İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Başkanı Avukat Öztürk Türkdoğan’ın “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. İlk duruşmada Türkdoğan’ın hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının devamına karar verilmişti. Davanın ikinci duruşmasına da çok sayıda uluslararası hukuk gözlemcileri, sivil toplum örgütü temsilcisi ve milletvekilleri izleyici ve gözlemci olarak katıldı. Katılımcılar, kalabalık sebebiyle 13 dakika önceden salona alındı. İzleyicilerin salona yerleşmesinin ardından duruşma, vaktinden dört dakika sonra saat 14.04’te iddianamenin okunmasıyla başladı.
Duruşma başlar başlamaz esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, “iddianameye konu olan basına verdiği demeç, açıklamalar, eylem ve etkinliklerin suç olduğu iddiasına dair bir delil bulunmadığına, sanığın eş başkanı olduğu derneği İHD’nin 1986’dan beri faaliyette olduğunu, bu kapsamda görev ve faaliyetleri yerine getirdiğine ve örgüt üyeliği iddiasına yer olmadığına” kanaat getirerek, Türkdoğan’ın iddianameye konu olan tüm suçlardan delil yetersizliği sebebiyle beraati ve yurt dışı yasağının kaldırılması yönünde mütalaa verdi.
Mütalaa hakkında görüşü alınan Öztürk Türkdoğan ise, “İlk celsede kapsamlı savunma yapmıştım. Yaptığım açıklamalar insan hakları savunuculuğu kapsamında açıklamalardır. Mütalaaya katılıyoruz. Beraatimi talep ediyorum” dedi.
Oy birliğiyle beraatine karar verildi
Türkdoğan’ın avukatı Kerem Altıparmak da iddia makamının mütalaasına katıldıklarını ve suç unsurlarının oluşmadığını belirterek, beraat talep etti. Avukatlardan Emrah Şeyhanlıoğlu da önceki duruşmadaki savunmalarını tekrarladıklarını, İHD Eş Genel Başkanı olarak insan hakları savunuculuğu kapsamında basına demeç verdiğini, her koşulda doğru bildiklerini ifade etmekle mükellef olduğunu, iddianamedeki suçlamalara konu olan açıklamaların uluslararası düzenlemelere atıf yaptığını, dolayısıyla Türkdoğan’ın “silahlı örgüt üyesi” olduğu iddiasının mümkün olamayacağını söyledi. Savcılığın mütalaasına bir husuta katılmadıklarını söyleyen Şeyhanlıoğlu, Türkdoğan hakkındaki yurtdışı yasağının hükmün açıklanmasının beklemeden geçerli olması gerektiğini söyledi.
Adana Barosu’ndan Yasemin Dora Şeker ise iddianameye konu edilen delillerin “delil niteliği” taşımadığını, bu nedenle delil yetersizliğinden beraat kabul etmeyerek TCK 223. Madde/2 a uyarınca beraat verilmesini talep ettiklerini söyledi. Şeker, “Çünkü aynı suçlamalarla bir daha açılmamasını talep ediyoruz” dedi.
Verdiği 5 dakika aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’ın delil yetersizliğinden oybirliğiyle beraatine karar verdi. Mahkeme ayrıca, yurt dışı yasağının hükümün kesinleşmesi beklenmeden kaldırılmasına karar verdi.
Ne olmuştu?
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Başkanı Avukat Öztürk Türkdoğan hakkında “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla iddianame hazırlandı. İddianamenin kabulünün ardından davanın ilk duruşması 22 Şubat’ta Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmada yalnızca üç avukatın savunma yapmasına izin veren mahkeme, Türkdoğan hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının devamına karar vererek davayı 19 Nisan saat 14:00’e erteledi.
İlk duruşma öncesi adliye önünde yapılan açıklamada, Türkdoğan’ı hedef alan bu iddianamelerin, insan hakları savunucularının susturulması ve sindirilmesi yoluyla işkencenin, ayrımcılığın, şiddetin, hukuksuzluğun ve cezasızlığın meşru sayılarak üstünün örtülmesi için hazırlanan iddianameler olduğu belirtildi. Açıklamada, Türkdoğan hakkında hazırlanan iddianamenin aynı zamanda Türkiye’de insan hak ve özgürlüklerini savunan tüm hak savunucularına ve bağımsız sivil toplum örgütlerine de yönelik bir tehdit olduğuna da vurgu yapıldı.
İlk duruşmada savunma yapan Öztürk Türkdoğan ise, ANF’de yer verdiği bir demecinden ötürü “örgüt üyesi şüphesi” hissedildiğini vurgulayarak, telefon görüşmeleri, müvekkilleri, hukuki destek talep edenler ve gazetelere verdiği demeçlerin soruşturma dosyasına eklemlendiğini söyledi.
Savunmasında, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İHD’nin Gare operasyonu hakkındaki açıklamaları sonrası derneği hedef gösterdiğini hatırlatan Türkdoğan, “İnsan hakları çalışmalarını sabote etmeye, dernek ve kurumları da pasifize etmeye çalışıyorlar. İçişleri Bakanı, TBMM kürsüsünden ‘canı çıkası dernek’ diye bizi hedef gösterdi. Bana açılan bu davada İçişleri Bakanının şahsen dahli olduğunu düşünüyorum. Böyle bir iddianamenin asla hazırlanmaması gerekirdi. Sizin de iddianameyi kabul etmemeniz gerekirdi” dedi.
*Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf yapmak şartı ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.