı kavgaya çevirmeyin” dedi.

Demirkale’nin avukatı, “Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca müvekkilimin huzurda son savunma yapma isteğine katılıyorum. Bunu susma hakkı olarak kullanmayın” ifadesini kullandı.

Tutuklu sanıklardan dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde astsubay rütbesiyle görev yapan Yavuz Karakaya esasa karşı savunmasına ayetle başladı.

“Rakel Dink’in acısını paylaşıyorum”

Yavuz Karakaya, şunları söyledi: “Bu iftirayı atanlara hakkımı helal etmiyorum. Cinayete dair hazırlanan 30 müfettiş raporlarının hiçbirinde adım geçmemiştir, suça iştirak ettiğime dair hiçbir delil yok. Tamamen sahte deliller, varsayıma dayalı. Aleyhimde sahte deliller üreten İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şube ekipleridir. Onlardan davacıyım. Bu dosya kumpas dosyasıdır. Bütün aşamalarda afişe ettiğim bu sahte belgelerle yargılanan iki kişi beraat etti. Ama Bekir Yokuş ve ben yargılanıyoruz.”

Karakaya, “Acısını paylaştığım Rakel Dink Hanımın ‘Bir bebekten katil yaratan karanlık’ sözlerine katılıyorum. Aynı karanlığın bir kurbanı da benim” dedi.

“Ogün Samast’ın hakkımda çelişkili beyanları var”

Yavuz Karakaya, savunmasının devamında, “Tetikçi Ogün Samast’ın beyanları güvenilir bulunmadığı için bazı sanıkları beraat ettirdiniz. Benim hakkımda da çelişkili beyanları var. Olay gününe ilişkin söyledikleri de tutarsızdır. Ogün Samast kendisini olay günü takip eden araba iddiasında da çelişkili ifadeler verdi. Olay yerinde bulunan ve diğerlerine talimat veren kasketli şahıs tabiri de muğlaktır. Ogün’ü verdiği tarif ne bana ne Bekir Yokuş’a benzemiyor. Teşhis yaptırılmadı” diye konuştu.

“Delil yok, ispat yok ama suçlama var”

“Trabzon’dan İstanbul’a gelen jandarma görevlileriyle buluşmadım” diyen Karakaya sözlerini şöyle tamamladı:

“Hrant Dink ile ilgili keşif çalışmasına katılmadım. Bakırköy merkezde bulunan jandarma istihbarat binası görmezden gelindiği gibi benim yanımdaki görev arkadaşlarım da defterde yazıldığı halde görmezden gelindi. Bunları talep ettim ama kabul edilmedi. İstanbul jandarma istihbaratı hiyerarşisi yokmuş gibi suçlamaları bana yönlendirildi. Muharrem Demirkale ile görev ilişkim var. Bu olayın yarattığı sansasyon ve olayın büyüklüğü jandarmayı hedef haline getirdi. Olay günü kullanılan araçların plakaları bile belli değil. Ama jandarmanın araçları dendi, somut delil olmadığı halde. Bizim araçlara benzeyen modifiye araçlardı. Plaka yok, bir şey yok. Jandarmanın dediler. Ne bu araçların jandarmanın olduğu tespit edilmiştir ne de bu araçlardan birinin içindekinin ben olduğu tespit edilmiştir. Akbank kamera görüntüleri usule uygun alınmamıştır, bütünlüklü değildir ve delil olma vasfını da yitirmiştir. Aleyhime olmamasına rağmen şaibelidir. Bu nasıl bir tezgahtır anlamıyorum. Delil yok, ispat yok ama suçlama var. Bu nasıl vatanseverliktir? İfade aşamasında sorular hep maksatlı… iddianamede bütünlük yok. Takdir sizindir. Beraatını talep ederim.”

Yavuz Karakaya’nın avukatı ise “Müvekkilim iftiraya uğradı, 9 yıl boyunca ismi ortada yok, 9 yıl sonra Ogün Samast’ın ifadeleri üzerine ismi gündeme geldi. Ogün Samast müvekkilim Yavuz Karakaya’ya ve Bekir Yokuş’a iftira atıyor” dedi.

Karakaya ve avukatının savunmasının ardından sanıklar savcının, tutukluluk hallerinin devamına ilişkin esasına karşı tahliye ve beraatlerini talep etti.

Verilen aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin, tutuksuz sanıkların adli kontrol şartlarının devamına karar vererek sanıkların son sözlerinin alınması için duruşma 10 Ocak 2025’e saat 10.00’a ertelendi.

Dava hakkında

Hrant Dink cinayetinde sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin yargılanmasına Nisan 2016’da başlandı.

Sanıkların Dink’in öldürüleceği bilgisine cinayetin işlenmesinden önce sahip oldukları halde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin koruma tedbirleri almadıkları, Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin cinayeti planlayan örgüte operasyon yapmadıkları, EGM İstihbarat Daire Başkanlığı görevlilerinin ise koruma tedbirlerinin alınması ve operasyon yapılması sürecini organize etmedikleri, cinayetin işlenmesinden sonra gerçeğe aykırı belge düzenledikleri gerekçesiyle cezalandırılmaları istendi.

Dava kapsamında tetikçi ve azmettiricilerin dosyası Temmuz 2019’da ayrıldı ve Erhan Tuncel 99 yıl altı ay, Yasin Hayal yedi yıl altı ay, Ogün Samast ise iki yıl altı ay hapis cezasına çarptırıldı. Kamu görevlilerinin yargılanması ise devam etti.

Davadan sonra Adalet Bakan Yardımcısı olan Akın Gürlek’in başkanlığını yaptığı heyet, 26 Mart 2021’de, 76 sanıklı dosyayı hükme bağladı. Mart 2021’deki kararda 37 kamu görevlisi beraat ederken, dördü müebbet, ikisi de ağırlaştırılmış müebbet olmak üzere 26 sanığa çeşitli sürelerde hapis cezaları verildi. On üç sanığın dosyasıysa ayrıldı.

Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, 21 Haziran 2023’te mahkemenin beraat kararlarını onarken, Gazi Günay, Osman Gülbel, Muharrem Demirkale, Yavuz Karakaya, Bekir Yokuş, Hasan Durmuşoğlu, Faruk Sarı, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya, Ali Öz, Okan Şimşek, Gazi Günay, Veysal Şahin, Şükrü Yıldız ve Mehmet Ali Özkılınç hakkındaki hükümleri bozdu. Sanıkların “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçunu oluşturduğunu ve “Anayasayı ihlal” suçundan cezalandırılabileceklerini belirtti.

Davanın beiinci celsesinde esas hakkında mütalaasını açıklayan Savcı Süleyman Erturan, 12 sanığın “tasarlayarak öldürme” (TCK 82/1), ayrıca 10 sanığın “Anayasayı ihlale teşebbüs” (TCK 309/1) suçundan cezalandırılması istedi.

Hakkında TCK 309’dan cezalandırılma istenmeyen cinayet döneminde İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli olan Astsubay Muharrem Demirkale ve Astsubay Yavuz Karakaya hakkında başka bir dava kapsamında Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde TCK 309’dan yargılandıkları belirtildi.

Ayrıca tüm sanıklar için Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 5/1’e göre cezada yarı oranda artırım istendi. Firari sanık Faruk Sarı hakkında istenen ceza ise mütalaada yer almadı.

Anayasayı ihlale teşebbüs suçundan cezalandırılması istenen sanıklar ise dönemin Trabzon Jandarma Alay Komutanı olan Albay Ali Öz, dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcılarından Osman Gülbel, dönemin Trabzon İstihbarat Şube'de R bürosuda sorumlu amir ve Şube Müdür Yardımcısı olan Hasan Durmuşoğlu, cinayet döneminde İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli Bekir Yokuş, dönemin Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi görevlisi Mehmet Ayhan, dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Şubesi görevlileri Okan Şimşek, Gazi Günay, Veysal Şahin ve dönemin Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi görevlisi Onur Karakaya.

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.