HAYRİ DEMİR
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobani Davası’nın tutukluluk incelemesi duruşmasında tahliye çıkmadı. Duruşma, tutuklu isimlerin tutukluluğuna devam kararıyla hükümlerin açıklanması için 16 Mayıs gününe ertelendi.
IŞİD’in Kobani’ye dönük saldırıları sonrasında 6-8 Ekim 2014’te yaşanan “Kobani eylemleri” gerekçe gösterilerek HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi hakkındaki davanın 82’inci celsesi Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma, 20 Nisan 2021’de başladığı gibi yine Ankara Sıhhıye Adliyesi’ndeki duruşma salonu yerine Sincan Cezaevi Yerleşkesi’nde 15 Temmuz darbe girişimi yargılamalarının görülmesi için yapılan duruşma salonunda görüldü. Duruşmayı DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile DEM Partili milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi izledi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel tarafından görevlendirilen heyette yer alan CHP Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi, Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever ile Türkiye İşçi Partisi Milletvekili (TİP) Ahmet Şık, EMEP Genel Başkan Yardımcısı İskender Bayhan’ın yanı sıra çok sayıda siyasetçi de takip etti.
Önceki celsede davanın karara bağlanarak, hükümlerin açıklanması yönünde ara karar kurulsa da “SEGBİS çözümlerinin yetişmemesi” ve “dava dosyasının incelenmesinin henüz tamamlanmamış olması” gerekçesiyle, sadece tutuk incelemesinin yapılacağı bildirilmişti. Bu kapsamda duruşmada davaya dair hüküm kurulmadı, tutuklu siyasetçilerin tutukluluk incelemesi için beyanlar alındı.
Selahattin Demirtaş ve bir kısım siyasetçi duruşmaya, Sesli Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, sadece Sincan Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan Alp Altınörs ve İsmail Şengül duruşma salonunda hazır bulundu. 18 ismin tutuklu olduğu davada, duruşmaya sadece beş ismin katılması dikkat çekti.
Dosyaya eklenen evraklar ve mazeretlerin okunmasıyla başlayan duruşmanın başlangıcınca mahkeme başkanı, kesin kararın açıklanmayacağıyla ilgili “SEGBİS çözüm tutanaklarının yetişmesi ve dosyanın kapsamı, savunmaların boyutu değerlendirildiğinde bu sürenin yeterli olmayacağı değerlendirerek, hüküm duruşmasının başka bir tarihe ertelenmesine karar vereceğiz. Bu kapsamda bugün tutuklu sanıkların tutukluluk durumunu gözden geçireceğiz ve hüküm için başka bir tarih vereceğiz” şeklinde aktarımda bulundu.
Ardından iddia makamı, tüm siyasetçilerin cezalandırılması yönündeki mütalaasını tekrarlayarak, “kuvvetli suç şüphesi” ve “kaçma şüphesi” olduğu iddiasıyla tutukluluk hallerinin devamını talep etti.
İddia makamının ardından tutuklu siyasetçiler, tutukluluk halinin devamı yönündeki görüşe dair beyanlarda bulundu.
Altınörs: Bir twitten dolayı dört yıldır hapisteyiz
İlk olarak beyanda bulunan Alp Altınörs, davanın HDP Genel Merkezi’nin resmi twitter hesabından yapılan bir paylaşıma dayandırılarak açıldığını anımsatarak, şöyle konuştu: “Bir twit gerekçe yapılarak dört yıldır tutuklu bulunmaktayız. IŞİD’e karşı yapılmış çağrı bahane yapılarak hapisteyiz. Bizim çağrımız demokratiktir, ifade özgürlüğü kapsamındadır. Çağrımız teröre, IŞİD’in soykırımına karşı yapılmış bir çağrıdır. Sadece 6 Ekim 2014 günü dünyanın en kapsamlı örgütü olan dönemin BM genel sekreteri Ban Ki-mun yaptığı çağrıyı size anımsatacağım. Ban Ki-mun, ‘Bu saldırı daha şimdiden sivillerin kitlesel yerinden edilmesine ölümlere sebep olmuştur. Terörist grubun barbarca saldırısı sırasında çok ağır insan hakları ihlallerinin ışığında genel sekreter, Ayn-El Arab’ın kuşatılmış sivillerini kurtarması için elinde imkan bulunan herkesi dayanışmaya çağırmaktadır’ sözlerini kullanmıştı.”
Altınörs, iktidarın HDP tarafından yapılan çağrıyı kriminalize ederek kendileri aleyhinde davaya dönüştürdüğünü belirterek, “Bu davada yargılanan tek bir kişiye şu camı kırdınız diye bir suçlama dahi yok. Twit atmaktan 4 yıldır içerideyiz. Hukuken aklanmış bir twitten bizi 4 yıldır içeride tutuyorsunuz. Bizim çağrımızın amacı açıktır, soyludur ve dayanışmacıdır. Bu halk DAİŞ canileri tarafından kılıçtan geçirilirken bizler sessiz kalamazdık ve buna sessiz kalan hükümeti biz aynı zamanda protesto ettik. Bizim çağrımız karşılık verdi o koridor açıldı ve soykırım engellendi. Soykırım engellendi diye biz 4 yıldır içeride tutukluyuz. Bizim talebimiz bizlerden 4 yıldır çalını olan özgürlüğümüzü iade etmenizdir” dedi.
Yağlı: Bizi rehin almış durumdasınız. Ben sizi hukuka davet ediyorum
Duruşmaya SEGBİS aracılığıyla bağlanan Dilek Yağlı ise “Heyetinizin 4 yıldır dikkate almasa da dinlediğinizi varsaydığım şeyleri tekrar etmenin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. İlk sorgu ve savunmalarda, esasa dair savunmalarda görüşlerimizi dile getirdik. Şimdiye kadar pek çoğunu duymadınız. Bugün karar duruşmasını ertelemesini duyunca açıkça şimdiye kadar bizim ara isteme taleplerimizi ya da bu şekilde 4 yıl yargılama sağlıklı yapılamaz’ sözlerimizi şu an dikkate almanız biraz tuhaf. Vereceğiniz karar da benimle ilgili bir karar olmayacak. Geldiğimiz aşamada kendimizi tekrar ediyoruz. Tahliye taleplerini usülen yapıyoruz ama Dilek Yağlı’yı tahliye etmeyeceksiniz. Ancak Kobanê’ye dair dayanışma çağrısını tahliye etmiş, ya da cezalandırmış olacaksınız. Bizi rehin almış durumdasınız. Ben sizi hukuka davet ediyorum” şeklinde beyanda bulundu.
‘Bugün de benzer bir şey olsaydı, bu çağrıyı yapardık’
Davanın olayların üzerinden altı yıl geçtikten sonra “politik bir tercih olarak” açıldığına dikkat çeken tutuklu Günay Kubilay da “HDP ile meşru zeminlerde mücadele etmeyi göze alamayan siyasi iktidar gayri meşru yollara başvurmuştur ve 6 yıl sonra bu kumpas davasını başlatmıştır. Siz de heyet olarak bu durumunu görüyorsunuz. Bu uygulamaların da bir sınırı var. Bizim buradaki tek bir eylemimiz vardır. HDP MYK’sının tek eylemi vardı. 6-7 Ekim’deki twitter çağrısı. Bu çağrı IŞİD barbarlığına karşı yapılmış meşru bir çağrıdır. Bugün de benzer birşey olsaydı, bu çağrıyı yapardık” dedi.
Kubilay: Bizi cezalandırmak, IŞİD’i ödüllendirmek olacaktır
Kubilay, benzer şekilde İsrail’in bugün Gazze’de uyguladığı “soykırımcı tutumu” protesto ettiklerini ifade ederek, “Dünyanın neresinde olursa olsun ezilen baskıya uğrayan, soykırıma maruz kalan hangi halk varsa HDP onun yanındadır. O yüzden de bize ortada böyle bir MYK’nın işlemiş olduğu bir suç varmış gibi aktarılmasını kabul etmiyoruz. Orada demokratik bir destek çağrısı vardı. Bu aynı zamanda insanım diyen herkesin onurla sahip çıkacağı destek çağrısıydı. Bugün böyle bir destek çağrısını yapan, demokratik nitelikte çağrıyı yapan bizleri cezalandırmak aynı zamanda IŞİD’i ödüllendirmek olacaktır. Böyle bir ödülü IŞİD’e bahşetmeyeceğinizi düşünüyorum. Siz açık bir mahkeme olarak bir karar vereceksiniz. Bu aynı zamanda sizin göreviniz ama bu tür davalarda son sözü her zaman tarih söyler. Tarih bu konuda en büyük yargıçtır. Dolayısıyla bizim şimdiden haklı çıkarmıştır, dolayısıyla da hiç kimse bu tür destek çağrılarından kendini alıkoymamalıdır” diye konuştu.
İsmail Şengül ise “Bu davanın esası HDP’de siyaset yapmak, çeşitli görevler almaktır” diyerek, şöyle devam etti: “Atılmış bir adet twitter mesajı kriminalize edilmiştir ve bu iddianame düzenlenmiştir, yargılama başlamıştır. HDP’de görev almak maalesef kriminal bir olgu olarak sunulmuştur. O dönemki çağrımızın temelinde IŞİD’in katliamlarını durdurmaktı. Bunu anlamak için 4 yıl mahkeme yapmayan gerek yoktu” dedi.
Demirtaş’tan tek cümlelik beyan: Tüm arkadaşlarımın özgürlüğünü talep ediyorum
Duruşmada son olarak Selahattin Demirtaş, beyanda bulundu. Demirtaş, tek cümlelik beyanında, “Herhangi bir söz talebim yok Tüm arkadaşların özgürlüğünü talep ediyorum” dedi.
Siyasetçilerin tahliye taleplerinin ardından dava avukatları beyanlarda bulundu.
Avukat ve DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Türkdoğan, “Mahkemenizin Türkiye’yi rahatlatacak tahliye kararı vermesini bekliyoruz” dedi.
Eski RTÜK üyesi kansere yakalandı
Eski RTÜK üyesi tutsak siyasetçi Ali Ürküt’ün avukatı ve aynı zamanda oğlu Erhan Ürküt, babası hakkında yakın zaman önce kanser teşhisi konulduğu bilgisini vererek, “Tutuklanmadan önce herhangi bir hastalığı, rahatsızlığı yoktu. Cezaevinde kansere yakalandı. Babama bir şey olursa sorumlusu sizsiniz” dedi.
Avukat Cemile Turhallı Balsak ise siyasetçiler hakkında iddia edilen “kaçma “şüphesinin” olgusal temellere dayanmadığını belirtti. Tutuklu siyasetçilerden Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak açısından uzun tutukluluk sürecinin dolmuş olmasına rağmen “hukuki hile” ile tahliye edilmediklerini dikkat çekti.
Dört saati aşkın süre ara verildi, tahliye çıkmadı
Beyanda bulunan diğer müdafi avukatları da davanın siyasi saiklerle açıldığını ifade ederek, tahliye talebinde bulundu.
Beyanların tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti, ara kararını kurmak için duruşmaya üç saati aşkın süre ara verdiğini açıkladı. Ara verilmesiyle birlikte duruşmayı izlemeye gelenler, cezaevi kampüsünden ayrıldı.
Duruşmaya dair karar dört saati aşkın sürenin ardından açıklandı. Ara kararda, tutuklu 18 ismin tutukluluk halinin devamına karar verildi. Davanın bir sonraki duruşması, 16 Mayıs'a ertelendi.