DENİZ TEKİN
Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla yargılanan gazeteci Ayşegül Doğan davası görüldü. Mahkeme, 14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde milletvekili seçilerek Anayasa’nın 83 maddesindeki yasama dokunulmazlığı hakkına sahip olan Doğan’ın hakkındaki yargılamanın durdurulması talebini reddetti. Mahkeme, Doğan hakkında 2017 yılından beri uygulanan yurt dışına çıkış yasağının devamına karar vererek davayı 11 Aralık 2023 tarihine erteledi.
Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın 5. Duruşmasına 14 Mayıs seçimlerinde Yeşil Sol Parti'denmilletvekili seçilen Gazeteci Ayşegül Doğan katılmazken, avukatları Emel Ataktürk Sevimli, Ahmet Özmen ve Mehmet Emin Aktar duruşma salonunda hazır bulundu. Şırnak İl Seçim Kurulu, Doğan’ın 14 Mayıs’ta yapılan 28. Dönem Milletvekili Seçimlerinde Şırnak Milletvekili seçildiğine dair mahkemeye gönderdiği yazı duruşma tutanağına geçirildi.
Ardından duruşma savcısı mahkemeye sunduğu görüşte, Doğan hakkında verilen yurtdışına çıkış yasağının devamına, davasının esası hakkında görüşünü hazırlamak için dava dosyasının savcılığa gönderilmesini talep etti.
‘Anayasa Mahkemesi Kararları bütün yargı kurumları için bağlayıcıdır’
Ardından söz alan Av. Emel Ataktürk Sevimli, milletvekili seçildiği için yasama dokunulmazlığı olan müvekkili Doğan hakkındaki yargılamanın durdurulması için duruşma arasında mahkemeye 10 sayfalık savunma dilekçesi gönderdiklerini hatırlattı. Sevimli, savunma dilekçesinin eklerinde Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Enis Berberoğlu hakkında verdikleri kararları da eklediklerini belirtti. Anayasa’nın 67. Ve 83 maddelerinde yer alan seçme ve seçilme ile siyasi faaliyette bulunma hakkına atıfta bulunan Ataktürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kararı olmadan bir milletvekilinin yargılanamayacağını söyledi. Ataktürk, Yasama dokunulmazlığı olan Doğan’ın yargılanmasına gerekçe yapılan Anayasa’nın 14. Maddesindeki “Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması” hükmü konusunda AYM’nin verdiği kararlara değinerek “ Anayasa Mahkemesi kararlarında, halkın siyasi iradesinin engellenmemesi ve hakkın özünün etkisiz hale getirmemesi bakımından Anayasa’nın 14 maddesinin sınırlamasını mutlaka kanun yoluyla yapılmalıdır. Ve 14. Maddenin belirlilik ve öngörülebilirlik koşullarını karşılamıyor demektedir” diye aktardı. AYM kararlarının bütün yargı kurumlarını bağladığını belirten Sevimli, AYM ve Yargıtay Ceza Genel Kararları dikkate alınarak Doğan hakkında yargılamanın durdurulması kararı verilmesini istedi.
Avukat Mehmet Emin Aktar, Anayasa’nın 83. Maddesinde yer alan yasama dokunulmazlığının hangi suçlar bakımından kaldırılacağı konusunda Anayasa’nın 14 maddesinde herhangi bir belirleme olmadığını belirterek, yapılacak bir yasal düzenleme belirsizliğin ortadan kalkacağını söyledi. Avukat Ahmet Özmen ise, parlamenter olan müvekkili hakkında yurtdışına çıkış yasağı verilmesinin komik bir durum olduğuna işaret ederek, müvekkilinin parlamenter çalışmaları yapması için hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasını istedi.
Mahkeme, Yasama dokunulmazlığı olan Doğan’ın duruşmalara katılması için adli kontrol kararını kaldırmadı
Ara karar için duruşma kısa bir ara veren mahkeme heyeti kararını açıkladı. Mahkeme, milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığına sahip olan Ayşegül Doğan hakkındaki yargılamanın durdurulması talebini reddetti. Mahkeme, Doğan yargılamalara katılması için hakkındaki yurtdışına çıkış şeklindeki adli kontrol kararının devamına, esas hakkındaki görüşünü hazırlaması için dosyanın duruşma savcına gönderilmesine karar verdi. Mahkeme, dava dosyasındaki eksikliklerin giderilmesi için davayı 11 Aralık tarihine erteledi.
Ne olmuştu?
Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği KHK hükmüyle 2016’da kapatılan İMC TV’nin Program Koordinatörü ve Gündem Müzakere programının sunucusu olan gazeteci Ayşegül Doğan hakkında 2010 ve 2011 yılları arasında katıldığı iddia edilen DTK faaliyetleri gerekçe gösterilerek 2018 yılında dava açıldı. İddianamede “silahlı örgüt kurmak ve yönetmek” iddiasıyla 22.5 yıla kadar hapsi istenen Doğan hakkındaki suçlamalara ise DTK Daimi Meclisi üyesi olması, gazetecilik faaliyetleri kapsamında katıldığı DTK çalıştayları, konferansları, DTK binasına giriş çıkış yapması, yaptığı röportajlar, 784 gün boyunca usulsüzce dinlenen telefon tapelerinde meslektaşları ve haber kaynakları ile yaptığı görüşmeler delil olarak gösterildi.
Davaya bakan Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Doğan’ın sarı basın kartının bulunup bulunmadığını ve gazeteci olup olmadığını Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına sormuş ve gelen cevapta Doğan’ın basın kartı kaydının bulunmadığı belirtilmişti. Mahkeme, 7 Aralık 2020’de kararını açıklayarak Doğan’a “örgüt üyesi” olduğu iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Doğan’ın, TBMM tarafından Meclis’e davet edilen, AKP hükümet yetkilerinin toplantılarına katıldığı DTK’nin Daimi Meclis üyesi olması ve DTK faaliyetlerine katılması gazeteciye verilen cezaya gerekçe olarak gösterildi. Gerekçeli kararda, gazeteci Ayşegül Doğan hakkında Google üzerinden yapılan aramada çıkan sonuçların Doğan’ın gazeteci olmadığını gösterdiği ileri sürülmüş ve cezanın gerekçesi “Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından tanımlanmış bir gazetecilik faaliyetinin bulunmaması (yasal basın kartı olmaması)…” şeklinde belirtilmişti.