Hoşgeldin Haziran! Haziran 2024 başlarken, MLSA son yıllarda hükümetin artarak hedef aldığı ve kriminalize ettiği LGBTİ+’ların haklarına yönelik saldırılara karşı dayanışma göstermeye devam ediyor. LGBTİ+’ların maruz kaldığı ihlalleri gündeme getirmek, onların hakları için mücadele etmek ve her zaman yanlarında olmaya elbette tüm sene devam ediyoruz. Ancak önceki senelerde olduğu Onur Ayı’nda LGBTİ+’lara yönelik hak ihlallerine ve onların hikayelerine yer vermeye çalışıyoruz: Onur Ayı’nın ilk haftasında Van’dan gazeteci bir LGBTİ+’nın hikayesi ve MLSA’nın başvurusu sonucu ortaya çıkan güçlü bir Anayasa Mahkemesi Kararını paylaşarak Haziran yazılarımıza başlıyoruz. Onur Ayı kutlu olsun! |
LGBTİ+lara yönelik yasaklar ve gazeteciliğe baskılara rağmen Van’da gazetecilik yapmaya karar veren Ahmet, mesleğe başlama hikayesini paylaşarak gazeteciliğin LGBTİ+ mücadelesindeki önemini anlatıyor
Yasemin Dikici
Onur Yürüyüşlerine yönelik yasaklar, polis saldırıları, gözaltılar ve davalar, hatta yürüyüşlere müdahale etmeleri için radikal İslamcı gruplara yapılan çağrılardan, LGBTİ+ film gösterimi, festival ve konser yasaklarında veya Anayasa tartışmalarına kadar her adımda hükümet, LGBTİ+ları hedef haline getirmeye çalışıyor.
Türkiye’de basın özgürlüğünün hali de iler acısı.Bugün itibariyle 24 gazeteci haberleri nedeniyle cezaevinde bulunuyor. MLSA’nın Adalet Gözlem raporuna göre 2023’te 314 gazeteci 133 davada gazetecilik nedeniyle açılan davalarda yargılandı, birçoğu hapis cezaları aldı.
Bütün bunlara rağmen, MLSA İle hikayesini paylaşan Van’da yaşayan LGBTİ+ Ahmet, gazeteciliğin onu Türkiye’den taşınmaktan vazgeçirip, mücadele etmeye adım atmasında anahtar olduğunu anlatıyor.
‘Emniyet’e gitmedim, çünkü bana inanmayacaklardı’
Batman doğumlu olan Ahmet, üniversite için Van’a taşındığını ancak LGBTİ+ kimliği dolayısıyla üniversite yıllarının çok zor geçtiğini, kendini çok yalnız hissettiğini anlatıyor. Bir akşam, tek başına tiyatrodan dönerken yaşadığı korkutucu bir deneyimi paylaşıyor Ahmet: “Karanlık ve sakin bir sokaktan eve doğru yürüyorum. Arkamdan ayak sesleri duymaya başladım. Korktum ve adımlarımı hızlandırdım. Biri o esnada üstüme atladı ve beni yere attı. Sarhoş olduğu için onu ittim ve koşarak eve gittim. Evet, eve gittim. İlerdeki emniyet güçlerinden yardım isteyemedim. Bana inanmayacaklardı, belki dalga geçeceklerdi.”
Böyle bir durumla karşılaşmamak için ağlayarak ee gittiğini anlatan Ahmet: “Çünkü bu tür durumlarda polisler dalga geçerek, ‘Sen onunla görüşmek için burdaydın. İşler yolunda gitmedi ve şikayet etmeye geldin’ diye dalga geçiyorlardı. İnanmıyorlardı” dedi.
Ülkeyi terketmek mi kalmak mı?
Olay günü giydiği kıyafetlerini bir daha giymediğini ve iki ay boyunca korkudan evden çıkmadığını belirten Ahmet, “Olaydan sonra bir türlü kendime gelemedim. Hollanda’da olan arkadaşıma durumu anlattım ve o beni yanına çağırdı. Gitmeye karar vermiştim artık. Bütün işlemleri hallettim, Hollanda’daki arkadaşımdan haber bekliyordum. Sonra telefonum çaldı ve acilen hastaneye çağırdılar. Bende koşarak hastaneye gittim ve LGBTİ+ bir arkadaşımın kanlar içinde kaldığını gördüm. Erkek arkadaşı tarafından dövülmüştü ve arkasında duracak hiç kimse ve hiçbir “güç” yoktu. O gün orada Van’da kalmaya ve mücadele etmeye karar verdim” diye konuştu.
‘Gazetecilik Türkiye’de hayati önem taşıyor’
Ergenlik döneminde yalnız hissettiği için sürekli yazılar yazdığını ve gazeteciliğin bir yazma, anlatma, dile getirme, haykırma işi olduğu için gazeteci olmaya karar verdiğini sözlerine ekleyen Ahmet, “Gazeteci olursam sesimizi daha çok duyururum’ diyerek, çalışmalara başladım. Çünkü gazeteci olmak, basın kartı almak benim için bir kapının anahtarıydı. Çünkü LGBTİ+ haberleri çok yapılmıyordu ve medyada sıkça işlenmiyordu. Bir haber başka birinin kurtuluşu olabilirdi.”
Bir blog hesabı açıp haberleri oradan paylaşmaya başladığını anlatan Ahmet, zamanlar alandan insanlarla tanışıp, oradaki kontaklarının tavsiyesi ile Van’da gazetenin haber müdürü haline geldiğini belirtti.
‘Biz varız, var olacağız’
Anlamlı bir dava için çalışmanın, emek vermenin kendisi çok mutlu ettiğini vurgulayan Ahmet, son olarak: “Türkiye’de gazeteciliğin zaten zor bir iş olduğunu biliyorum. Sayımız giderek artıyor. Daha doğrusu insanlar artık her şeyin farkına varıyor. Kendini açıklamaktan, kabul etmekten kaçmıyor. Dünyanın her yerinde LGBTİ+ arkadaşlarımız var. Maalesef dünyanın her yerinde, hak ihlalleri yaşanmaya devam ediyor. LGBTİ kişilerin istedikleri ve hak ettikleri şey; damgalanma, şiddet ve ayrımcılık olmaksızın yaşamlarını sürdürme; aileleri, toplulukları ve ülkelerine katkıda bulunmaktır. Biz varız, var olmaya devam edeceğiz” dedi.